HİCAB

ABONE OL
18:49 - 01/10/2020 18:49
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Şu ”başkanlık” var ya…
Şişenin içindeki cin bu, cin…
Dışarı çıkaracaksın ama bu cini; ne etsen beceremiyorsun.
Bir yolunu bulman gerek oysa. Yoksa cin şişede kalacak. O cin, o şişeden çıkmazsa; o cini, o şişeden çıkaramazsan umutlar suya düşecekler, salt senin değil, birinin ”first lady” umudu da düşecek suya.

Bunu göze alabilir misin? Alamazsıııın.
O zaman çalıştır saksıyı!
Önce bir adını koy bakalım şu işin!
”Barış süreci” cuk oturur bak! Barışı kim istemez? Savaşın durmasına, şehitlik haberlerinin son bulmasını istemeye kim karşı çıkar?
Hele bir karşı çıksınlar. ”Kudurdular bunlar.” diye avazın çıktığı kadar bağırırsın mikrofonlara. Seslerini çıkaramazlar, inan olsun. Dillerini yutarlar.
Her ne kadar, senin deyiminle, ”yavru muhalefet”in genel başkanı oyunbozanlık etse de bu yoldan şaşma sen!
Onlar, ”terörist başı” desin dursunlar. Sen sen ol, ”İmralı” dan cayma! Ne ”Katil! de, ne de ”Cani”!
Bir zamanlar; ”Ben iktidarda olsaydım, Apo’yu asardım.” dediğini de unut! O geçmişte kaldı. Ne de olsa senin için, sizin mi deseydim, ”Dün dündü. Bugün bugündür.”
Terör örgütünün meclisteki temsilcisi olarak ilân ettiğin partinin milletvekilerinden senin onayladıklarını önce İmralı’ya, sonra da Kandil’e göndermeyi sürdür! Davul onların boyunlarında olsa da çomak sende nasıl olsa.
Şu KCK tutuklularını da bir bir salıver damdan. Hizbulluhçılardan deneyimlisin de zaten.
Yandaş medyada şovu düşünme! Onlar çalmadan da oynuyorlar nasıl olsa… ”Leb…” demene bile gerek yok. Onlar hemen ”leblebi”yi anlıyorlar. Hele bir anlamasınlar! Ümüklerini sıkarsın vallahi…
Demeyenler, demeyecekler zaten ”Silivri Toplama Kampı”ndalar. Onların defterlerini dürdün sen…
Zaten; sen ve İmralı Sakini, pazarlıkta anlaştınız sonuçta. Alan razı, satan razı…
Sahi, burada ”satan” kim oluyor sence kuzum?
”Ana muhalefet”in genel başkanı, ”Meclise hangi sözlerini verdiğin konusunda bilgi ver!” desin, dursun! Aldırma! Sakın ola, bilgi verme yanlışına düşmeyesin.
Ne bilgisi? Vatan da senin, meclis de. Atarsın da, satarsın da… Tapulu arazine gecekondu yaptırma sen bunlara!
Yetmedi… Bir de ”akil insanlar” çıkarırsın torbadan. Tek seçici olduğunu unutuyorlar bunlar. Onlara mı soracaktın bu ”akiller”i seçerken?
Senin kavalınla dans etmeyenin ne işi var o listede?
Ara sıra çağırırsın gurup başkanlarını, nerede ne söyleyeceklerini, nerede ne yapacaklarını bir güzel ezberletirsin, onlar da guruptakilere… ”Şey şeye, şey de kuyruğuna!” örneği yani…
Onlar bundan ”hicab” duymazlar. Onlarda ”hicab” tan zerre olsaydı bir ıslığınla ayaklarının dibinde hemen almazlardı yerlerini.
”Hicab” olsaydı onlarda, ne dön dön dönerlerdi ne yasanın gereğini yapan yargıçları ne de ülkenin en kemalist düşünürü bilim adamını ve en sözüne kulak verilen gazete yazarlarından birini yobaz katillere hedef gösterenlerle bir arada olurlardı.
Merakımı mucib oldu…
Bunlar, gittikleri yerlerde kimlerle konuşacaklar ki? Kimleri senin bu sürecin konusunda bilgilendirecek, kimlerin desteklerini sağlayacaklar?
Senin, benim, bir de bizim oğlanın mı?
Sen, ben, bir de bizim oğlan kaç kişiyiz ki?
Türkiye kaç kişi?
Sana bir şey diyeyim mi ”civan”ım?
Kimi işler insanın boynuna bir şeref madalyası, kimi işlerse bir ”hicab” yaftası olarak asılırlar.
Bu; senin ”barış” sürecin, hem senin hem de senin ”akil”lerinin boyunlarınıza ne olarak asılacak acaba?
Bütün bu tiyatro şu şişedeki cin için ya! Diyemiyorsun. Diyemezsin.
Müstevlinin dışişleri bakanı geldi önce. Sırada senin, ”sesini özlediğin” başkana ziyaretin var.
Sebeb-i ziyaretini bir de de öğrenelim.
Diyebilir misin? Diyemezsin, diyemezsin…

”Gül kızardı hicabından!”

Hasan Arslan
Türkçe Öğretmeni

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.