Hergün Bayram Olsa

ABONE OL
19:05 - 01/10/2020 19:05
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Bir bayramı daha geride bıraktık. Ramazan ayı boyunca gerek televizyon yayınlarında, gerek basında sağlıklı oruç tutma üzerine bilgiler verildi.

Özel günler insanların birbirlerine yardım etmesi gerektiğini hatırlatıyor. Sevgi ve beraberliği pekiştiriyor. Küskünler barışmalı, kırgınlar gönül almalıdır.
Barışmak için geçmişi unutmak yerine hataları affetmeyi bilmek gerekir. Unutulursa aynı hatayı tekrarlıyabiliriz.
Artık Türkiye’de de tüm bayram telâşından kaçıp, geziye tatile çıkanlar var. Bu konuda kimileri geleneklerden uzaklaşma olarak düşünüyor. Bayram tatili demek istemiyorlar.
Almanya’da noel bayramında bayram kutlama yerine tatile, seyahate gidip dinlenmek isteyenler olduğu gibi.
Herkes bu konuda hür kararlar alabilmeli. Mahalle baskısından kendisini cesur ve kararlı olarak kurtarmalıdır.
Bizim site tatile gelenler sitesi olduğundan bütün komşular çay bahçesinde bayramlaştık. Bu bana yatılı okuldaki bayramları hatırlattı. Biraz hüzün versede Almanya’da geçirilen bayramlardan daha güzel geldi.
Yalnız işçiler, bekçiler durumu pek kavrayamıyorlar. Bayramlaşmadan sonra komşular çevreye geziye çıktı. Evlerinde el öpülmek için beklemediklerine biraz şaşırdılar.
Biz de Dilek Dağı eteğinde bulunan Doğanbey Köyü’ne gittik. Doğal köyler çok ziyaret ediliyor. Büyük şehirlerden gelenlerin büyük özlemi köyler.
Karina balık restoranda yemek yerken bile elimizle Ege denizine dokunabiliyorduk. Bazıları balıklar ızgarada pişene kadar denizde yürüyüş yaptı.
Ben de bayramlarda huzur evlerinde yaşlıları, yetimhanelerde kimsesiz çocukları ve hapishanelerde tutuklu olanları düşünmeliyiz, diyerek Mustafa Balbay’a yazılarından onu tanıdığım için nasıl bir mektup yazacağımı tasarladım.
Mustafa Balbay’ın gezi yazılarının birinden esinlenerek Dilek dağlarının yüksekliğine bakarak söylediği türküleri dinledim.
Bu türküler Umut türküleri idi. Karanlıklardan sonra aydınlıkların geleceğini müjdeliyordu. Öyle ya gündüzü olmayan gece yoktur, dileklerim Dilek dağında yerine gelecekti. Çok yakında özgürlüklerine kavuşmalarını diledim.
Arabayla dönüşte manzaranın muhteşemliğini anlatması zor. Ege’nin yeşil mavi dalgaları adeta bir orkestra gibi görmesekte, duymasakta yazılarını okuduğumuz insana özlem duyacağımızı, türküler arasına araname ile sesleniyordu.
Bayram akşamında televizyon aracılığıyla Deniz Baykal Silivri’de tutuklu olan tüm aydınların rektör, profesör, yazı işleri müdürleri, emekli subay ve komutanların bayramını kutladı.
iltergh-28-09-a.jpg
Bayramın ikinci günü, geçen aylarda Demirtaş Ceyhun’un çağrısıyla “Yurtsever aydınlar serbest bırakılsın” adlı bildirisine uyarak sanatçılar ve aydınlar suskunluklarını bozdular. Yurtseverlik suçsa “beni de alın” dilekçesi vererek imza kampanyası başlattılar.
Bayramın en başta gelen mesajı barıştır. Aileden başlayarak, mahalle, şehir ve ülkeler barış içinde yaşasınlar. İnsanlar birbirlerine olan sevgilerini pekiştirsinler.
En çok söylenen kardeş olarak, severek yaşamak. İki insan karşılaşınca ilk on dakikada birbirlerinden hoşlanıp, hoşlanmıyacağı belli olurmuş. Hoşlanmadığımız bir insanı sevmek zorunda değiliz. Herkese bacı, teyze, amca veya abla diyerek beklentileri sınırsız yapmaya gerek yok. Ama birbirimizin varlığına saygı göstermeliyiz.
İki komşu, iki komşu devlet asırlarca kin ve nefret duygularıyla yaşamamalıdır. Barış için çaba gösteren arabulucular ödüllenmelidirler.
Kavga kültürü öğrenilmelidir. Hatta geri dönülmeyecek biçimde insanlar birbirleri kırmamalıdır. Kavgadan önce tartışmayı öğrenmek daha olumlu. Bunun yeri aileden sonra okuldur. İki iki daha dört eder, işleminden önce insan ilişkileri ders konusu olmalıdır.
Türkiye’de 12 Eylül 1980’de yapılan darbenin acılarıyla saçları ağaranlar, başta Kenan Evren olmak üzere darbe sorumlularından pişman olduklarına dair sözler duymak istiyor.
Hataları görmek resim yapmak gibi bir sanattır. Hatasız kul olmaz. Ramazan ayı boyunca iman edenler günahları için Allah’tan sessizce af diledi.
Bilhassa erkek çocuklarına hatalarını sesli kabul etmelerini öğretmek yine aileden sonra biz öğretmenlerin görevidir.
Gözlemlerime göre, her ne kadar çocuk sever toplum olsakta, bayramda en önemli olan yetişkin konukları memnun etmek. Etrafımda en çok duyduğum söz “SUS” kelimesi. Çocuklar susturuluyor ki konuklar iyi ağırlansın, hele bu bayram ziyareti ise.
Sözüme saygı gösterecek bir komşu ise ona fısıldayarak, bir gün çocuğunuz size hiç bir şey söylemezse hiç şaşmayın, diyorum.
Halbuki en çok çocukları sevindirmek için bayramlar bir vesile olmalıdır. Gelenek ve göreneklerimizi çocukları sevindirerek daha kolay öğretebiliriz.
Çocukları izleyen, dinleyen ve anlayan yetişkinler aslında barışı öğrenirler.
       Göster Onlara Yüzünü
Yavrucak, az önce dünyaya gelen yavrucak,
Evrenin ruhunu taşıyorsun sen ,
Ve bugün sen aydınlatıyorsun dünyanın çehresini.
Yüzyılların düşü geziniyor senin benliğinde.
İlk sabah sen ağladığında
Bir tanrının biliyordum indiğini
Gökyüzünden yeryüzüne;
Bulursa sende bulacağını ancak
İnsanoğlu’nun yüceliğini ve soyluluğunu.
Ailenin içinde sendin baş tacı,
Uysaldın, dingindin ve mutluydun sen;
Güzeldin, yalındın ve sevimliydin.
Büyük adam gibiydin onların arasında.
Sun onlara gülümseyişinin saf çekiciliğini,
Yüzünün masum çizgilerini göster onlara.
 
   Öğret insanlara daha da insan olmayı,
   Doğru olmayı, hesapsız ve içten.
   Karşılıksız sevmeyi öğret onlara,
   Nefret etmekten önce sevmeyi.
   İnsanın yalın ve ölçülü olduğunda
   Ancak erinçli ve mutlu olduğunu öğret onlara.
   Artık ikiyüzlüler gibi sahtekâr,
   Veba gibi kötücül
   Olmamak gerektiğini söyle onlara.
   Ve yaşamak için de
   Hep çocuk kalmak gerektiğini.
[Yandam Kolani, Togo]
Yılın her gününü bayramların bize vermek istediği mesajları dikkate alarak yaşamalıyız. O zaman bayram telaşları yorucu olmaz. Bayramları kutlamak insan olmaya eşdeğerlidir.
Sevgili okurlarım, her anı bize bir hediyedir, doğan güneşe selâm vererek güne başlamanız dileğiyle.
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen
 
 
 
Kaynaklar:
Cumhuriyet Kitap sayı 1022, sayfa 23, Şiir Atlası, Cevat Çapan.
Was Kinder innerlich stark macht. Georg Dreißig, Verlag Urachhaus. ISBN 3- 8251-7143-4
Jeder Tag ein Fest, S 155
{Çocukları içten dirençli, kuvvetli yapan nedir?}
 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.