HESAPLAŞMA

ABONE OL
18:47 - 01/10/2020 18:47
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

ABD’nin işgalci Başkanı oğul Bush tarafından Büyük Ortadoğu Projesi’ne (BOP) eşbaşkan olarak atanan Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın baş danışmanı Yalçın Akdoğan: Ergenekon davası en büyük hesaplaşma davasıdır.” Derken asıl amaçlarını artık açıklama ve işleme koyma zamanın geldiğinin duyurusudur.

Artık Takiyye’ye gereksinim duymamaktadırlar.

Bu ilan, AKP iktidarının aldığı görevin ve varmak istedikleri hedefinin itirafıdır.

Daha açık söylenirse Ergenekon Davası; 10 Ağustos 1920 yılında Osmanlı’nın yanında Türk Halkının da Anadolu’dan sökülüp atılma kararı olan Sevr Antlaşmasının 93 yıl sonra yeniden yaşama geçirmek için oluşan emperyalizmin ve sol kaçkınlarının gazı ile Yeni Osmanlı düşüne dalan Enver kafadarlarının aynı gözü kara maceracı ruh haliyle ülkeyi kan ve gözyaşına boğacak aymazlığa sürükleme kararında olduklarını eğip bükmeden söylemektedirler.
Mustafa Kemal’in başlattığı emperyalizme karşı bağımsızlık savaşını kaybedenlerin ve onların yerli işbirlikçilerinin ve mütareke basının artıklarının ittifakı, 19 Mayıs 1919 dan başlayıp 30 Ağustos 1922 yılında tamamlanan zaferle hesaplaşma aymazlığındadırlar.

Ümmet cemaatinden özgür bireylerin oluşturduğu Ulus Devlete karşı cemaat artıklarının ayrılıkçı Kürt ırkçıları yanında, AKP’nin gereksinim duyduğu anda yedek lastik görevini üstlenen Türk ırkçılarının da desteğini alarak iflas eden Ilımlı İslam modelinin aslında İslam’ı Hıristiyanlaştırmak olan Büyük Ortadoğu Projesini (BOP) yeni senaryolarla yaşatma çabasının altında yatan bu hesaplaşmadır.

Düşmanımın düşmanı dostumdur dan öte AKP’nin, BDP’nin ve MHP’nin birbirine karşıymış gibi görünen karşıt numaracı öfkenin temelinde yıkılacak Laik Cumhuriyet’in yerine hangisinin ne kadar iktidar gücü kapacağının kavgasıdır.

AKP ve Gülen Cemaatinin dalaşı Türkiye’yi korumak ve kollamaktan öte kurmak istedikleri Dindar ve Kindar ucube Ümmet Devletinin başına geçme dalaşıdır.

Bu hesaplaşma; 90 yıllık cumhuriyetin ve gerçekleştirdiği devrimlerin yok edilme kalkışmasıdır.

Bu kalkışma yasama-yürütme-yargı erkini ele geçirerek karşı devrimi emperyalizmin güdümünde yeni dünya düzenine engel olabilecek Laik Türkiye Cumhuriyetini işlevsiz, korumasız bırakmak için oluşturulan bir ittifakın işbirlikçiler eliyle yaşama geçirilmesi hesaplaşmasıdır.

Anayasa’dan çıkarmak istedikleri Atatürk düşüncesi olan bağımsızlık yerine emperyalizme teslim olmaktır.

Laik düzen yerine getirmek istedikleri şeriat sistemidir.

Ulusçuluğun yerine getirmek istedikleri ümmetçiliktir.

Vatandaşlık yerine getirmek istedikleri müritler yığınıdır.

Kadının eşit hakları yerine getirmek istedikleri aklı kıt köleliktir.

Eleştiri hakkının yerine getirilmek istenen körü körüne biat tır.

Gerçek yol gösterici olan bilim yerine getirmek istedikleri hurafedir, dogmadır.

İşte getirmek istedikleri rejimin özeti budur.

Bunun hesaplaşmasıdır.

Bunun için, aydınları, gerçek bilim adamlarını, dürüst, gerçek gazetecileri, ve emperyalizme karşı olan askerleri bertaraf ederek amaçlarına ulaşacaklarının ortak bilinciyle yıllardır halkı Kuşa Bak masalıyla kandırdılar.

Darbecilerden hesap soracağız yalanıyla darbeye karşı olanları özellikle bağımsız bir Türkiye’yi savunanları utanç verici yalanlarla tutukladılar.

Şimdi, halkın, özellikle gençliğin ”Tehlikenin Farkındayız!” diye ayağa kalkmasından ödleri korkmaktadır.

Bu kindar hesaplaşmanın kolay olamayacağını gördükleri için büyük bir telaşın içindedirler.

Bu nedenle biran önce hedef saptırmak için Suriye’ye Haçlı güçleriyle saldırıp Müslüman kanı dökmeye can atmaktadırlar.

Sevr’i yeniden getirmek peşinde olanlar unutmasınlar ki; 10 Ağustos 1920’de Payitahtın kabul ettiği

ihanet sözleşmesine Mustafa Kemal Atatürk:

”Siyasi, adli,iktisadi ve mali bağımsızlığımızı, sonuç olarak da yaşam hakkımızı yadsıyan ve yok saymayı amaçlayan Sevr Antlaşması yoktur.” Yanıtını vererek bu esaret belgesini emperyalistlerin ve onların işbirlikçilerinin suratlarına fırlatmıştır.

Genel Kurmay Başkanı Torumtay ne darbe düşündü, ne bu onursuzluğa karşı makamını düşündü.

Onurluca İstifa etti.

Bu şerefli askerin, komutanın onurlu tavrı nedeniyle Türk Ordusunu emperyalizmin hizmetinde Irak’a gönderemediler.

AKP hükümeti, emperyalizmin güdümünde Türk Ordusunu Suriye’de Müslüman katliamı için savaşa sokma histerisine tutulmuştur.

Sevr’i, 30 Ağustos 1922 de emperyalizme karşı kazandığı büyük zaferle kalıcı olarak yırtmış atmıştır.

Umarız ki; bağımsızlığı kanları pahasına kazanan Türk Ordusunun bir kez daha emperyalizmin işgal alçaklığına karşı durarak Başkumandanları ve Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal’in en önemli ilkelerinden olan:

Yurtta barış, dünyada barış ilkesine sahip çıkarak bu ihanetin bir parçası olmayı kabul etmez.

İşte asıl hesaplaşma budur!

30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun!

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.