HZ. MUHAMMED(II)

ABONE OL
18:12 - 01/10/2020 18:12
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

HZ. MUHAMMED(II)


Zamanın ahirinde gelen, ahir Peygamber. 23 senelik ömrüne çok şey sığdırdı.  Ötelendi, hakaretlere uğradı, yollarına dikenler serpildi, taşlandı, doğup büyüdüğü şehirden kovuldu, arkadaşları gözünün önünde hunharca öldürüldü. Nice acılara katlandı, acılarını hep başka acılarla dindirdi. Bütün bu sıkıntılara, bütün bu acılara rağmen ümmetine hep umut oldu. Geleceğe ışık oldu. Bizler 15 asır sonra bile onun yaktığı ışıkla yolumuzu aydınlatıyoruz. Mekke’den kovulunca kendisine bir Yurt bulmakta gecikmedi. Yanında arkadaşları da vardı. Zor günler bekliyordu onları. Yesribliler yardımsever insanlardı, bağırlarına bastılar onları, lokmalarını paylaştılar onlarla. İyi günde ve kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta birbirlerine destek olmak için biatlaştılar. Ve ilk sınavlarını vermek için pusatlarını kuşandılar ve Bedir kuyularının önüne geldiler…

BEDİR MUHAREBESİ (624)

Müslümanlar Mekke’den hicret edince mal varlıkları Mekke’de kaldı. Mekkeliler de Müslümanların mallarını yağmaladılar. Müslümanlar geride bıraktıkları mallarının yağma edilmesini içlerine sindiremediler. Müslümanlar Medine’de yeni bir devlet kurmuşlardır, yeni devletin topraklarından geçerek Suriye’ye ticaret için giden kervanların vergi ödemeleri gerekiyordu. Mekkelilerin kervanının Suriye’den dönüşünü fırsat bilen Müslümanlar Mekkelilerden mallarını geri almak istediler. Ebu Sufyan kervana yapılacak olan baskının haberini önceden alınca kervanın yolunu değiştirdi. Ancak Ebu Sufyan’a yardım için Mekke’den yola çıkan ordu Müslümanlara ders vermek için yollarına devam ettiler. 
Mekkeliler Müslümanlarla Bedir’de karşılaştılar. Çok çetin ve hüzünlü geçen muharebenin galibi Müslümanlar oldu. Mekkeliler yenildiler. Bazı Mekkeliler esir olarak alındılar. Sonra, esirlerden zengin olanlar fidye karşılığı; okuma yazma bilenler on kişiye okuma-yazma öğretmeleri karşılığı, bazıları da karşılıksız serbest bırakıldılar.

Sonuçları

Bedir Savaşı, Müslümanların ilk büyük savaşıdır ve galip gelmişlerdir.
Hz.Muhammed’in dini ve siyasi gücü bu savaştan sonra artmıştır.
Bedir Savaşı’na kadar, tereddüt içinde olan putperest Medineliler bu vesileyle İslamiyet’i kabul etmişlerdir.
Hz.Muhammed’in esirler, yaralı düşman askerlerinin durumu ve ganimetle ilgili uygulamaları, İslâm Savaş Hukuku’na temel oluşturmuştur.

UHUD MUHAREBESİ (625)

Bedir Muharebesi’ndeki yenilgiyi hazmedemeyen Mekkeliler, Bedir’in öcünü almak ve kervan yollarının güvenliğini sağlamak istediler. Bunun için hazırlıklara başladılar. Bir yıl sonra hazırlıklarını tamamladılar ve Medine üzerine yürüdüler. Medine yakınlarındaki Uhud Dağı’nın eteğine kadar geldiler. Çetin bir savaş oldu. Hz. Muhammed’in Ayneyn tepesine (Cebelürrumât) yerleştirdiği ve ne pahasına olursa olsun oradan ayrılmamalarını tembih ettiği 70 okçu yerlerinden ayrılınca; Halit b. Velid arkadan dolaşarak Müslümanları mağlup etti. Hz.Muhammed yaralandı, amcası Hz. Hamza şehit oldu. Hz. Fâtıma, Âişe, Ümmü Eymen, Ümmü Süleym ve Ümmü Umâre’nin de aralarında bulunduğu on veya on dört kadın sahâbî savaş alanına yiyecek ve su getirdi; yaralıların tedavisiyle ilgilendi. Hz. Fâtıma babasının yüzündeki kanları temizlemeye çalıştı ve kanamayı durdurmayı başardı. (http://www.islamansiklopedisi.info/index.php, son çağrı, 24.12.2015) 
Panik anında Ümmü Ümare elinde kılıç ve kalkanla birlikte bizzat peygamberimizi canla başla korudu.  Savaştan kaçmamaları için erkekleri cesaretlendirdi. Müslümanlar toplandılar ve Uhud Dağı’na çekildiler. 
Hz. Peygamber savaştan önce halkıyla istişare yapmıştı. Savunma savaşı yapma niyetini halkıyla paylaşmıştı. Müslümanları Bedir Muharebesi’ndeki başarı şımartmış olmalı ki; Peygamberimiz’e itiraz ettiler. Meydan savaşı istediler. Peygamberimiz onların kararına uydu ve zırhını giydi. Savaşın sonucu mağlubiyetle bitmesine rağmen Peygamberimiz Allah tarafından onurlandırıldı:  “O vakit Allah’tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet; bağışlanmaları için dua et; iş hakkında onlara danış. Kararını verdiğin zaman da artık Allah’a dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever.”(Al-i İmran 159)

Sonuç

Müslümanların yenilmesinin temel sebebi, Ayneyn Tepesi’ne yerleştiren askerlerin yerlerini terk etmeleridir. 
Mekkeliler, galip olmalarına rağmen, Müslümanları yok edememişlerdir.
Peygamber’in halkıyla istişare etmesi ve istişarenin sonucuna tabi olması, Allah tarafından övülmüş ve yapılacak işlerde istişarenin esas olduğu vurgulanmıştır.
Peygamber’in yaralanması da onun ‘insan–peygamber’ olduğunu gösterir, olağan üstü güçlerle donatılmamış olduğunu ispat eder.
Kadınlar savaş alanında fiili olarak bulundular, kılıç salladılar.

HENDEK SAVAŞI (627)

Bu iki savaştaki Müslümanların başarısı, Hayber Yahudilerini tedbir almaya yöneltmiştir. Müslümanlar güçlenirse o coğrafyada, sıra kendilerine gelecektir. Tedbir almak istediler. Mekkeliler ve çevre kabilelerle ittifak oluşturarak, Müslümanları yok etmek istediler. 12.000 kişilik bir koalisyon ordusu oluşturdular. İçlerinde paralı askerler de vardı. Müslümanların sayısı 3.000 kadardır.

Uhud’da mağlup olan Müslümanlar bu sefer savunma savaşına razı oldular. İranlı bir Müslüman olan Selman-ı Farisi Medine’nin etrafına hendek kazılmasını önerdi. Oy birliği ile kabul edildi ve Medine’nin saldırıya açık olan yerlerine, insanların ve atların, develerin geçemeyeceği genişlikte hendekler kazıldı. Yaklaşık 5,5 km. uzunluğundaki hendeğin genişliği 9 m. derinliği ise 4,5 m. kadardı. (Hamidullah. Hz. Peygamberin Savaşları, s. 132-144).

Uhud Savaşı’ndaki başarıları Mekkelileri cesaretlendirmişti. Hayberliler ve etraftaki diğer kabileler de olunca Müslümanları yeneceklerine olan inançları arttı. Medine içindeki Yahudiler de koalisyon güçleriyle birlikte hareket edeceklerdi. Hz. Peygamber durumdan haberdar oldu ve hemen tedbir aldı. Birkaç yüz kişiden oluşan iki birlikle Yahudi mahallelerinin etrafını kuşattı. Dolayısıyla koalisyon güçleri içerdeki Yahudilerden yardım alamadılar. Çok çetin bir savunma oldu. 

Müslümanlar Allah’ın da yardımıyla gülen taraf oldu: „Ey Peygamber’in iman eden ashabı! Allah’ın üzerinizdeki nimet ve minnetlerini anınız. Hani bir zaman (Ahzab orduları) karşınıza gelmişti de biz düşmanlarınızın üzerine bir yel ve sizin görmediğiniz Melâike ordusu salıvermiştik.„(Ahzab 9)

Hz. Peygamber bu gazveden sonra savaş taktiğini değiştirdi ve Müslümanlara saldırı hazırlığı içinde olan düşman kuvvetlerine onlardan daha erken davranıp hücum etmeye karar verdi. 

Sonuç

Savaş uzadıkça uzadı. Erzaklar azalmaya başladı. Aralarında tam bir anlaşma ve birlik bulunmayan Mekke liderliğindeki koalisyon ordusu istediğini elde edemeyeceğini anladı ve geri çekildi. 
Hendek Savaşı Müslümanların galibiyeti ile sonuçlandı. 
Elde edilen ganimetler oldukça fazlaydı.
Araplar tarafından bilinmeyen Hendek ilk defa burada uygulandı ve başarılı olundu.
Peygamberimiz işlerini istişare ile yapıyor, teklifleri değerlendiriyor ve heyetin kararını önemsiyor.

HUDEYBİYE ANTLAŞMASI (628)

Hendek Savaşı’ndan sonra Hz. Muhammed barış yapılması için bir adım attı. 5 yılda üç savaş oldukça yıpratıcı olmuştu. Savaşlar Müslümanların moralini bozuyordu. Ayrıca İslâm’ın tanıtım çalışmalarını da engelliyordu. Mekkelilere tabaklanmış deri karşılığında buğday temin edebileceğinin el altından haberini yolladı. Mekke Devleti bu tekliften memnun kaldı. Çünkü onlar da buğday temininde sıkıntı çekmeye başlamışlardı. Mekke ile Medine aralarındaki buzların erimesi için ilk adımlar böylece atıldı. O yörenin buğday ambarı olan kabileler başta Hayber olmak üzere Müslümanların yönetimine geçmişti. 
Daha sonra Peygamberimiz Mekke’yi ziyaret etmek ve Hac görevini yerine getirmek için silahsız olarak yola koyuldu. Savaş istemediği konusundaki samimiyetini de fiili olarak göstermek istiyordu. Müslümanlar sevinç içindeydi. 6 senedir görmedikleri akrabalarını, hanımlarını, çocuklarını göreceklerdi. 
Mekkeliler Hudeybiye denilen yerde, Müslümanların Mekke’ye girişine engel oldular. Burada bir antlaşma yapıldı. Karşılıklı imzalar atıldı. Ancak, antlaşma metni Müslümanların hoşuna gitmedi. İlk bakışta Müslümanların aleyhine gibi görünüyordu bu antlaşma. Hatta üstü başı kan revan içerisinde Müslümanlara sığınan yeni Müslüman Ebû Cendel’in geriye iadesi de Müslümanları fevkalade üzmüştü. Müslümanlar seslerini yükselttiler ve Peygamberimize tavır koydular. 
Peygamberimiz durumu Ümmü Seleme’yle istişare etti. Ümmü Seleme; “Sen git tıraşını ol, kurbanını kes ve geriye Medine’ye dön,  onlar da arkandan geleceklerdir” dedi. Hz. Muhammed tavsiyeye uydu. Müslümanlar da onun arkasından geriye dönmekte gecikmediler. Yolda Fetih suresi nazil oldu. 
Antlaşmanın maddeleri şöyleydi:
1-Müslümanlar Kâbe’yi bu sene ziyaret edemeyecekler, ertesi yıl ziyaret edebilecekler ama bu ziyaretlerinde üç günden fazla kalmayacaklar.
2-Mekkeli bir kimse İslamiyet’i kabul edip, Hz.Muhammed’in yanına sığınırsa, velisinin isteği üzerine geri verilecek, fakat bir Müslüman Mekke’ye sığınırsa geri verilmeyecek.
3-Taraflardan her ikisi de istedikleri kabilelerle antlaşma yapabilecekler, fakat askeri antlaşmalar ve yardımlar yapmayacaklar.
4-İki taraf birbirleriyle on yıl boyunca savaşmayacak. Savaşan tarafların yanında da yer alamayacaklar.

Önemi 

Bu antlaşmayla, Mekkeliler, Müslümanların siyasî varlığını resmen kabul ettiler. 
Bu antlaşmayla İslam’a davetin,  korkudan uzak bir şekilde güven içerisinde yapılması sağlanmıştır.  
Barış ortamının oluşması İslamiyet’e geçişi hızlandı. Etraftaki kabileler hızla İslâm’a geçmeye başladılar. 
Mekke’nin fethine giden yol açılmış oldu.
Güç yetirilemeyecek konularda ısrar edilmemeli, en az zayiatla geriye çekilerek, şartların olgunlaşacağı yeni fırsat kollanmalıdır. Sünnet böyledir. 

HAYBER’İN FETHİ ( 629)

Medine’nin kuzeyinde, Şam ticaret yolu üzerinde bulunan Hayber, Yahudilerin yerleşim merkezi idi. Hendek Savaşı’nın planlayıcısı oldukları için, Müslümanlar açısından tehlikeli olmaya başlamışlardı. Hem Medine’nin güvenliği ve hem de, Şam ticaret yolunun güvenliğini açısından Hayber’in fethedilmesi gerekiyordu. 
Hayberliler daha Hendek Savaşı’nın yaralarını sarmaya fırsat bulamadan Hz. Muhammed Hayber’e girdi ve Medine Devleti’ne bağladı. 
Hayberliler Peygamberimizi ve arkadaşlarını fetihten sonra zehirlemek istediler. Ancak başarılı olamadılar. 

Önemi

Hayber’in fethiyle, Medine’nin ve Şam ticaret yolunun güvenliği sağlanmıştır.
Yahudilere, ödeyecekleri vergi karşılığında ve bir daha arkadan iş çevirmemeleri şartıyla Hayber’de oturma hakkı tanındı. 
Dinlerinde serbest bırakıldılar.

Devam edecek 


Rüştü Kam

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.