İBADET VE DİL MESELESİ

ABONE OL
18:59 - 01/10/2020 18:59
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Müslümanların şu günlerde kutladığı Kurban Bayramı vesile sayılarak, tekrar gündeme getirilmesi gereken konu anadilde veya konuşulan dilde ibadet olmalıdır.

Konunun dinî vecibelerini geçmişte defalarca din bilim insanları açıkladılar. Yani Kuran’da çeviri dilde ibadeti yasak eden kural, buyruk veya ilke yoktur. Türkiye’de Türkçe açılımı dile getiren, köşe yazıları yazan yazarların çabaları diğer politik çatışmalar tarafından hemen üstü örtülüyor.
Yıllarca almanca öğreten bir öğretmen olarak konuyu ele almak istiyorum. İyi almanca öğrenen öğrencilerimin aileleri dilin önemini anlıyorlardı. Çocuklarına bir halkın öteki halktan, bir dilin öteki dilden üstün olmadığını kabul eden ailelerdi.
Yaşadığımız ülkede başarılı olmak, o ülkenin dilini iyi öğrenmenin bilincinden geçiyor. Çocuklarının alman arkadaşlar edinmesinde yardımcı oluyorlar, hiç değilse yasak koymuyorlardı. Her iki kültürün iyi taraflarını benimseyen çocuklar başardı. Çünkü ailede çelişki yoktu. Belleyerek, ezberleyerek dua eden bir insan candan olamaz ikilem içindedir. Anlamadığı bir dilde, yani Arapça dua ederken, Türkçe düşünür. Bu durumda duygusallığa yer kalmaz, canı gönülden bağlanarak, inanarak dua edemez. Öğrencilerim Almancayı içselleştirene kadar almanca sorunca bana Türkçe cevap veriyorlardı. Yaşayarak denediğim insan beyninde oluşan çelişkileri, bizden önce anlayanların düşüncelerini tekrar tekrar gündeme getirmeliyiz.
Millî Mücadele’de gerçek din adamlarının gayretleri çok büyüktür. Aydınlanma Heyetleri seçim bölgelerine, köy ve kentlere giderek halkı aydınlatıyorlardı.
Zamanın Maarif Vekili, Türk Ocakları Genel başkanı Hamdullah Suphi, Mustafa Kemal’e şöyle soruyordu:
“Paşam! … Bizim Hoca milletvekilleri halka davamızın dinen dayanaklarını ispat için Arapça dua okuyacaklar. Halk bir şey anlamayacak. Acaba bu duaların Türkçesini hazırlayıp vermemiz daha doğru olmaz mı?”
Mustafa Kemal’in cevabı ise böyle:
“Sen tasalanma Hamdullah… Onlar Arapça okusalar da Türkçe düşünürler… Bekle… Mevzuu (konu) temelinden halledeceğimiz günler gelecek …”
Bu istek dinde reform anlamına gelmiyordu. Sadece anadilde veya en iyi konuştuğu dilde anlama ve dua edebilme hakkıydı, bugünde hâlâ insan hakkıdır.
Torunum Protestanların reform günü 30 Ekim’den sonra dedesine: Dede bana Dr. Martin Luther’den bahset, dedi. Genç anne babalar çocuklarıyla o gün hakkında herhalde çocuklarıyla konuşmuştur.
Öğrencilere reform hakkında okullarda neler anlatıldı veya anlatılmadı, bilmek zorundayız. Biliyorsak anlatırız, bilmiyorsak çocuklarımızın eline kitap vermeliyiz.
 İBADET VE DİL MESELESİEvet, Dr. Martin Luther (1483-1546) Türkiye’de istenen anadilde ibadet hakkını tüm Hıristiyan ülkelerde verip, İncil’i Almancaya çevirerek, inananların neye inandığını anlamalarını sağladı. Bununla kalmadı, anadilde ibadet etme şansını verdi. Ayrıcalığı olan, o zaman kutsal sayılan yunanca, Lâtince ve İbranice dilleri öncü değildir. Bu yenilik doksan beş tezden (1517) sadece biridir.
Yani dinde reform yaptı. Evlenerek Protestan din görevlilerine evlenme yolunu açtı. Bugün Katoliklerde bu sorun hâlâ devam ediyor. Cehennem korkusunu yok etti, insanın ölümle günahları siliniyor. Günahlardan para karşılığında kurtulma ortadan kaldırıldı. Martin Luther’in ibadeti Latin lisanının hâkimiyetinden çıkarıp, her insanın kendi dili ile yerine getirilmesinden sonra, Hıristiyanlığın madde ve manada zamana uyması sonucunda medeniyet oralarda süratle ilerledi.
O zamana kadar İncil’den başka okunacak kitap veya yorum yoktu. Din adamları, papazları ne derse, onu dinliyorlardı. Kutsal kitap ancak bilirkişinin elinde vardı. Bu durum ancak Johannes Gutenberg’in yazıyı baskı icadından sonra değişebildi (1468). Halk anladığı dilde dinini okuyabildi, evinde kitap sahibi olabildi.
İslamiyet değişen zamana ve hayat şartlarının uzağında kaldı. Müslüman halkı konuştuğu dilde ibadetlerini yerine getirmediğinden İslam dininin ilim ve bilime verdiği içeriği, önemi kavrayamadı. Böylece İslamcın üç ana hattından biri, yani zamana uyma uygulanmadı. Tüm negatif tartışmalara karşı, İslam dinini genç nesillere yakınlaştırmak için din derslerinin ülke dillerine uyarılması gerekir.
Müslümanların azınlıkta yaşadığı ülkelerde diğer inançlara saygı gösterilmesi için birey olarak veya dernek olarak Hıristiyan komşularla dini bayramlar birlikte kutlanmalıdır. Çocuklarımızı evde bilgi ile aydınlatmalıyız. Kurban Bayramı’nın yalnız hayvan kurbanı anlamına gelmediği öğretilmelidir. Bayram kutlamalarının zaman ve mekâna uyması gerektiğini cesaretle yazan köşe yazarlarımız var. Kurban Bayramı günlerinde sosyal ve politik konularda etkinlik yapan, toplantı için davetiye gönderen vakıf, parti ve diğer kuruluşlara davranışlarının doğru olmadığını açıklamak gerekir. Müslümanların bayram günlerinde doktorlara da hatırlatmak için özel takvim hediye edilebilir (İnterkultureller Kalender), ki bu günlerde randevu vermesinler.
Çocuklarımızı ruhlarında oluşturulan çelişkilerden korumalıyız. Kültürler arası çatışma yapılırsa depressiyonların çoğaldığını basında ruh doktorlarımız açıkladılar. Eğitici, öğretici olarak kültürleri çatıştırmak değil, özümleyerek gelişen, sağlıklı bir gençlik yetiştirmeliyiz.
Kurban Bayramınız kutlu olsun.
Şu anda okuduğum ve bu yazımda faydalandığım Yaşar Nuri Öztürk’ün Yeniden Yapılanmak kitabı (s.152-209).
 
İBADET VE DİL MESELESİProf. Dr. Yaşar Nuri Öztürk 1945’de Bayburt’ta doğdu. Öğrenimine babasından Kuran okuyarak başladı. Ezberlemedi, bellemedi, anladı. Zira babasından Arapça ve Farsça öğrendi. Hukuk ve İlâhiyat fakültelerini bitirdikten sonra bir süre avukatlık yaptı. 1976’da doçent olarak başladı. İstanbul Üniversitesi’nde kurulan İlâhiyat fakültesine dekan olarak atandı. Birçok İslâm ülkelerinde araştırmalar yaptı. New York’ta konuk profesör olarak İslâm Düşüncesi dersleri okuttu. 1998 yılına kadar dokuz ödül aldı. Almanca ve İngilizce’ye çevrilen kitapları vardır. Kitaplarının sayısı otuzu aşmıştır. Kuran’daki İslâm adlı eseri Kuran’a Dönüş Hareketi tartışmalarına öncü kitap olarak kabul edilebilir.
Televizyon kanallarında, yurtiçi ve yurtdışında yaptığı konferansları ve gazetelerde yazdığı köşe yazıları sayısızdır.
Sevgili okurlarım, bize okumak düşüyor. Benim en çok merak ettiğim doktora çalışması olan İslâm Felsefesi.
İyi okumalar!
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen 
Kaynak ve tavsiye:
Yaşar Nuri Öztürk, Yeniden Yapılanmak, Kuran’a Dönüş.
Yayınevi: Yeni Boyut, 14.Baskı, İstanbul 1999

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.