HUKUK VE ADALET KAOSU!

ABONE OL
19:03 - 01/10/2020 19:03
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Din, iman, tarikat, cemaat, türban, kömür, un, şeker derken, seçimlerde aldığı oyla iktidara gelen AKP; yalanla dolanla talanla sürdürdüğü iktidarı sarsılıyor!

Gerçekten öyle mi?
Peki, iktidar partisi öyle de, muhalefet ne yapıyor? O da durumu idare etmekle meşgul! Muhalefet; halkın tepkilerini dillendirerek, sakinleştirmekte katalizör görevini yapıyor.

İktidarı ile muhalefeti ile siyaset kurumu saltanat sürmeye devam ediyor.

Gazetecisi, akademisyeni, siyasetçisi konuşuyor. Ne diyorlar?
Ne deniliyordu; Yargıda deprem! Yargıda yükselen tansiyon! Anayasa ihlal edildi! HSYK’nın böyle bir görev ve yetkisi yoktur!
Devlet krizi var!

Peki ya şimdi? Anayasa değişikliği konuşuluyor!

Her konuda uzman, konuşan konuşana. Akut çene enfeksiyonu (Ağız ishali) ülkeyi sarmış.

Lehe karar veren hakim savcı övüldükçe övülüyor, aleyhe karar veren hakim savcı ise suçlanıyor. Bu nasıl mantık böyle?

Vahim bir durum, hukuk ayaklar altına alınıyor. Bağımsız yargıya müdahale her yargı kararında yapılabiliyor.
Ülkede yaşanan durum şu; Yürütme açıkça yargıya müdahale ediyor..
Kurumlar arası çatışma, kurum içi çatışma kamuoyu önünde sürüyor.
Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve HSYK’nın meşruiyeti sorgulanıyor.
Hukuk devletine karşı bir eylem, esef verici boyutta.
Kamuoyunda yanlış algı yaratılmaya çalışılıyor.
Yargıyı teslim almak için yeni bir süreç sürüyor. Yıpratma, sindirme susturma etkisizleştirme ve biat ettirme stratejisi tüm boyutlarıyla sürüyor.

Bakın; RTE’nin belediye başkanlığı döneminden kalan onlarca dosyası var. Yine Sincan ağır ceza mahkemesi kararına göre şüpheli AG var. Yine çoğu AKP’li 570 dosyalı bir meclis var.

Şimdi bazılarına göre bunlar önemli değil. Ya ne önemli? Türk ordusuna yönelik yürütülen terör örgütü operasyonları, yargı reformu. Hukuk çalışıyormuş nasıl çalışıyorsa!

Oysa bakın; Ali dibo ihale fesatlığını dile getiren Hatay milletvekili partiden ihraç edildi. Ali dibocu diye anılan kişi milletvekili bakan oldu. Onun elinde bir adalet bakanlığı ve yargı var.

ABD’nin mallarına el koyduğunu açıkladığı üç PKK yöneticisinden birine evet Zübeyir Baydar’a Türkiye Cumhuriyeti devleti emekli milletvekili maaşı ödüyor.

Dönemin TBMM başkanına sorulduğunda; müktesep hak, alacak tabi diyebiliyor.

PKK terör örgütü ile organik bağı bulunan ve Bağımsız Türk Mahkemeleri tarafından mahkum edilen bir dönem milletvekilliği yapmış Leyla Zana, Selim Sadak , Naif Güneş , Mahmut Kılınç , Remzi Kartal ve Zübeyir Aydar ‘ın devletten her ay milletvekili maaşı ve temsil ödeneği aldıkları basın organlarında zaman zaman yer alıyor.

Cezaevinde iken, terör örgütü üyesi olarak yargılanırken, milletvekili olarak seçilen kişi mecliste, maaş alıyor.

Terör örgütü propagandası yaptığı iddia edilen Milletvekilleri ifadeye gitmiyor.

Çağdaş demokratik ülkelerde görülmeyen dokunulmazlık garabeti güvencesi altında milletin maaşıyla suç işlemeye devam ediyorlar. Ama siyaset kurumu çalışmıyor, çalıştırılmıyor.

Bu durumda; siyaset kurumu görevini yapıyor mu?

Dikkat edilirse silahlı kuvvetlerin içindeki çürüklerin ve yanlış yapanların ayıklanması konuşuluyor. Doğru yapılmalı. Hukuk işlemeli, işletilmeli.

Yargı da kendi görevine göre işlemeli. Fazla konuşmamalı. Yargı’yı gereksiz tartışmaların dışında tutmak gerekir. O da tamam. Ama ya Siyaset kurumu?

Kamuoyunu yanıltıcı ve bilgi kirliliği olabildiğince siyasetçiler ve medya tarafından yapılıyor.

GüNüN SözÜ: Korku olmazsa, cesaret olmaz.

Prof. Dr. Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.