HEDEFE DOĞRU

ABONE OL
18:51 - 01/10/2020 18:51
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Kendisine hedef tespit etmeyen insan, hayatında yolunu kaybeder. Abraham Lincoln

Bu hafta Berlin’de 27.000 öğrenci çizdiği hedefe adım atarak okula başladı. Diğer eyaletlerde sırayla başladı, bazı eyaletler başlayacak. Çok merak ettiğim halde, şu anda elimde kaç Türk çocuğu olduğu sayısı yok.
Araştırmalarını köşe yazılarında bize bildiren Prof. Dr. Faruk Şen’in müdürlüğünü yaptığı Türk Alman Vakfı’nın, TAVAK, verilerini bekleyeceğiz. Okula yeni başlama haberi www.ha-ber.com hariç Türk basınında zamanında verilmediğini anlamakta zorluk çektim.
İnşallah gözümden kaçmıştır. Haberci olarak katıldığım okulda, müdürü çok güzel ve kısa konuşma yaptı. En azından daha ilk günü 5 yaşındaki öğrenciler bir, on bir sayılarını ve dört kelimeyi okuyabildiklerini gösterdiler. Anne, baba, nine, dede sözcüklerin Almancasını okuyabildiklerini hep bir ağızdan duyurdular. Berlin-Charlottenburg Waldschule okul müdürü Wolter Bey’in öğrencilere sorduğu sorularına ilave yaparak, 5 yaşını bitiren bir çocuğun neler bilmesi, yapabilmesi gerektiği şöyle sıralanabilir:
1.
Her defasında şöylemden dişlerini fırçalamayı alışkanlık haline getirmiş olacak. Burada torunumun, anneanne sen fırçala dediği, fırçalamayı yarıda bıraktığı zamanı hatırladım.
2.
Temizlik, yıkanma alışkanlıkları edinmiş olmalı. Okul, hastane, umumi taşıt araçlarında yolculuk edenler eve gelince her şeyden önce ellerini sabunla yıkamalı.
3.
Çocuk kendisi giyinebilmeli, odasını toplayıp, düzenli bırakabilmeli ki okulda bu alışkanlığı devam ettirebilsin.
4.
Arzu ve isteklerini ağlamadan, bağırmadan öfkesini şiddete çevirmeden anlatabilmesi için iyi konuşması. Burada Almancasının çok akıcı olmasının önemi belirginleşiyor.
5.
Haklarını korumayı öğrenmesi. Örneğin, o oynarken oyuncağı elinden çeken bir çocuğa karşı koyabilmesi. Yine dil ile vurarak değil. Ağlarsa öğretmen sorunu anlayamaz.
6.
Aile çocuğa anaokulu yaşında oyunda kazanma şansı her zaman vermişse hemen değiştirmeli. Çocuğa kaybetmeyi öğretmek şarttır. Kaybeden olmayınca kazanma ve ödül de olamaz.
 
Bu nedenle oyuna katılımın önemini kavramak. Miniklerle spor dernekleri zaman zaman yarışsız maçlar yapmalıdır. Kazanmaktan ziyade dost ve arkadaş sahibi olmanın değerinin çok daha fazla olduğu kavratılmalıdır.
Bir öğrenci sınıf arkadaşlarını öğretmenini sevmezse iyi öğrenemez. Önce psikolojik, sosyal ortam sağlıklı olmalıdır.
Yalnız Almanca bilme şartı, sanki sihir gibi vurgulanıyor. Çocuğun moralini bozan, cesaretini kıran bir öğretmene düşmüşse, öğrenci şoka girer sanki hiç Almanca bilmiyormuş gibi suskunluğa geçer. Adı Türk, görünüşü değişik olduğu için, daha birinci sınıfta din dersleri farklı olduğu için yalnızlaştıran, dışlayan ayırımcı öğretmenler var. Türk kültüründen gelen eti senin kemiği benim, yorumunu şimdiki aileler elbette yapmayacaktır. Sorun büyümeden bir aracı bilirkişi isteyerek öğretmenle konuşun. Okul müdürü ile konuşma şikâyet anlamına geldiğinden dolayı son başvuru olursa, çocuğun durumu zorlaştırılmamış olur. Berlin’de her okulda öğrencilerin seçtiği Güven Temsilci bir öğretmen (Vertrauenslehrer) vardır. Bu Türkiye’deki okullara da iyi bir örnek olabilir.
Didikleyerek, Berlin’de doğmuş bir çocuğa önyargı çekmecesine koymak için nereden geliyorsun, sorusuna Türkiye cevabını almak isteyen eğitmene, öğretmene diğer ailelere, öğrencilere karşı hazırlamak. Önce Berlin’den, ikinci sorusunda ilçenin, sokağın adını söylesinler. Başka cevapları okul psikologlarından bekliyorum. Lütfen yorumlarda makalemi tamamlayınız. Art düşünceli çocukları öteki yapan insanlara cevap bulmada, bazen ben de zorlanıyorum.
Anne babalar Almanya’da okula gidenlerdir. Çocuğunuzun eve getirdiği kitap, diğer ders araç ve gereçlerde, yazıları dikkatle inceleyin. Ayrımcılık varsa derhal aktif olunuz.
Sinir öfke ile ulaşmak istediğinizin tam tersine ulaşıp çocuğunuzu daha zor durumda bırakırsınız. Konuşarak, soru sorarak öğretmenin düşünmesine zaman veriniz.
Diyelim ki, spor dersinde siyah adamdan kim korkar, oyununu oynadılar. Şöyle sorabilirsiniz, sizce beyaz adam daha çok korkulacak şey yapmadı mı dünya tarihinde?
Do re mi fa sol la, Müslüman olma, Türk gibi kahve içme, şarkısını müzik dersinde söylediler. Almanlar kahve içmede kaçıncı sırada yer alıyor, diye gülerek sorarsanız, daha çok etkilersiniz. Nitekim eski müzik kitaplarında hâlâ böyle ayırımcı okul şarkıları var.
Dileriz çocuklarımız doğru zamanda, insan kalabilen öğretmenlerle karşılaşsın.
Birinci sınıfların ders ödevlerine değinmeden olmaz. Çocuk ev ödevini kendi yapamıyorsa bunda bir terslik vardır. Aile çocuğa boyuna uygun masa, doğal ışığa giriş sağlayacak bir oda, ortam hazırlar. Ders yapmaz, öğrenme için çocuk okula gidiyor. Yapamıyorsa ayrıca ileriye götürecek, (Förderunterricht) denen derslere katılmalıdır.Cesaretli, kendini yetiştirmiş iyi öğretmenler birinci sınıfın sonunda ailelere ve öğrencilere karne yazdırıyor.
Öğretmenlere de karne zorunluluğu konmalıdır, bilhassa ayırımcılık konusunda.
Yeni okul modelinde Yaş Sınırsız Öğrenimi yapılıyor. İyi öğrencilerde çok verimli, zayıflarda yarışı kaybetme korkusu yaratıyor. Birinci sınıfa giden bir çocuğu bu modelde dur denmeyen bir uygulama.
Bulunduğum okula başlama töreninden sonra sınıf öğretmenleri öğrencilerle tanışma için dershanelere gitti. Beklerken emekli birinci nesilden bir babaanne şöyle konuştu:
“Torunum bilinçli, neşeli ve meraklı davranışlarıyla tam katılıma dâhil. İyi Almanca biliyor, çok zeki bir çocuk, çok şükür çok şanslı. Babasından daha şanslı, babası ikinci nesil Türkiye’den küçük yaşta getirilen çocuklardan. Geriye bakınca çok üzülüyorum, okula başladığında ağlayıp, sınıf öğretmeni ile gitmek istemedi, eteklerime sarılışı, o küçük elleri aklıma gelince içim parçalanıyor.
Okul hediye külâhı nedir bilmiyorduk. Eve okuldan mektup gelmiş miydi, hatırlamıyorum. Gelse de Almanca olduğu için anlamamıştık, herhalde. Oğlum okula başladığında henüz bir yıl Berlin’de yaşamıştı.
Sevgili okurlarım, ikinci neslin birinci nesilden daha değişik sorunları vardı. Hayatları bir masaldı, diyorum. Zira masallarda üzücü hikâyeler vardır, ama sonu iyi bitmiştir.
Lütfen, okula başlama ile ilgili anılarınızı yorumlarda bana iletiniz. Zira böyle önemli can alıcı bir olayı bir makaleyle kapatmayalım, en azından bir müddet gündemde tutalım.
Varsa kitap adlarını okurlara ulaştıralım.
Beş altı yaşındaki çocuklar araştırıcı, keşfedicidir.
Yeter ki, yetişkinler onlara fırsat versin, gelişmelerini kösteklemesin, desteklesin.
Hoşça kalın!
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.