HIRSIZLAR

ABONE OL
18:45 - 01/10/2020 18:45
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Menemen’de 23 Aralık 1930 tarihinde yobazlar tarafından öldürülen Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay ile bekçiler Hasan ve Şevki beyler için her yıl anma etkinlikleri düzenlenir. Bu anma etkinliklerine devletin ileri gelenleri katılmaz, sadece mesaj yayınlamakla yetinirler. Bu yıl Abdullah Gül yayınladığı mesajda, gerici güçler tarafından öldürülen Kubilay’ın nasıl öldürüldüğüne ilişkin tek cümle kurmadan, Türkiye’nin “menfur hadiseden” gerekli dersi çıkardığını vurgulamış.

Eğer Türkiye bu korkunç olaydan gereken dersi çıkarsaydı Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan gibi ortaçağdan kalma insanlar bugün devletin yönetiminde olmazdı. Bu şeriatçı saldırıdan gerekli ders alınsaydı, bugün Türkiye çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmış, modern ve güçlü bir ülke olurdu.

Ülkeyi saran 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk haberleri kimilerinin korkmasına, kimilerinin de sevinmesine yol açmıştır. Korkanlar yolsuzluklarının tek tek ortaya çıkarılacağının endişesini taşımaktadır. Siyasi iktidar ile FBI adına çalışan Fettullah Gülen cemaati arasındaki çıkar çatışması, ülkemizde yeni olayların habercisi olmuştur.

Siyasi iktidar kendilerine dayanan rüşvet ve yolsuzluk operasyonunu önlemek için her türlü hukuksuzluğa da başvurarak, Adalet ve İçişleri bakanlıklarındaki kadroları değiştirerek, kendilerine yakın kişileri göreve getirmektedir. Muhalefet ise bu olaya Abdullah Gül’ün el koymasını istemektedir. Yani bu iktidarın Çankaya’ya çıkardığı kişiden, yolsuzluk operasyonuna el koyması istenmektedir.

Kapatılan Refah Partisi yöneticileri, 1997 yılında hazine yardımı olarak aldıkları yaklaşık bir trilyon lirayı, sahte faturalarla harcanmış gibi göstererek, yok etmişlerdi. Genel Başkan Necmettin Erbakan ile parti yöneticisi 70 kişi yargılanmış, Erbakan, iki yıl dört ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Diğer parti yöneticileri de hapis cezaları almış ve kararlar Yargıtay tarafından da onanmıştı. Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Gül milletvekili olduğu için, dokunulmazlık zırhına sığınmıştı.

Abdullah Gül, Refah Partisi ile Doğru Yol Partisi’nin kurdukları koalisyon hükümetinde devlet bakanı olarak görev yapmıştı. Bakanlığı sırasında kişisel harcamalarını kendisine bağlı Türkiye Kalkınma Bankası’na ödettiği için, Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından suçlu bulunarak mahkum olmuştu. Çarptırıldığı tazminat için “ödemem, asla ödemem” diyen Abdullah Gül’den bu para, yasal faiziyle birlikte icra yoluyla alınmıştı.

Evrakta sahtecilik yaparak, devleti bir trilyon lira zarara sokan Refah Partisi’nin genel başkan yardımcısı, on yıl sonra zarara sokulan devlete MHP’nin desteği ve AKP’nin oylarıyla cumhurbaşkanı yapılmıştır. Bu makama gelen Abdullah Gül, eski genel başkanı ve kayıp trilyon davasında evrakta sahtecilik suçundan mahkum olan Necmettin Erbakan’ı affetmiştir.

Şimdi muhalefet yolsuzluklara bulaşmış birinden, yolsuzluklara el koymasını istemektedir. Üstelik bu kişinin laik cumhuriyete olan düşmanlığı da bilinmektedir. Siyasi iktidara karşı yapılan bu operasyonların arkasında FBI adına çalışan Fettullah Gülen cemaati ve doğal olarak ABD vardır. ABD, büyük işgal projesinin eş başkanlığı görevini verdiği Tayyip Erdoğan’ı, kullanma süresi dolduğu için şimdi deliğe süpürmek istemektedir. Bu emperyalizmin bilinen taktiğidir ama hala bunu anlamayanlar ve bu oyuna gelenler bulunmaktadır.

Recep Tayyip Erdoğan gibi bir diktatörün çöküşüne sevinç çığlıkları atılabilir, bu çok doğaldır. Ancak Erdoğan gidince esenliğe ulaşacağız gibi bir hayale kapılmamalıyız. Erdoğan’la birlikte devletin içine sızan cemaatçiler ve emperyalist maşalar da gönderilemezse, sonuç bugünkünden çok farklı olmaz; sadece oyuncular değişir. İşte bu nedenle bu sevinç çığlıklarının gözlerimizi kamaştırarak, ardından gelecek karanlığı ve kargaşayı göremez duruma getirmemesi gerekir. Bu konuda çok dikkatli ve bilinçli olmak zorunluluğundayız. Cemaatin oyunlarına ya da ABD’nin verdiği sözlere kesinlikle inanmamak gerektiği yaşayarak öğrenilmiştir.

Bugün Türkiye’de hükümetin istifası için gereken tüm koşullar oluşmuştur. Ancak Türkiye’deki muhalefet sorununu da unutmamalıyız. ABD’nin yönlendirdikleri, ABD’ye şirin gözükmek isteyenler, siyasi iktidara destek vermektedirler. Bizler ulusallığımıza ve bilinçli olarak örgütlenmemize sahip çıktığımız zaman, bu yolsuzluklara bulaşanların hepsi yargılanacak ve cezalarını çekecektir. Hırsızlar, yurtdışına kaçsalar bile, gereği yapılacaktır.

Bütün olumsuzluklara karşın 2014 yılının ülkemize ve tüm dünyaya barış, sevgi, dostluk, sağlık ve mutluluk getireceğine inanıyorum. Yeni yılda, Kemalist ve devrimci yeni umutlarla görüşmek dileğiyle…

Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.