HAYIRLI SALI

ABONE OL
18:09 - 01/10/2020 18:09
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

HAYIRLI SALI
 
17 Kasım 2016 Perşembe günü TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen “Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın geçici 1. maddesine son dakikada AKP milletvekilleri tarafından ilave edilen ve cinsel istismarcıların, mağdurları ile evlenmeleri halinde cezanın ertelenmesini sağlayan bir önerge verildi. Yapılan açık oylamada 184 oyu bulamayan bu önerge, 22 Kasım 2016 Salı günü TBMM Genel Kurulu’nda tekrar görüşülecek. 
 
Kanunun Geçici 1. maddesine eklenen fıkra şöyledir: “cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın 16/11/2016 tarihine kadar işlenen cinsel istismar suçunda, mağdurla failin evlenmesi durumunda, Ceza Muhakemesi Kanununun 231. maddesindeki koşullara bakılmaksızın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, hüküm verilmiş ise cezanın infazının ertelenmesine karar verilir. Zamanaşımı süresi içinde evliliğin, failin kusuruyla sona ermesi halinde fail hakkındaki hüküm açıklanır veya cezanın infazına devam olunur. Bu fıkra uyarınca fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına veya cezanın infazının ertelenmesine karar verilmesi durumunda, suça azmettiren veya işlenişine yardım edenler hakkında kamu davasının düşmesine veya infazın ortadan kaldırılmasına karar verilir.” Bu önergeyi veren Hatay Milletvekili Hacı Bayram Türkoğlu, İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıç, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can, Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ile Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu’nun kendi ailelerindeki kız çocuklarını düşünmedikleri bellidir. 
 
Gelen tepkiler üzerine Adalet Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada “düzenlemenin mağdurların taleplerini karşılamak suretiyle esasında bu sorumluluğun gereğini yerine getiren, sorunu çözen ve bu sorundan kaynaklı mağduriyetleri ortadan kaldıracağı” iddia edildi. Konu hakkında konuşan Adalet Bakanı ise çocuğa tecavüzü “küçüğün rızası” diyerek skandal açıklamalarına bir yenisini daha ekledi. Şimdi bu imam bakana sormak gerek hangi “rıza”? 2016 yılında Gaziantep’te tecavüz edilen 9 aylık bebekteki rıza mı? 2002 yılında Mardin’de 13 yaşındaki küçük kız, 26 kişinin tecavüzüne uğrarken var olduğu savunulan türden bir rıza mı?

’Bir babanın öz kızına duyduğu şehvet, karısıyla olan nikahını düşürür mü’ sorusuna, “haramlık oluşturmaz” yanıtını veren Din İşleri Yüksek Kurulu Fetva Hattı, bütün bu rezilliklerin baş sorumlularındandır. Çocuklara yönelik tecavüz ve cinsel istismar ülkemizde basına yansıma oranından  çok daha fazla ve yaygın bir sorundur. Diyanet, her gün  yeni  bir şehvet ve tahrik fetvası  vererek  sanki bu  tecavüzleri yaygınlaştırma yarışına  girmektedir. Siyasi iktidarın suç ve suçluyu ortaya çıkarması, suçu işleyene hak ettiği cezayı vermesi gerekir. Aksine mağduru  cezalandırıp, suçluyu bir şekilde koruyup kolluyorsa, çürümüş ikiyüzlü ahlak anlayışının kokuşmuşluğu artık gizlenememektedir. Her fırsatta kadının emeği ve vücudu üzerinden uyguladığı politikalarla kadını eve hapsetmek isteyen siyasi iktidardan kadın ve kadın hakları ile ilgili olumlu bir şey beklenemez.
 
Ailelerin dokunmaya kıyamadığı güzel çiçeklerine bir ahlaksız el gelip, el sürecektir ve sonra bu sapıklarla evlendirilecektir. İslamiyet’te “çocuk evliliğine izin var” diyenlere yanıt verecek aklı başında bir din adamı, bir akademisyen yok mudur? Bu önergenin yasalaşması durumunda ortaya çıkacak sorular için Diyanet nasıl bir yol izleyecektir? Kendi karısına tecavüz edenler nikah mi tazeleyecektir? Kendi kızına, kız kardeşine, yakın aile bireylerine tecavüz edenler ne olacaktır? Evliyken tecavüz edenler, çok eşli modele mi geçecektir? Ortada birden fazla tecavüzcü varsa, kimin evleneceği kura ile mi belirlenecektir, diğer tecavüzcüler ne olacaktır? Erkek çocuklarına tecavüz edenler yine evlenecek mi, erkek erkeğe evlilikler gerçekleşecek mi? Kediye, köpeğe, kaza, ördeğe, ata, eşeğe, hatta damacanadan, kapı deliğine kadar tecavüz etmeye kalkan ve edenler için nasıl bir düzenleme getireceklerdir?
 
18 yaşını doldurmamış kişiye alkol ve sigara satışı yasaklanırken, 18 yaşını doldurmamış kişinin bara gidecek olgunluğa erişmediği söylenirken, 12-13 yaşındaki çocuğun bir adamın yatağına girmesinde sakınca görmeyen devlet anlayışı demokrasilerde olmaz, ancak AKP’nin “ileri demokrasi”sinde olabilir.
 
Anayasanın 41. maddesinde “Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır” denilirken, bu düzenlemenin mantıksızlığı ortadadır. Türkiye’de her üç çocuktan biri cinsel istismara maruz kalmaktadır. Bir yılda adliyeye taşınan çocuğa yönelik cinsel istismar sayısı 16 bin 957 olmuştur. Yargıya taşınan istismar olaylarından 13 bin 968 mahkumiyet kararı çıkmıştır. Üstelik bu istismar %75 oranında çocuğun veya ailenin tanıdığı biri tarafından gerçekleştirilmektedir. 
 
Böyle mağduriyet giderme olmaz, böyle af hiç olmaz. Namusunu korumak için cinayet işleyen kadınlara af gelmiyor ama çocukları kendilerine karı yapan adamlara af geliyorsa, adaletten söz edilemez. Bu sapık ruhlu insanlarla aynı ülkede yaşamaktan ve aynı havayı solumaktan utanç duymak için haklı nedenlerimiz vardır.
 
Bu yapılanlarla, ülkemizi iyice rezilleştirenlerin ve yaşanmaz duruma getirenlerin demokrasi adını ağızlarına almamaları gerekir. 1934 yılında Avrupa ülkelerinden bile önce kadına seçme ve seçilme hakkı veren Atatürk’ün meclisinden, “ileri demokrasisi” ile kadını tecavüzcüsüyle evlendirmek isteyen sapıkların doluştuğu bir meclise dönüşüm, geldiğimiz karanlık durumun özetidir.
 
Özellikle sapık ruhlu bu dinciler hep hayırlı Cuma derler, bu kez hayırlı Salı gerekecek ülkemize. Çünkü 22 Kasım 2016 Salı günü bu önerge yeniden oylanacaktır. Bu hayırsız sapıklardan, hayır beklenemez ama ortaya çıkan tepkiler üzerine şimdilik geri adım atabilirler. Hayırlı Salı günü büyük eylemler yapılarak, bu sapık zihniyetin verdiği önergenin kabul edilmemesi sağlanmalıdır. Her durumda örgütlenip, safları sıklaştırmakta sayısız yararlar bulunmaktadır.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.