HAYIRSIZ MI ÜVEY Mİ?!!

ABONE OL
11:52 - 23/10/2020 11:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best
HAYIRSIZ MI ÜVEY Mİ?!!
 
Son zamanlarda iyice düşünür oldum; hayırsız mı, üvey mi; hangi modele daha çok uyuyor diye…
 
Yok, hayır, üveye hiç benzemiyor, çünkü hayırsızlar üç aşağı beş yukarı hep aynı da, üveyler çok farklı olabiliyor, yani hayırsızı olduğu gibi, öz babadan çok daha hayırlıları da var!..
 
Hayırsız babalar, çoklukla aynı zamanda da el delisi diye tabir ettiklerimizden oluyor!..
 
Hayırsız baba malumunuz, eşine, çocuklarına evine hayrı olmayan, ilgilenmeyen, aç mı tok mu, sırtı pek mi umurunda olmayan, hatta farkında olmayan babalar… Çocuğuna gelince, süt alacak, et alacak, giysi alacak parası olmayan, eşi delik ayakkabıyla geziyormuş, mantosu yokmuş umursamayan ama kendisi en pahalı sigarasından, içkisinden, yiyip içişinden ödün vermeyen babalar, hatta ama borç ama harç kumara para bulan babalar…
 
Her gün evinin bir eşyasını satan, bahçesindeki ağaçları keserek, çocuklarının hiç değilse oradaki meyvelerden, sağladığı temiz havadan yararlanışını engelleyen, çocukların zararlı gıdalarla beslendiğine, hatta zehirlendiğine, hızla ölüme sürüklendiğine aldırmayıp kendisi sağlıklı beslenen babalar…
 
Bir de bu özellikler yanı sıra, ele iyi olan, eli düşünen, ele hoş ve iyi görünmeye yaranmaya çalışan el delisi babalar var… El âlemin her derdiyle dertlenen, her derdine koşan, elinde avucundakileri kendisi yanı sıra, hesapsız onlara harcayan, ele dağıtan, yani çevresindekilere…
 
Biliyoruz ki İslami açıdan, erkeğin kadın üzerinde olduğu gibi, kadının da erkek üzerinde hakları var, yani birbirlerine bu açıdan sorumlu ve mecburlar; ana babanın da çocuklar üzerinde olduğu gibi, çocukların da ana baba üzerinde hakları var ve sorumlular birbirlerine, mecburlar bu açıdan ve hepsi kendince hesabını verecek günü geldiğinde.
 
Kadın eşine, çocuklar babalarına olan sorumluluk ve görevlerini harfiyen yerine getirdiği halde, erkek yani baba kendine düşen sorumluluğu yerine getirmiyorsa… Hiçbir konuda söz hakkı tanımıyor, her konuda benim dediğim olacak diyor, onları horluyor, aşağılıyor, öteliyor, umursamıyor, hatta acı çektirip eziyet ediyorsa, koruyup kollamayarak, aç bırakarak, hatta ve hatta döverek, söverek…
 
Böyle bir eş, böyle bir babaya sevgi ve saygı duymak mümkün mü?! Üstelik bu baba, komşu çocuklarını koruyup kolluyor, onlara karşılıksız olanaklar sağlıyorsa, onları kendi çocuklarından daha çok seviyorsa!.. Hele üstüne üstlük, anne de kendi keyfinde ve dünya umurunda değil de gününü gün ediyorsa kocasının olanaklarını har vurup harman savurarak…
 
Vay ki o evlatların haline!
 
Gelelim Türkiye portresine…
 
Emekçi olarak, emeğinizin karşılığını alamadığınız gibi, eskiden, bir ev, araba alınabilen orandaki ama bu gün pek fazla bir işe yaramayan kıdem tazminatlarınız da, çeşitli adlar altında kuşa çevriliyor. İş güvenliği yok, güvencesi yok, denetim yok, çalışan lehine bir yaptırım, koruma kollama yok ve her gün birileri ölmekte, her gün bir ocağa ateş düşmekte…
 
Her gün, bir ilacınız esirgeniyor sizden, katılım payı tutarınız arttırılıyor her gün… 
 
Pek çok yörede sağlık ocağı, okul, yol yok. Büyük illerde bile hastaneler bakımsızlıktan dökülüyor ve faciaya ramak durumda. Pek çok hastane ve okulda yeterli araç gereç yok.
 
Pek çok insan açlık sınırının da altında yaşam mücadelesi veriyor. Kirasını, elektrik, su parasını ödeyemez durumda, yetmiyor, bir de bu açlıkla mücadele eden vatandaş, elektriğini ödemeyen, kaçak kullanan hırsızların elektriğini de ödemeye mahkûm ediliyor suçlusu kendisiymiş gibi.
 
Sayıları her gün artan sığınmacılara, her tür olanak ücretsiz sunulurken, bunlara kaynak temin adına her gün zaten ayın sonunu zor getiren, hatta çoklukla getiremeyen halka vergi adı altında her gün yeni yükler yükleniyor!..
 
Ülkenin bunca acil ihtiyacı varken, ülkede yoksulluk, yoksunluk at koşumu kol gezerken, devasa paralarla, çok acilmiş, çok gerekliymiş gibi devasa saray yapılıyor… Vakit namazlarında, adeta bomboş camiler yetmez gibi, sürekli süslü püslü camiler yapılıyor ki İslam’da bu da yasak!..
 
Ormanlar katlediliyor, enerji üretmek için, pek çok doğal ve zararsız olanak varken, illa da nükleer santraller diye tutturuluyor…
 
Sürekli yeni AVM’ler, devasa binalar, lüks villalar yapılıyor, yollar, sıklıkla yenilenmek durumunda kalınıyor ve de pek çok kişi nemalanıyor bu durumdan!..
 
Bir kesim her gün biraz daha yoksullaşır açlığa mahkum olurken, bir kesim her gün biraz daha zenginleşiyor ve yemekten çatlamalarına ramak kalmış durumda!..
 
Ülke karış karış satılıyor, düşmana, haine tavizler veriliyor, hatta meclisin baş köşesine oturtuluyor, katile, haine krallar gibi bakılıyor, nerede düşman varsa, onunla dost olunuyor!..
 
Din her gün bir şekilde bir yandan kullanılıyor, bir yandan kirletilip yok ediliyor, Kitap kendine uydurulup, düşünceler kimi gün Allaha, kimi gün Peygambere söylettiriliyor!..
 
Düşünüyorum da, sadece hayırsız da değil sanki, üvey de aynı zamanda ki kendi evladı gibi acımıyor canı hiçbir durumda, hatta acımasızlığın, vicdansızlığın son raddesinde!..
 
Devlet ve başındakinden en alt kademesindekine kadar baba, kadınları ve o babaların eşleri de anne olduğuna göre…
 
İnsanın aklına gelmiyor değil; üvey miyiz, evlatlık mı, ana babamız yok mu bizim, yani o malum şey miyiz, yoksa, biz doğmadan mı ölmüş babamız?!!

Perihan Reyhan Alkan

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.