HEPSİ SENİN Mİ?

ABONE OL
18:09 - 01/10/2020 18:09
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

HEPSİ SENİN Mİ?

Osmanlı’yı anımsatan çeşitli ürünler pazarlayan internet sitesini, cuma namazı saatinde erişime kapatması ile adını duyuran ve II. Abdülhamid’in beşinci kuşak torunlarından olduğunu söyleyen Nilhan Osmanoğlu adlı bayan, Gaziosmanpaşa Belediyesi tarafından Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında düzenlenen bir konferansa katıldı.

“Cumhurbaşkanımızı Sultan Abdülhamid’in yalnızlığına bırakmamak için evet diyorum” sözüyle, “ben de varım” kampanyasına katılan beşinci kuşaktan torun, tartışmaya açık kıt bilgisiyle parlamenter sistemin dava adamı olarak öne çıkanlara engel olduğunu iddia etti. Anayasa değişikliği tartışmalarını gölgede bırakmak için özellikle seçilen beşinci kuşaktan torun, eline tutuşturulan yanlış kişiler ve yanlış örnekler hakkında bilgi verdiğini sanarak, “evet”çilik oynamaktadır. Ardından “bizim canımıza yetti parlamenter sistem artık. O yüzden biz başkanlık sistemine evet diyoruz” gibi içi boş sözler söylemiştir.

Hızını alamayan bu beşinci kuşak torun, II. Adülhamid’in üzerine olduğunu belirttiği bazı taşınmazlarda hak iddia etmeye başladı. Bir kez hız sınırını aşan bu beşinci kuşaktan torun, Galatasaray Adası olarak bilinen Suada’nın tapusunun II. Abdülhamid’in üzerinde olduğunu söyledi, birçok yerde de haklarının olduğunu ve veraset davasından sonuç alamamaları halinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceğini söyledi. Kendisine “sultan” denilmesini isteyen bu beşinci kuşaktan torun, utanmasa İstanbul’un tamamı üzerinde hak iddia edecek, neredeyse ülkemizin tamamı benim diyecek..

Bu beşinci kuşaktan torun öyle atıyor ki bir televizyon programında Napolyon’un şöyle dediğini söyledi: “benden sonraki ikinci zengindir Sultan Abdülhamid.” Ama Napolyon 1821 yılında ölmüştü ve 21 yıl sonra Abdülhamid doğmuştu. Yani aynı dedeleri gibi, salla sallayabildiğin kadar, at atabildiğin kadar..

Lozan Anlaşmasına göre Osmanlı Devleti’nin 1912 yılı öncesi borçlarının %62’sini, 1912 yılı sonrası borçlarının %77’sini Türkiye Cumhuriyeti ödemek zorunda kalmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin, Osmanlı’dan aldığı dış borç 145 milyon Osmanlı altın lirasıdır. Osmanlı’dan kalan borçlar, bugünkü kurla hesaplandığında 500 milyar dolara denk gelmektedir ve bu borçların ödemesi 1954 yılına kadar sürmüştür. Nilhan Osmanoğlu miras hakkı talep ettiğine göre, Türkiye Cumhuriyeti’nin ödediği Osmanlı’dan kalan dış borçlara da ortak olması gerekir.

Bizim dedelerimiz “Çanakkale Geçilmez” diye destan yazarken, Sevr’de küçücük bırakılan ülkeye onay veren beşinci kuşaktan bu torunun kaçak dedeleriydi. Bizim babalarımız, dedelerimiz, büyüklerimiz vatanlarını kurtarmak için İnönü’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da “Ya İstiklal, Ya Ölüm” diye seve seve canlarını verdiler. Beşinci kuşaktan bu torunun saraylarda har vurup, harman savuran dedeleri, düşman gemisiyle yurdundan kaçmıştı. Bizim nenelerimiz, kadınlarımız Kurtuluş Savaşı’nda büyük kahramanlıklar gösterirken, beşinci kuşaktan bu torunun neneleri, saraylarda zevk ve sefa sürüp, günlerini gün ediyordu. Beşinci kuşaktan bu torunun dedeleri İzmir’de “Yunanlılara direnmeyin” diye emir verirken, Hasan Tahsinler düşmana kurşun sıkıp, öldüler ama şanlı bayrağımızı İzmir’e diktiler. 

Türkiye Cumhuriyeti, emperyalist devletlere karşı büyük mücadelelerle, kanla, irfanla kurulmuştur; bu güzel vatan eşsiz liderimiz Atatürk’ün emanetidir bize. Ancak alçaklar ve vatan hainleri bunu anlayamazlar. Devletimizin malında mülkünde gözü olan bu beşinci kuşaktan torunun parlamenter rejimden canı sıkılıyormuş, dedelerine özenmiş, padişahlık, başkanlık istiyormuş. Çok sıkılıyorsan dedelerin gibi kaçabilirsin, “evet”ini de al git, “hayır”lı gidişlerin olsun, yolun açık olsun..

Suay Karaman

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.