HOCALI SOYKIRIMI

ABONE OL
11:44 - 23/10/2020 11:44
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Ermenistan, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ ve çevresindeki eyaletleri 1992-1994 yıllarında işgal etmiştir. Bu işgal sırasında 20 binin üzerinde insan ölmüş ve bir milyona yakın Azerbaycanlı işgal edilen toprakları bırakarak Bakü ve çevresine kaçmak zorunda kalmıştır. Bugün Azerbaycan topraklarının %20’si Ermenistan’ın işgali altındadır.

Ermenistan Ordusu 26 Şubat 1992 günü sabaha karşı, Sovyetler Birliği’nden kalan 366. Motorize Piyade Alayı’nın desteğini alarak, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında büyük bir katliam yapmıştır. Bu katliamda 83’ü çocuk, 106’sı kadın ve yaklaşık 100’ü yaşlı insan olmak üzere toplam 613 kişi öldürülmüş, 487 kişi ağır yaralanmıştır. 1275 kişi rehin alınmış ve yaklaşık 200 kişi de kaybolmuştur. Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde cesetlerin birçoğunun yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, kafa derilerinin soyulduğu, başlarının kesildiği, hamile kadınların karınlarının süngülendiği görülmüştür.

Hocalı’da, Ermenistan eliyle bir devlet terörünün hayata geçirildiği bellidir. Üstelik Karabağ Savaşında Ermeni kuvvetlere komutanlık yapmış Ermenistan’ın sabık cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın sözleri, bölgede savaşmış Markar Melkonyan’ın ifadeleri ve daha birçok belge ile katliamın Ermeni güçler tarafından yapılan bir intikam olduğu açıklanmıştır. Bu vahşetin, Hocalı soykırımının unutulması asla mümkün değildir. Hocalı’da planlı bir şekilde yapılan bu katliamın altında, Ermenilerin tarihten gelen bir kinin üzerine oturttuğu Türk düşmanlığı yatmaktadır.

Ermenistan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu’nun 1993 yılı Nisan, Haziran, Ekim ve Kasım aylarında aldığı kararlara karşın, Azerbaycan topraklarındaki işgalini sürdürmektedir. Bunun yanında birçok uluslararası kuruluşlar da Ermenistan’ın işgal ettiği topraklardan çekilmesini savunan kararlar almıştır ama bunların hepsi Ermenistan tarafından yok sayılmaktadır.

1948 yılında imzalanan ve 1951 yılında yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ne göre Hocalı’da yaşanan vahşet, soykırım tanımına uymaktadır. Ermeni lobisi, Azerbaycan topraklarının işgalini ve Hocalı katliamını unutturmak için, sürekli olarak 1915 olaylarını gündeme taşımaktadır. Ermenistan’ın sahte iddia ve belgelerle dünya kamuoyuna 100 yılı aşkın süredir anlattığı ve üstelik bazı ülkelere kabul ettirdiği “sözde soykırım” iddiaları gerçek değildir, tamamen uydurmadır. Bu konuda iki küçük örnek verilebilir:

Azerbaycan Cumhuriyeti’nin İçişleri eski Bakanı Behbud Han Cevanşir (1877-1921), 18 Temmuz 1921 tarihinde Pera Palas Oteli’nin önünde Trabzon doğumlu Misak Torlakyan adlı bir Ermeni tarafından vurularak şehit edilmiştir. Bu cinayet davası, işgal altındaki İstanbul’da İngiliz Divanı Harbi’nde görülmüştür. Sanığın avukatı Darülfünun Ceza Kürsüsü Müdürü Hasruyan Efendi son savunmasında ‘tehcir’ olayından söz eder ve 1915 olaylarının Osmanlı yetkilileri tarafından tertiplendiğini, Ermenilerin uzak ve sağlıksız bölgelere sürgün edildiklerini ve yollarda 60 bin kişinin hayatını kaybettiğini, yerlerine varan 600 bin kişinin de zor şartlar altında yaşadıklarını anlatır. Bu sözler, bugün söylemlerinde ölü sayısını 1,5 milyona çıkaranların yalanlarını su yüzüne çıkarmaktadır. Dava 4 Ocak 1922 tarihinde sonuçlanmış ve alınan sahte bir rapor ile cezai ehliyeti olmadığı gerekçesiyle sanık Mislak Torlakyan, İngiliz İşgal Mahkemesi tarafından beraat ettirilmiştir. Ermeni Patrikliği’ne teslim edilen Mislak Torlakyan, bir Yunan vapuruna bindirilerek Pire şehrine gönderilmiştir.

1918 yılında kurulan Ermenistan devletinin ilk Başbakanı ve Taşnaksutyun (Taşnak) Partisi’nin kurucularından olan Ovanes Kaçaznuni’nin (1867-1938), Ermeni sorunuyla ilgili 1923 yılında Bükreş’te yapılan Taşnak Partisi toplantısında sunduğu “Taşnatsutyun’un Artık Yapacağı Bir Şey Yok” adlı 128 sayfalık rapor bütün gerçekleri gözler önüne sermektedir: “Türklere savaşı biz açtık. Türklere karşı ayaklandık. Hepimiz Türklerin düşmanı olan İtilaf devletlerinin kampındaydık. İtilaf devletlerinin ordularını Türkiye’ye göndermeleri ve hakimiyetimizi temin etmeleri için Avrupa ve Amerika’ya resmi çağrılar yaptık. Öldük ve öldürdük. Tehcir doğruydu ve gerekliydi. Gerçekleri göremedik, olayların sebebi biziz. Barışı reddetmemiz ve silahlanmamız büyük bir hataydı. Tehcir’de Türkler ne yaptıklarını biliyorlardı ve bugün pişmanlık duymalarını gerektirecek bir durum bulunmamaktadır. Türkler savunma güdüsüyle hareket ettiler. Övünülecek hiçbir işimiz yok. Kendi dışımızda suçlu aramayalım. Evet, intihar etmeyi öneriyorum. Taşnak Partisi’nin artık yapacağı hiçbir şey yok. Partiyi dağıtalım. Bu kararı almazsak, bizi yıkım ve şerefsizlik bekliyor.”

Yaklaşık yüz yılı aşkın süredir 1915 tehciri için ‘soykırım’ diyenler, Hocalı’da yaptıkları soykırımı unutmuşlar ve Azerbaycan topraklarını işgal etmişlerdir. Hocalı vahşetinde emperyalist batının sessiz kalması da düşündürücüdür. 26 Şubat 1992 günü zaman durdu, insanlık sustu ama biz susmayacağız…

Suay Karaman

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.