HUKUKU SAVUNMAK

ABONE OL
18:22 - 01/10/2020 18:22
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

HUKUKU SAVUNMAK

24 Nisan 2014 tarihinde Anayasa Mahkemesi’nin 52. kuruluş yıldönümünde konuşan mahkemenin başkanı Haşim Kılıç, yaptığı konuşma ile gündeme oturmuştur. Doğruların ve yanlışların bulunduğu konuşma metni ile, hükümeti eleştiren Haşim Kılıç, doğal olarak AKP iktidarı tarafından ağır eleştirilere uğramış, buna karşılık muhalefet tarafından övgüyle karşılanmıştır.

Genellikle insanların geçmişteki söylemlerine ve eylemlerine bakmadan, söyledikleri bir söz ile hak etmediği değer verilmektedir. İşte bu durum toplumu değiştirmeye ve çürümeye götüren olgulardan biridir. Haşim Kılıç’ı da, yaptığı konuşmayı da bu şekilde değerlendirmek zorunluluğundayız.

Anayasa Mahkemesi’ne seçilmesi anayasaya aykırı olan Haşim Kılıç, üstelik hukukçu olmadan Anayasa Mahkemesi’nin başkanlığı görevini de üstlenmiştir. Geçmişte yaptıklarını, söylemlerini unutarak şimdi hukuku savunması, ülkemizin düşürüldüğü içler acısı durumu göstermektedir. İktidarın isteğiyle zamanında hukuku yok edenlerin şimdi hukuku savunması, aldatmacadan başka bir şey değildir.

Tayyip Erdoğan’a laf söylediği için, muhalefet ve bazı tatlı su aydınları tarafından desteklenen Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın, İBDA-C terör örgütü ile bağlantılı olduğu bilinmektedir. İBDA-C terör örgütünün lideri Salih Mirzabeyoğlu’nun “Tilki Günlüğü” adlı anı kitabının beş ayrı yerinde “Sayıştay denetçisi Haşim Kılıç” adı geçmektedir. 1980’lerin sonlarında yaşananları anlatan kitapta yazılanlardan, Salih Mirzabeyoğlu ile Haşim Kılıç’ın yakın arkadaş oldukları anlaşılmaktadır.

Bilkent Üniversitesi ve Alman Uluslararası Hukuki İşbirliği Vakfınca 11 Kasım 2008 tarihinde düzenlenen “Anayasalardaki Değiştirilemez İlkeler” konulu sempozyumun açılışında konuşan Haşim Kılıç, anayasanın değiştirilemez ilkelerini tartışmaya açmıştı. Ayrıca sempozyumun konusunu Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş yıldönümünde konu olarak tespit etmeyi düşündüğünü de belirtmiştir.

Haşim Kılıç, Anayasa Mahkemesi’ndeki oylamalarda bütün tercihlerini cemaatten yana kullanmış, aydınların ve ulusalcıların aleyhinde kararlar alınmasını sağlamıştır. Laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğuna karar verilen AKP için olumsuz oy kullanan ve verdiği oyla AKP’nin hükümet görevine devam etmesini sağlayan Haşim Kılıç, şimdi AKP’ye karşı mücadele etmektedir.

Haşim Kılıç, cemaatçi yapının kullanıldıktan sonra bir kenara atılmasına “vicdan yolsuzluğu” demektedir. Ancak tüm yargıya yapılan saldırılara bu tepkiyi verememektedir. Sözlerine yansıyan konulara, cemaat ve hükümet kavgası sonrasında tepki vermesi hem geçmişte, hem de şimdi doğrudan doğruya bir taraf gibi hareket ettiğinin kanıtıdır. Şimdi eleştirdiği konuların da, önceden kendisi tarafından yapıldığının açıkça itirafıdır.

Yargı üzerinde yürütmenin gücünü arttıran 12 Eylül 2010 halk oylamasıyla kabul edilen anayasa değişikliğini destekleyen ve o gün ses çıkarmayan Haşim Kılıç’ın, hukuk anlayışı ile hükümetin hukuk anlayışı doğal olarak şimdi birbiriyle yarışmaktadır. Bunlardan herhangi birisinin yanında yer almak, hukuka yönelik açık bir saldırıya taraf olmak anlamına gelmektedir. Cemaatin ya da otoriter AKP iktidarının yanında yer almak, en hafif deyimiyle aymazlık, en ağır deyimiyle ihanettir. 

Geçmişi bilinmesine karşılık, Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın bugün hukuku savunuyor gözükmesi TBMM’de muhalefetin yokluğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. Hükümeti eleştirir gibi gözükerek, gizli destek olanların ülkeyi getirdikleri durum ortadadır. Muhalefet yapamayan CHP ve MHP genel başkanlarının sözlerinin, bir Haşim Kılıç bile etmediği anlaşılmaktadır. Ülkemizin büyük sıkıntılarla boğuştuğu günümüzde, boş sözlerle uğraşanların ortak amacı, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde, gerçekleri toplumdan gizlemektir. Cemaatin cumhurbaşkanı adayı olmak gönlünde yatan Haşim Kılıç, rakibi başbakan ile kozlarını paylaşmaktadır. Bu paylaşmada aymazlık ve ihanet içinde bulunanlar, elbirliğiyle ülkemize gerici ve tutucu bir cumhurbaşkanı daha seçilmesi için çalışmaktadır. Bir an önce bu derin uykudan uyanmak zorunluluğundayız..


Suay Karaman

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.