HİTLER VE STALİN’DEN ESİNTİLER

ABONE OL
18:59 - 01/10/2020 18:59
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

8 Aralık Çarşamba günü, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne konuşmacı olarak çağrılan Süheyl Batum ve Burhan Kuzu öğrencilerce protesto edildi. Öğrencilerin amacı, Dolmabahçe’de dövülen arkadaşlarına uygulanan polis şiddetini kınamaktı. Süheyl Batum, yalnızca slogan ve ıslıklarla konuşturulmazken Burhan Kuzu, yumurta yağmuruna tutuldu.

Mülkiye eyleminde asıl dikkat çeken şey, siyasetçilerimizin konuya yaklaşımlarıdır. Batum’un ilk açıklamalarında biraz kızgınlık olsa da sonrasındaki konuşmalarında hoşgörü egemendi.

İktidar kanadı, tıpkı Dolmabahçe olaylarında olduğu gibi hoşgörüsüz, baskıcı bir anlayışa sahip olduklarını burada da gösterdiler. “Otuz yıldır hocalık yapıyorum. Bu kadar beyinsiz öğrenci grubunu bir arada görüyoruz. O yumurtaları atacaklarına yeseler, beyinlerine daha iyi gelir. Atılan bu kadar yumurtaya yazık.” Bu sözler olay sonrası Kuzu’nun açıklamaları. İbret verici ve sorumsuzca. Niteliği ne olursa olsun bir eylem karşısında böylesi sözler söylemek, karşısındakileri “beyinsizlik”le suçlamak bir siyasetçiye, hele de üniversite kürsüsünde ders vermiş bir hukuk hocasına yakışmaz.

“Tekrarlıyorum: Bu bir patoloji. Böylesine patolojik bir durum karşısında taraf olmaya kalkarsanız kendinize de hastaya da haksızlık ve kötülük edersiniz. Ölçüyü doğru koymamız lazım. O zaman ölçüyü birlikte bulalım.” Bu sözler de geçmişin hızlı ülkücüsü, şimdinin en hızlı AKP sözcüsü bir köşe yazarı. Aynı zamanda bir öğretim üyesi bu kişi. Yani zamana iyi uyanlardan. Burada da görüldüğü gibi bu kişi de ruh doktorluğuna soyunuyor, Kuzu gibi. Beyin ve ruh hastalıkları konusundaki bu uzmanlıkları(!) nereden geliyor acaba?

Hitler ve Stalin’de muhaliflerini ruh hastası olarak niteleyerek ya fırınlara atar ya da Sibirya’ya sürerlerdi. Düşündüğünü söylemek, farklılıkları dile getirmek, hele de yönetimleri eleştirmek ruh hastalığının varlığının ispatıydı o devirlerde. Günümüzde büyük demokrasi iddialarıyla ortalıkta dolaşan iktidar sözcülerinin, muhalif seslere benzer yaftalar yapıştırmaları rastlantı mıdır sizce?

Kimse hak aramasa, yapılanları eleştirmese, herkes iktidarın her yaptığına boyun eğse sorun kalmayacak. Herkesten “Padişahım çok yaşa!” bağırışlarını duymak istiyor yöneticilerimiz. Oysa burası demokratik bir cumhuriyet. Hem de Atatürk önderliğinde, ortaçağın paslı zincirleri kırılarak, emperyalizme karşı savaşılarak kurulan demokratik bir cumhuriyet. Anadolu coğrafyası diktatör barındırmaz, bu topraklar uzlaşmanın, uygarlığın beşiğidir.

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.