HEPİNİZ ORADAYDINIZ!

ABONE OL
11:43 - 23/10/2020 11:43
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Recep Tayyip Erdoğan, daha İstanbul Belediye Başkanlığına aday olduğu ve sol ve merkez sağın bölünmüşlüğü ile parçalanan oylar sayesinde, belediye seçimlerinde en düşük oyu (yüzde yirmi beş) ile Belediye Başkanlığı kazandığı günden itibaren ABD’nin ilgi odağı olmuştu.

CİA yöneticileri ve İstanbul Büyük Elçileri Erdoğan’ı Türkiye’de belirli görevlere hazırlamaya başlamıştı

Wikileaks Belgeleri ve ABD’nin CİA yöneticilerinin ve Pentagonun kriptolarının Türkiye konusundaki belgelerin o dönemde CHP’nin başında bulunan Deniz Baykal tarafından da üzerine gidilmemiştir.

ABD yetkilileri ve CİA yöneticileri bu belgelerin doğruluğunu kabul etmişti.

Aynı Baykal, Erdoğan’dan sonra Beyaz Saray görüşmesini, Erdoğan’ın Siirt seçimlerinin iptali ve oldu-bitti ile Erdoğan’ı Türkiye’nin başına getirmesinin perde arkasını açıklayamadı! Açıklamadı…

”Demokrasi” vurgusu inandırıcı olmadı. Aynı Baykal, AKP’yi iktidara taşıyan ”12 Eylül Seçim Yasasının” Değiştirilmesine karşı çıkmış; ” bu seçim yasası ile bir kez de biz kazanalım” Demişti.

Ergenekon ve Balyoz, Poyraz köy kumpası Fetullah Gülen Cemaati-AKP ve ABD şeytan üçgeniyle tasarlanmış ve TSK içerisindeki Kemalist-Laik- Cumhuriyetçi damarın kesilmesi amaçlanmıştı.

ABD’nin Ortadoğu’da Irak-Suriye-İran-Libya-Mısır-Tunus devletlerinde yapacağı operasyonlar için en büyük engel Laik Türkiye ve Kemalist çizgisine dönmüş Türk Ordusunu çökertmek gerekiyordu.

Bu ülkelerde Müslüman Kardeşlerin kes-yapıştır gibi; ”Adalet ve Kalkınma Partisi” adını alması ve bu partilerin bir merkezden yönetilmesi ile iç savaşlar başlamıştı.

İlk denemede ABD’nin Irak saldırısında Türkiye’de konuşlanması; CHP’nin ve AKP içindeki Millî Görüş çizgisindeki milletvekillerinin red oyu vererek engellenmesi hem Abdullah Gül’ü hem de Tayyip Erdoğan’ı hem şaşırtmış hem de öfkelendirmişti.

Bu Millî Görüşçüler ilk seçimlerde saf dışı edildiler…

ABD’nin Ankara Büyük elçiliğinde, Erdoğan ve Abdullah Gül’ün onayı ve bilgisi ile ABD’li hâkim ve savcılarınca, Cemaat ve AKP’nin hâkim ve savcılarına Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy kumpasları ile Kemalist, Laik Türk Ordusunun yok edilmesi konusunda yol-yordam dersler verildi.

Abdullah Gül; ”Güzel şeyler olacak!” Müjdesini vermekle kalmamış, MİTMilli Güvenlik Kurulunun Gülen Cemaati’nin Türkiye Cumhuriyeti için tehlikeli olduğu belgeli raporuna rağmen, Gül ve AKP tarafından dış temsilciliklerine Gülen’e ve Okullarına yardımcı olması genelgesi gönderildi.

Bu kumpasta Fetullah Gülen olsa olsa bir FİGÜRANDI.

İlkokulu zorla dışarıdan bitirmiş, imamlık sınavını bile verememiş birinin, savcıları, yargıçları, generalleri yönetmesi, ataması yürütmenin, yani; en başta Recep Tayyip Erdoğan’ın, Abdullah Gül’ün izni ve onayı olmadan yapılması olanak dışıdır.

Bu kumpaslara katılmak istenen Fenerbahçe ile başkanı Aziz Yıldırım, Yönetim Kurulunun çoğunluğu Şike Kumpasında, taraftarlarıyla birlikte verdiği mücadeleyi ne TSK kurmayları ne muhalif siyasi partiler veremedi.

Taraftarıyla birlikte direne direne kumpası hem cemaatin hem de AKP’nin başında paraladı. (*1)

TSK’yı, Medya’yı, Yargı’yı, Aydın’ları Türkiye Cumhuriyeti’nin Laik yapısını AKP- ABD-FETÖ-SUİDİ-KATAR işbirliği ile bir büyük oranda gerici bir Ortadoğu ülkesi konumuna getirdiler.

Cemaat ve AKP içindeki yandaşları ve Projenin sahibi ABD sadece kuru bir bilinçsiz tabana sahip Erdoğan yerine daha güvenilir, hem de kendi topraklarında sembol olarak tuttuğu Gülen’i tercih edince, dananın kuyruğu koptu; ”17-25 Aralık soygun, rüşvet skandalının belgeleri ortalığa saçıldı!”

7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinde AKP, devletin tüm olanaklarını ve gücünü kullanmasına rağmen yüzde 40 oy oranı ile mecliste sayısal çoğunluğunu kaybetmişti.

Muhalefetin toplam oyu ise yüzde 60’a ulaşmıştı.

AKP, Bülent Arınç ve Fehmi Koru’yu Gülen’e Erdoğan tarafından aracı gönderdi.

Gülen reddedince 15 Temmuz senaryosu ön hazırlıkları başladı.

Halk, TSK’ye ve Laik Cumhuriyete yapılan Ergenekon ve Balyoz kumpasını ve 17-25 Yolsuzluk ve rüşvet skandalının bedelini sandıkta ödetmişti.

Erdoğan’ın en darda olduğu dönemlerde vizyonu gereği imdadına koşan Devlet Bahçeli AKP’li Aydın Ünal’ın peş peşe attığı tehdit Tvetlerinden sonra Erdoğan’ın muhafızlığını üstlenmişti (*2)

Almanya Haberalma teşkilatı Başkanı (BND) Alman televizyonlarında 15 Temmuz kalkışmasını AKP hükümetinin bilgisi ve kontrolünde yapıldığını açıkladı.

FETÖ’ yıllar önce çözen; Cumhuriyet Gazetesi ve yazarları, Sözcü gazetesi yazarları, Ahmet Şık, Hanefi Avcı yargılanıp Silivri’de tutsak edildiler.

Davanın gönüllü savcısı Erdoğan’dı.

Pennsylvania’da el öpen, Hocafendi’ye Türkçe Olimpiyatlarında övgüler, sadakat yeminleri eden; bakanlar, başbakanlar, köşelerinde methiyeler dizen satılık kalemler

Fetullahçı savcıya zırhlı araba veren başbakanlar

Gülen okullarında okuyarak Mürid olan damatlar, milletvekilleri, zengin işadamları Zaman Gazetesi sahibi Tamince Gülerce, Fehmi Koru FETÖCÜ değil, Cumhuriyet yazarları, Sözcü yazarlar, Ahmet Şık FETÖCÜ öyle mi?

FETÖ’ye hakaretten bugünlerde hapse girecek Barış Pehlivanı mahkûm eden hâkim, mahkumiyeti onaylayan Yargıtay neci oluyor?

Siz alemi aptal, kendinizi akıllı mı sanıyorsunuz?

Hani derler ya;

Hepiniz oradaydınız!

Halkın gözü açıldı artık.

Azgın Azınlık iktidarı gidici….

Yıldız AKALIN

(*1 ) İlker Başbuğ

(*2 ) Aydın ÜNAL’ın Tevetleri

http://www.gazete2023.com/images/upload/untitled-1(403).jpg

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.