HEYECAN SONRASI DÜŞÜNCELER

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Avrupa Futbol Şampiyonası sonunda bitti. Aslında benim için Türkiye-Almanya maçı herkes gibi engel olamadığım müthiş heyecanın sonuydu. Erişilen sonuçla tatmin olmadıysak da başarıyı küçümsememek lazım. En azından Milli Takımın hepimize yaşattığı o büyük coşku adına…

Şampiyona başlarken daha önce 2002 Dünya Kupası sırasında da duyduğum bir endişem vardı. Acaba Türkiye Almanya ile eşleşir ve Almanya’da toplumumuzu üzen ağız tadı kaçırıcı işler olur mu diye. Bu defa yarı finalde karşımıza Almanya çıkınca da, ne yalan söyleyeyim, eyvah dedim. Ben Türklerin ve Almanların arasında bazı taşkınlıklar yapanların olacağından – ki o da olabilir, futbolun nelere neden olduğunu hep biliyoruz -, Alman basınının sorumsuzca yayın yapması halinde işlerin kızışacağından doğrusu çok endişe ettim. Neyse ki bu korkumun yersiz olduğu ortaya çıktı ve bereket Almanya’daki toplumun ve öncelikle de bizim toplumumuzun huzuru bozulmadı.

Burada aklıma bir iki anım geldi, sizlerle paylaşmak isterim. 1978 yılındaki Dünya Futbol Şampiyonası sırasında Münih’te öğrenciydim ve Olimpiyat Köyünün öğrenci yurdunda kalıyordum. Almanya’nın, kiminle oynadığını şimdi hatırlamıyorum, bir maçını yurtta kalan yerli ve yabancı öğrenciler birlikte izliyorduk. Rakip takım üstün oynayıp gol attıkça Alman öğrenciler üzülürken her ulustan yabancı öğrenciler sevinç çığlıkları atıyordu. Bu ülkeye okumaya gelmiş yabancı öğrencilerde garip bir Almanya aleyhtarlığı vardı ve aslında galiba ayıp ta oluyordu.

Bir de 1966 Dünya Kupasını hatırlıyorum. Final maçını İngiltere ile Almanya oynuyordu ve radyodan yapılan naklen yayını bulunduğumuz Çanakkale yakınlarındaki tatil köyünde dinleyen herkes Almanya için hop oturup hop kalkıyordu. Alman takımı Türkler için neredeyse kendi milli takımımız olmuştu! İngiltere’yi tutan bir tek kişi yoktu ve o bilinen açıklama dillerdeydi: “Almanya bizim tarihi dostumuzdur.”

Bu tür basmakalıp yargılar bir yana, akla şu soru geliyor: İnsanlar yabancı olarak başka bir ülkede yaşarlarken o ülkeye karşı neden olumsuz duygular beslesinler? Bunun nasıl bir açıklaması olabilir diye düşününce aslında bu karmaşık duruma tek ve herkesi bağlayıcı bir yanıt vermenin mümkün olmadığı anlaşılıyor. Olayı biraz basitleştirip tek nedene indirgeyecek olursak, işte yabancılara bu ülkede kötü muamele ediliyor, onun için de bir husumet, bir olumsuz düşünme arzusu ortaya çıkıyor denebilir. Ben Almanya’ya karşı sonsuz sempati duygularıyla bu ülkeye gelip de bir süre sonra atıp tutmaya başlayan çok kişi gördüm. Yani, bu düşüncede bir haklılık payı var belki ve öncelikle ülkelerinin antipatik görünmesine neden olanların iyice bir düşünmeleri gerekir kanısındayım. Fakat yine de önyargı üreten bu tür yaklaşımlardan uzak durmak gerekiyor. Yoksa sürekli kendini yeniden üreten önyargıların neden olduğu gereksiz sürtüşmeler, çekişmeler, çatışmalar medya yoluyla da pompalanınca ortaya bir yığın sorun çıkıveriyor.

Tüm bu düşünceler bir yana, Almanya’yı ikinci yurt edinmiş Türklerin ve diğer yabancıların sonuçta bir spor müsabakası olan futbol nedeniyle gereksiz yere huzurlarının bozulmamış olmasından dolayı çok mutluyum. Basının son şampiyonada gösterdiği titizlik doğrusu övgüye değer. Yazımın başında belirttiğim endişeleri bundan sonraki Türkiye-Almanya spor karşılaşmalarında duymayacağıma inanıyor ve insanların yaşamı her ne nedenle olursa olsun birbirlerine zehir etmeye haklarının olmadığını vurguluyorum.

Nice dostça rekabetlere!

Dr. O. Can Ünver

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.