Hz. İSA’NIN DOĞUMU

ABONE OL
18:50 - 01/10/2020 18:50
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Evet Hristiyanlık alemi peygamberleri Hz. İsa’nın doğum gününü kutluyor. Her sene olduğu gib, bu sene de çamlar kesildi ve ışıklandırılmak üzere evlerin uygun bir yerine yerlerştirildi. Noel babalar özel giysileriyle her köşe başında halkı selamlıyor. Çocukların Noel Baba’dan beklentileri var. Hristiyanlık alemi peygamberlerinin doğum gününü kutluyor. Kiliseler özel ayinler yapıyor ve bu günün anlamını halka anlatmaya çalışıyorlar. Televizyonlar aynı amaçla programlar hazırlıyorlar. Çocuklar da ihmal edilmiyor, onlar için de özel programlar hazırlanıyor.

Hz. Meryem sıradışı bir hamilelik yaşadı. Dünyaya getirdiği bu çocuk da sıradışı bir çocuktu. Hz. İsa’nın sadece annesi vardır. Allah’ın Hz. Meryem’den bir erkek çocuk var etmesi yoktan var edilenden, yani Adem’in yaratılmasından daha kolaydır. Allah’ın gücü herşeye yeter. O ol deyince herşey oluverir(Yasin Suresi)

24 Aralık İsa’nın dünyaya geldiği tarihtir. Doğumunun 2013’üncü yılı. Hz. İsa İsrail oğullarındandır. Hz. İbrahim’in ikinci oğlu Hz.İshak’ın torunudur.

Memleketine atfen Nasıralı İsa olarak da bilinir. Hıristiyan kaynaklarında ve yer yer Kur’an’da ismi İsa Mesih olarak geçer. İsa’nın yaşadığı dönemde Yahudilerin çoğunlukla babalarının ismiyle birlikte anılması sebebi ile İsa yaşamı süresince Yusuf’un oğlu İsa olarak bilinmiştir.

Hıristiyan tarihçilerin ve Kitab-ı Mukaddes konusunda araştırma yapan teorisyenlerin birçoğu, İsa’nın Celileli bir öğretmen ve marangoz olduğunu, şifa dağıttığını, Yahya peygamber tarafından vaftiz edildiğini kabul derler.

Türkçe’de kullanılan adı Arapçadır ve Kur’an’da bu şekilde kullanılır. Anadolu’da sözcüğün “Ese” ve “Esi” biçiminde kullanıldığı da görülür. Batılı dillerde kullanılan Christ, Christus, Cristo vb. isimleri, İbranice ‘kutsal yağ ile ovulmuş, kutsanmış’ anlamına gelen Mesih kelimesinin Yunanca karşılığı olan Hristos (Χριστός) kelimesinden türemiştir.

Bazı araştırmacılara göre İsa, Roma İmparatoru Augustus zamanında, o dönemde Roma İmparatorluğu’na bağlı olan Beytüllahim’de dünyaya gelmiştir. Kendisinin, soyunun ve müritlerinin Arapça’nın bir Suriye lehçesi olan Aramice ve Yunanca konuştuğu, bunun yanında İsa’nın İbranice’yi de anladığı ifade edilir.

Bazı kaynaklara göre Beytüllahim yer adı değil, İsa’nın doğumu sırasında gökyüzünde görülen çok parlak yıldız gibi bir nesnedir. Bu iddiaya göre Beytüllahim tabiri İsa’nın nerede değil, ne zaman doğduğunu göstermektedir. Tanrı tarafından babasız doğduğuna inanıldığı için soyu üvey babası Yusuf’a göre tayin edilir.

Annesi Meryem, Levioğulları soyundan geliyordu. Yeni Ahit, Meryem’in kocası ve İsa’nın kanuni babası olarak andığı marangoz Yusuf’un Davud’a kadar çıkan soyağacını verir. Eski Ahit’te Meryem’den ya da İsa’dan o dönemde henüz dünyaya gelmedikleri için söz edilmez. Ancak Hristiyanlıkta, Eski Ahit’te yer yer İsa’nın ima edildiği (beklenen Mesih) inanışı vardır.

Kur’an’da ise Meryem’den, Meryem’in annesinden, babası İmran’dan ve İsa’dan bahsedilir. Meryem’in annesinin Meryem’i doğurması anlatılır. İsa’nın daha beşikte iken konuştuğu ve babasının olmadığı, İsa’nın yaratılmasının Âdem’in yaratılması gibi yoktan olduğu, onu asanlara onun asılmış gibi gösterildiğini, kendisinin Allah katına yükseltildiği yazılır. Ancak kimi İslam müfessirlere göre asılma olayının gerçekleşmesinden sonra başka bir bölgeye göç etmiş ve orada bir süre yaşadıktan sonra vefat etmiştir.

İsa Ulu’l azm olarak ifade edilen beş büyük peygamberden biridir. Hıristiyan inancına benzer şekilde İslam’da da onun Allah’ın izniyle çeşitli mucizeler göstermiş olduğuna inanılır:

“…Meryem oğlu İsa’ya da mucizeler verdik. Ve onu, Rûhu’l-Kudüs (Cebrail) ile destekledik. (Ne var ki) gönlünüzün arzulamadığı şeyleri söyleyen bir elçi geldikçe ona karşı büyüklük tasladınız. (Size gelen) peygamberlerden bir kısmını yalanladınız, bir kısmını da öldürdünüz.” (Bakara 87)

“Melekler demişlerdi ki: Ey Meryem! Allah sana kendisinden bir Kelime’yi müjdeliyor. Adı Meryem oğlu İsa Mesîh’tir; dünyada da, ahirette de itibarlı ve Allah’ın kendisine yakın kıldıklarındandır.”(Al-i İmran 45)

İslâm dîninde İsa’nın, Allah’ın önemli peygamberlerinden biri olduğuna inanılır ve İsa’ya saygı duyulur. Hıristiyan metinleri gibi Kur’an’da da İsa’nın biyolojik bir babası olmadan, Yaratıcı’nın isteği ile doğduğu belirtilir.

“Allah nezdinde İsa’nın durumu, Âdem’in durumu gibidir. Allah onu topraktan yarattı. Sonra ona “Ol!” dedi ve oluverdi.”(Al-i İmran 59)

Mesih kavramının İbranice’den gelmesi ve diğer İbrahimi dinlerde de yer alması nedeniyle, peygamberin ölümünden sonraki yıllarda bu kavram sık sık israiliyyata maruz kalan İslam’ın sözel kültürü hadislere konu olmuştur. Mesih kavramı Kur’an’da kimi yerlerde İsa Mesih şeklinde kullanılır, ancak beklenen kurtarıcı anlamında kullanılmaz.

Kur’an’da İsa’nın Muhammed’in geleceğini bildirdiği belirtilir:”Hatırla ki, Meryem oğlu İsa: ‘Ey İsrailoğulları! Ben size Allah’ın elçisiyim, benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim’, demişti. Fakat o, kendilerine açık deliller getirince: Bu apaçık bir büyüdür, dediler.” (Saf Suresi, 6)

Bazı İslam düşünürlerine göre söz konusu ayet ile İncil’de bahsi geçen Faraklit kastedilmektedir. Hıristiyan inanışına göre ise Faraklit, Kutsal Ruh’tur.

Mûsevîlik’e göre ise İsa, sahte peygamberdir. Bununla beraber modern Yahudilerin bir kısmı İsa’nın aziz olabileceğini ancak kesinlikle bekledikleri kurtarıcı (mesih) olmadığını düşünürler.

Mîlâdî takvim İsa’nın duğumuna göre düzenlenmiştir. Milat, İsa’nın doğumudur ve zaman çizelgesinde başlangıç noktasını temsil eder. Milattan önce (MÖ) ile İsa’dan önce (İÖ) ve milattan sonra (MS) ile İsa’dan sonra (İS) aynı anlama gelir. Yine milattan sonra anlamında kullanılan AD (Anno Domini) ise Latince “Efendimizin yılında” anlamına gelir.

Kur’an’a göre Hz.İsa’nın doğumu

İsa aleyhisselamın annesi Meryem Hatun, Süleyman aleyhisselamın neslinden sâlihâ ve temiz bir hanımdı. Hazret-i Meryem, on beş yaşına geldiği zaman, Yusuf-i Neccâr isminde biriyle nişanlanmıştı. Fakat onunla evlenmeden Allahü teâlâ, hazret-i Meryem’e babasız olarak bir çocuk vereceğini müjdeledi.

Hazret-i Meryem, Allahü teâlânın emri ve kudretiyle İsa aleyhisselama hâmile oldu. Bundan bir müddet sonra, normal olarak hâmilelik hâlleri görülmeye başlandı. Bu hâlleri gören İsrailoğulları, dedikodu yapmaya başladılar. Çeşit çeşit iftirâda bulunup akla gelmeyecek, ağıza alınmayacak şeyler söylediler. Bu dedikodulara tahammül edemeyen hazret-i Meryem, Kudüs’ün 10 km kadar güneyindeki sâkin bir kasaba olan Beyt-i Lahm’e çekildi. Her şeyin Allahü teâlânın takdîri ve dilemesiyle olduğunu düşünerek, insanların kendi hakkındaki sözlerine sabretti.

İsa aleyhisselamın doğumu yaklaştığı sırada, bulunduğu yerin bahçesinde yürürken kurumuş bir hurma ağacının altına geldi. Doğum sancıları şiddetlendiğinden bu ağaca yaslandı. Yaslandığı kuru hurma ağacı yeşillendi. Mevsim kış olduğu hâlde meyve verdi. Ayağının altında küçük bir su kanalı akmaya başladı. Bu hâl, hazret-i Meryem’i tesellî etti. Bu sırada hazret-i İsa dünyâya geldi. İsa aleyhisselam doğduğu zaman, Doğudaki ve Batıdaki bütün putlar yıkılıp, yere döküldü. Şeytanlar bu duruma şaştılar. Nihâyet büyükleri olan İblîs, onlara İsa aleyhisselamın dünyâya geldiğini haber verdi. O doğunca gökte büyük bir yıldız göründü.

Hazret-i İsa’nın doğduğunu öğrenen İsrailoğulları, Beyt-i Lahm’e geldiler. Hazret-i Meryem’in kucağında yeni doğmuş çocuğu görünce; “Ey Meryem! Bu nedir? Gerçekten çok çirkin bir iş yapmış olarak geldin. Sen pek genç, fakat kocası olmayan bir kız olduğun hâlde bu çocuğu nereden aldın? Bu ne acayib ve ne şaşılacak bir hâldir?” dediler.

Hazret-i Meryem, bütün söylenilenleri sabırla dinledi. Hiç cevap vermedi. Ancak; “İşin hakîkatini size o haber versin. Siz onunla konuşun. Ondan sorup anlayın!” mânâsına kundakta bulunan hazret-i İsa’yı işâret etti.

Onlar, kundaktaki çocuğun konuşamayacağını söyleyince, kundakta bulunan hazret-i İsa elini kaldırarak cevap verdi ve dedi ki:

“Ey câhiller! Benim yüksek şânıma taarruz etmeyiniz ve annemi ayıplamayınız. Muhakkak ki ben, Allahü teâlânın kuluyum. O, bana kitap verip, beni peygamber kılacaktır. Her nerede olsam beni mübârek kıldı ve hayatta olduğum müddetçe namaz kılmamı ve zekât vermemi emretti. Beni anneme hürmetkâr kıldı… Doğduğum gün de, öleceğim gün de ve diri olarak kabrimden kaldırılacağım gün de selâm benim üzerimedir.” dedi.

Hazret-i İsa’nın kundakta konuşmasına hayret eden İsrailoğulları, dillerini yutmuş gibi oldular. Hiçbir şey söyleyemediler. Buna rağmen dedi-kodu yapmaktan, çeşit çeşit iftirâlarda bulunmaktan da geri durmadılar.

Roma imparatorunun Şam vâlisi, babasız doğduğu için ikisini de öldürmek istedi. Annesi onu alarak Mısır’a götürdü. Hazret-i İsa on iki yaşına gelinceye kadar Mısır’da kaldılar. Sonra tekrar Kudüs’e gelerek Nâsıra şehrine yerleştiler. Otuz yaşına girince, Hak teâlâ tarafından peygamber olduğu bildirildi. Peygamberlik emri bildirilince, hemen tebliğe başladı. İnsanların Allahü teâlâya inanmalarını ve O’nun emirlerini yapıp yasaklarından sakınmalarını ve isyânda bulunmamalarını istedi. İsrailoğulları bu dâveti kabul etmediler. İsa aleyhisselam inanmayanlara mucizeler gösterdi.

İsa aleyhisselam var gücüyle gayret göstermesine rağmen, kendisine pek az kişi inandı. İsrailoğulları ona îmân etmedikleri gibi, dâvetine karşı çıktılar ve günden güne hırçınlaştılar. İsa aleyhisselamın nezaketini gördükleri halde inanmadılar. Hattâ daha da ileri giderek hazret-i İsa’yı öldürmeye teşebbüs ettiler. Bunun üzerine hazret-i İsa, kendisine îmân edenler arasından seçtiği havârî adı verilen on iki kişiden Allahü teâlâya îmân ve ibâdet edeceklerine ve kendisine yardımcı olacaklarına dâir söz aldı.

Yahudilerden bir topluluk İsa aleyhisselam ve annesi hazret-i Meryem’e dil uzattılar. İsa aleyhisselam bunu duyunca, onlar hakkında bedduada bulundu. Allahü teâlâ bu duayı kabul edip, hazret-i İsa’ya ve annesine dil uzatanları maymun ve domuza çevirdi. Bu durumu gören Yahudiler, hâdiseyi aralarında görüştüler. Hepsi hazret-i İsa’yı öldürmek üzere anlaştılar. Hazret-i İsa’yı aramaya başladılar. Roma İmparatoru’nun Kudüs Vâlisi Jones Pilot’u kandırıp, İsa aleyhisselamın Roma İmparatorluğu aleyhinde bulunduğuna ve Filistin’de yeni bir hükûmet kurmaya çalıştığına inandırdılar. Hazret-i İsa, son defâ olarak Havârîleri ile bir gece gizlice sohbet etti ve onlara “Horoz ötmeden (yâni sabah olmadan) sizin biriniz beni inkâr edecek ve pek az paraya satacaktır.” dedi. Hakîkaten Yahûda isimli Havârî, sabah olmadan Yahudilerden bir miktar para alıp, hazret-i İsa’nın yerini haber verdi.

İsa aleyhisselamı yakalamak için Yahudilerle berâber eve girince, Allahü teâlâ Yehûdâ’yı İsa aleyhisselama benzetti. Yahudiler de onu İsa aleyhisselam, diye yakaladılar ve haça (çarmıha) gerip asarak öldürdüler. Allahü teâlâ, İsa aleyhisselamı göğe kaldırdı. İsa aleyhisselam bu sırada otuz üç yaşındaydı. (01-33)

Hristiyanlık alemininin mevlid kandilini kutluyorum. Peygamberlik zincirinde bir halka olarak yerini alan Hz. İsa’ya selam olsun.

Arzumuz isteğimiz, dileğimiz tüm hristiyanların, Hz. İsa’nın getirdiği mesaj doğrultusunda hareket ederek dünya barışı için çalışmalarıdır.

Masum insanların bir hiç uğruna akıtılan kanlarının durdurulması için çalışmalarıdır. İnsanların yirmibirinci asırda açlıktan ölmemeleri için gerekli tedbirleri almalarıdır.

Din, dil, ırk ve mezhep ayrımı yapmadan insanlara sadece insan oldukları için yardım etmeleridir.

Ben Hristiyan aleminin yeni yılını kutlar, 2013 yılının tüm insanlık alemine hayırlar getirmesini temenni ederim.

Sonuç:

Allah, Kuran’da Hz. İsa’nın doğumundan ölümüne kadar her konuda, diğer insanlardan büyük farklılıklar gösterdiğine dikkat çekmiştir. Herşeyden önce Hz. İsa, bilinen sebeplerin dışında bir yaratılışla doğmuş ve babasız olarak dünyaya gelmiştir. Allah, o doğmadan önce, birçok özelliğini ve onu insanlar için bir Mesih olarak gönderdiğini melekleri aracılığıyla annesi Hz. Meryem’e bildirmiştir. Hz. İsa’nın bu seçkin özelliklerinden biri, “Allah’ın kelimesi” olarak sıfatlandırılmış olmasıdır:

Allah, hamileliği ve Hz. İsa’nın doğumu aşamasında Hz. Meryem’i her açıdan en güzel şekilde desteklemiş, ona yol göstermiştir. Allah kavminden uzakta, tek başına gerçekleşen bu hayati olayda, hiçbir tecrübesi olmayan ve bir yardımcısı da bulunmayan Hz. Meryem için ortamı uygun kılmış ve doğum sorunsuz bir şekilde gerçekleşmiştir. Allah Hz. Meryem’e olan bu nimetini Kuran’da şöyle bildirmektedir:

“Derken doğum sancısı onu bir hurma dalına sürükledi. Dedi ki: “Keşke bundan önce ölseydim de, hafızalardan silinip unutuluverseydim.” Altından (bir ses) ona seslendi: “Hüzne kapılma, Rabbin senin alt (yan)ında bir ark kılmıştır. Hurma dalını kendine doğru salla, üzerine henüz oluşmuş-taze hurma dökülüversin. Artık, ye, iç, gözün aydın olsun. Eğer herhangi bir beşer görecek olursan, de ki: “Ben Rahman (olan Allah) a oruç adadım, bugün hiç kimseyle konuşmayacağım. (Meryem Suresi, 23-26)

Hz. Meryem, daha önce çekilmiş olduğu ıssız bölgeden Hz. İsa ile birlikte kavminin yanına geldiğinde, onlar, sadece zan ve tahmin üzerine Hz. Meryem’e karşı birtakım çirkin iftiralarda bulunmuşlardır. Oysa iftiralarda bulunan bu kavmin bireyleri, Hz. Meryem’i tanıyor, hem onun, hem de İmran ailesinin ne kadar Allah’a bağlı, dindar ve iffetlerine düşkün insanlar olduklarını çok iyi biliyorlardı. Gerçekte Hz. İsa’nın dünyaya geliş şekli, Allah’ın Hz. Meryem’in kavmine gösterdiği büyük bir mucize, Allah’ın varlığına ilişkin önemli bir delildir. Ancak Hz. Meryem’in etrafındakiler bu durumu anlayamamış, onun hakkında gerçek dışı bazı ithamlarda bulunarak ona çirkin bir iftira atmaya çalışmışlardır:

“Böylece onu taşıyarak kavmine geldi. Dediler ki: “Ey Meryem sen gerçekten şaşırtıcı bir şey yaptın. Ey Harun’un kız kardeşi senin baban kötü bir kişi değildi ve annen de azgın utanmaz (bir kadın) değildi.” (Meryem Suresi, 27-28)

Hz. Meryem ise gerçekte bu çirkin suçlama ve iftiralar ile deneniyordu. Allah’a son derece bağlı ve iffetine düşkün bir insana bu yönde bir iftira atılması, Allah’ın onun için yarattığı bir imtihandır. Bu durum karşısında Hz. Meryem hemen Allah’a sığınmış ve onların bu iftiralarına karşı Allah’ın kendisine yardım edeceğini bilerek tevekkül etmiştir. O yardımı ve desteği yalnızca Allah’tan beklemiş ve her defasında da Allah’ın geniş fazlı ve rahmetiyle karşılık görmüştür.

Allah zor durumda olan bu seçkin kuluna yine bir mucizeyle yardım etmiş ve kavmi kendisi ile konuşmak istediğinde susmasını ve suçlamalarda bulunanlara Hz. İsa’yı işaret etmesini bildirmiştir. Allah’ın Hz.Meryem’e bildirdiği bu emri Kuran’da şu şekilde bildirilir:

“Eğer herhangi bir beşer görecek olursan, de ki: “Ben Rahman (olan Allah)a oruç adadım, bugün hiç kimseyle konuşmayacağım.” (Meryem Suresi, 26)

Allah, Hz. Meryem’e Hz. İsa’nın doğumunu müjdelediği zaman, onun henüz beşikteki bir bebekken konuşacağını da haber vermişti. İşte o mucize, bu zor anında Hz. Meryem’e Rabbimiz’den çok büyük bir destek olmuştur:

“Beşikte de, yetişkinliğinde de insanlarla konuşacaktır. Ve O salihlerdendir.” (Al-i İmran Suresi, 46)

Allah Hz. Meryem’in yapacağı açıklamayı mucizevi bir şekilde Hz. İsa’ya yaptırmıştır. Böylece, hem Hz. Meryem’i atılan iftiralardan temize çıkarmış, hem de bir mucize ile Hz. İsa’nın elçiliğini İsrailoğullarına müjdelemiştir.

Hz. İsa Allah’ın kulu olduğunu, kendisine kitap verildiğini ve yetişkin olunca insanlara tebliğ yapmakla görevli bir peygamber olduğunu, Allah için namaz kılıp zekat vermesi gerektiğini, annesi Hz. Meryem’e saygılı olup sözünü dinlemesi gerektiğini, öleceğini ve kıyamet günü diriltileceğini de bilmektedir.

Ayetlerde İsrailoğullarına bir haber daha verilmektedir: kendilerine gösterilen tüm mucizevi olaylara rağmen, Hz. Meryem’e iftirada bulunmayı sürdüren kimseler için büyük bir azap vardır. (Nisa Suresi, 156-157)

Hz. İsa ölmüştür ve tekrar dünyaya gelmeyecektir, ne peygamber olarak gelecek, ne de Muhammed’in ümmeti olarak… :

” Ben onlara Rabbim ve Rabbiniz olan ALLAH’a kulluk edin’ diye bana emrettiğinden başkasını demedim. Aralarında bulunduğum sürece onlara tanıktım. Canımı aldıktan sonra ise sen onların üzerine gözetleyici oldun. Sen her şeye Tanıksın.”(Maide 117)

„Senden önce hiçbir insana ölümsüzlük vermedik. Şimdi sen ölürsen, onlar ölümsüz mü olacaklar?” (Enbiya 34)

Kur’an’a göre Hz. İsa hakkında geniş bilgi için; Meryem, Nisâ, Maide, Bakara surelerinin ilgili ayetleri okunmalıdır.

Rüştü Kam

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.