HER YER SİLİVRİ

ABONE OL
18:47 - 01/10/2020 18:47
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Silivri tarihe 21, Yüzyılın Engizisyon Mahkemesi olarak geçecek.

Aslında Silivri halkının bu lekede en ufak katkısı olmadığı halde.

Silivri Toplama Kampında çağdaş ülkelerde görülmeyen bir Özel Yargı, Özel Savcı, Özel Yargıç düzeni oluşturuldu.

Silivri Toplama Kampı’nın özelliği tutsakların ve mahkemenin bir arada olmasıdır.

Özel bir amaçla kurulmuş olmasıdır.
Kararların daha yargıçların, savcıların atanmasından önce verilmesidir.

Yargı büyük oranda Cumhuriyet, Atatürk karşıtı siyasal İslam’ın ve Fetullah Cemaatinin müritlerinden oluşması bu yargının çok önceden tasarlanmış bir kurgu olduğunu göstermektedir.

Kararlarda önceden verilmiş ama halkı ve batı’yı kandırmak için yargılama yapılıyor gibi bir tiyatro senaryosu sahneye konmaktadır.

Bu özel savcı ve özellikle yargıçlar arasına serpiştirilmiş gerçek yargıçlar hukuk kurallarını uygulamaya kalktıklarında ya görevden alınmış ya da atamaları tenzili rütbe olarak başka yerlere yapılmıştır.

Başbakan, eline yazılıp verilen ve ince bir teknikle aynadan okutulan konuşmaların dışında kendi düşündüğünü söylemek istediği bir gün bu mahkemelerin savcısı olduğunu açık edince mahkemenin asıl işlevini de açıklamış olmuştu.

Birinde de; Hani, benim İsviçre Bankalarında sekiz gizli hesabım olduğunu yazan bir yazar vardı ya? O şimdi Silivri’de hapiste.”Diye katkısını duyurmuştu.

İsviçre Bankalarındaki hesaplarını Ergün Poyraz, WikiLeaks dosyalarının Türkiye bölümünden alıp yazmıştı. Üstelik bu gizli bilgiler ABD Diplomatlarının kriptolarından oluşmaktaydı.

Bu toplama kampı Büyük Ortadoğu Projesinin gerçekleştirmesini engelleyecek aydınların, bilim adamlarının gazetecilerin, siyaset adamlarının özellikle de bu projeye en önemli engel olarak görünen Türk Silahlı Kuvvetlerin bertaraf edilme düzmecesidir.

Tanıkların; PKK terör örgütü militanları, cemaat gazetecileri, gaspçı, kız kardeşinin kızını pazarlayan ahlaksızlardan seçilmesi bile bu yargılamanın ciddiyetsizliğini ortaya koymaktaydı.

Sahte CD’ler, sehven! Yazıldığı mazeretli telefon kayıtları, yıllar önce gömülü mühimmatların bir-kaç gün önceki gazetelere sarılı bulunması, 2006 yılındaki yer belirlemede belirtilen cadde isminin aslında 2010 da verilmiş olması.

Savunmanın açıkça kısıtlanması ve daha birçok kanıtlı verilerin dikkate alınmaması bu yargılamanın hukuk dışı bir yargılama olduğunu göstermiştir.

Adı bir var, bir yok sözde Ergenekon Terör Örgütü davasında Balyoz adı verilen kısmın 5 Ağustos 2013 te kararı okunacak.

Tutsak yakınları, aydınlar, yurtseverler Silivri’deki yargının son aşamasını anayasal bir hak olarak izlemek için yurdun birçok yerinden Silivri’de buluşmak istiyorlardı.

Ama AKP’nin İstanbul özel valisi tüm yandaş ve teslim olmuş medya’da yargı görevini de üstlenerek:

”Silivri’de tutukluların yakınları bile duruşmaya alınmayacaklardır. Silivri’ye geliş yolları kapatılacaktır. Gelenlere müdahale edilecektir.” Buyruğunu duyurdu.

Ama insanlar da kararlıydı. Silivri’ye gidilecekti.

Ben de bir kısım Türkiye’de yaşayan, uzun süre burada oturan HDF’lilerle buluşacaktık.

Akşam geç saatlerde bize oraya gidecek otobüslerin şehirlerden çıkışına izin verilmeyeceği haberini aldık.

Her ne olursa olsun gitmek istediğimizi ilettik.

Sonradan gelen haber: Otobüs şirketleri otobüslerini kiralatmaktan caydıkları haberi geldi.

İşte Türkiye’de durum bu.

Seyahat özgürlüğü, toplantı gösteri ve yürüyüş özgürlüğü bir kişinin emriyle ortadan kaldırılabiliyor.

Bu kararlar anayasa ihlalidir.

Anayasayı yok saymaktır.

Kuvvetler ayrılığı ilkesinin ayaklar altına alınmasıdır.

Hatta yasaları çiğnemenin en utanılır örneği; TGB’li gençlerin evlerinden kelepçelerle, alınarak birer katil gibi gözaltına alınmaları hangi yasada var?

Yetmez ama evetçiler yine sus-pus.

Fatih Altaylı başbakana vardığı secdeden daha kalkmamış olacak ki ortalarda görünmüyor.

BDP’liler, Öcalan’dan aldıkları direktiflerle AKP’nin yedek lastiği durumundalar.

Gezi direnişini AKP’nin çalışmalarını reddetmek olarak algıladıklarını belirterek başbakanla dayanışma içindeler.

AKP yeni bir Osmanlı Modeli kurarsa, onlara da Türkiye Kürdistan’ı eyaletini alma umudundalar.

Apo, Erdoğan’a, Erdoğan Apo’ya muhtaç.

Denize düşen yılana sarılır hesabı

Gezi Parkı direnişinde karanfil taşıyan gençlere müebbet hapis.

Lise öğrencilerine kadar vardırılan toplu gözaltılar la başlatılan cadı avı

Silivri’deki aydınlara, yurtseverlere, askerlere de müebbet.

Başbakan padişah Başkan

Öcalan Kürdistan Özerk Başkanı

Türkiye’de artık her yer Silivri, her yer hapishane

Türkiye Cumhuriyeti mi?

Nerede? Ne zamana kadar?

Artık yeter denmezse gidiş oraya gösreiliyor.

Söyleyen ne güzel söylemiş:

Bilenin susması, bilmeden söylenen söz kadar çirkindir.”

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.