HUKUK VE YARGI AYAKBAĞI MI?

ABONE OL
18:59 - 01/10/2020 18:59
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Yargıtay Başsavcısı bir açıklama yaptı ve üniversitelerde türbanın serbest bırakılması ile siyasi partilerin bu konudaki girişimlerinin devrim yasalarına ve anayasaya aykırı olduğunu söyledi. Tartışma çok boyutlu hale geldi.

Vay, efendim sen misin söyleyen?

Kimi Başsavcı’yı haddini bilmemekle suçladı, kimi şov yapmakla… Kimisi ise, Sen de kim oluyorsun? diyerek, Meclis‘ten özür dilemeye davet etti.

Bu ülkede ülkeyi yöneten bu kişiler acaba Anayasa’yı hiç mi okumuyor?

Eğer okusalardı, en azından laiklik konusunda tüm partileri uyaran Yargıtay Başsavcısı’na, Sen de kim oluyorsun? diye sorabilirler miydi?

Bakın hâlâ yürürlükte olan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası‘nın mahkemelerin bağımsızlığını düzenleyen 138’inci maddesinin dördüncü fıkrası ne diyor?

“Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.”

Bunun yanında; Türbanın üniversitelere girmesi konusunda daha önce verilmiş mahkeme kararları var mı? Var! Yargıtay kararları…Anayasa Mahkemesi kararı…Ve yasa hükmündeki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi‘nin kararı ortada!

Yargıtay Başsavcısı da bu kararları göstererek diyor ki,”Bu kararlar ortadayken türbanı üniversiteye sokamazsınız…”

Siyasi iktidar yetkilileri hala koro halinde bağırıyor, Sen kim oluyorsun?
Oysa; Anayasa, Yargıtay Başsavcısı‘nın ve mahkemelerin “kim” olduğunu da düzenlemiş:

Anayasa’nın 69. maddesi şöyle;
“Siyasi partilerin kapatılması, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın açacağı dava üzerine Anayasa Mahkemesi’nce kesin olarak karara bağlanır.

Bir siyasi partinin tüzüğü ve programının 68’inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı bulunması halinde temelli kapatma kararı verilir.”

68’inci maddesinin dördüncü fıkrası ise;
“Siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve LÂİK cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz…”

Demokrasilerde kimse dokunulmaz değildir…
Demokrasilerde ülke, kimsenin babasının çiftliği de değildir…
Demokrasilerde yasama da yargılanabilir, yargı da, yürütme de…
Çünkü gerçek demokrasilerde hukukun üstünlüğü tartışılmazdır!

Tüm bu nedenlerle; önceki gün ve dün demokrasi ve özgürlük kahramanlığına soyunup, Yargıtay Başsavcısı’na Sen de kim oluyorsun diyenler, eğer onun varlığından rahatsızlarsa, hiçbir uyarı, denetim istemiyorlarsa, amaçları ülkeyi kafalarına göre yönetmekse, yapacakları şu:

Anayasa’da yine bir değişikliğe giderler ve yukarıdaki maddeleri iptal ederler… Yargının; yasama ve yürütme üzerindeki denetim yetkisini elinden alırlar!

İlginç olan; Yargıtay Başsavcısı‘nın konuşmasından rahatsız olanlar, bir gün önce Anayasa Mahkemesi Başkanı‘nın konuşmasına çok sevinmişlerdi…

Oysa ikisi de yüksek yargı üyesi…

Yargıçlar ve savcılar konuşamaz diye bir kural varsa. o zaman Yargıtay Başsavcısı‘na kızanların, Anayasa Mahkemesi Başkanı‘nı da en azından alkışlamamaları gerekmez mi?

Günün Sözü: Hukuk kuralları değil de otoritenin kuralları egemen olmaya başlamışsa devletin kaosa gitmesi kaçınılmazdır.

Prof. Dr. Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.