HAYDARPAŞA YANARKEN

ABONE OL
18:59 - 01/10/2020 18:59
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Cumartesi gecesi Kadıköy’den Karaköy’e 21.00 vapuruyla dönmüştüm. Her zaman olduğu gibi güvertedeydim, sert lodosa rağmen. Yine elimde vapur yolculuklarımın olmazsa olmazı çay. Bir yandan çayımı yudumlarken bir yandan da Haydarpaşa’yı hayranlıkla izliyorum. Bir başka güzeldi o gece. Selimiye’nin vakarıyla birleşen bir tılsım vardı üstünde. Kız kulesi, sanki onların deniz bekçisi, ışıl ışıl. Denizde parıldayan, yansıyan ışıklar… Vapur, düdük sesiyle selam duruyor bu tarih anıtlarına. Sarayburnu’na yaklaşırken içimdeki bir ses, Haydarpaşa’ya, Selimiye’ye onlara yukarıdan gözcülük yapan Haydarpaşa Lisesi’ne de denizde parıldayan Kız Kulesi’ne de “Elveda!” diyor. Kendimi Sultanahmet’in, Ayasofya’nın, Topkapı Sarayı’nın, Galata Köprüsü’nün ve Kulesi’nin büyüsüne kaptırarak yolculuğumu sürdürüyorum. İstanbul ışıl ışıl, Marmara ve Boğaz ikinci bir kent gibi. Birden iskele sesleriyle lokanta önlerinde müşteri kapmaya çalışan garsonların sesleri birbirine karışıyor. Ben dalmışım. Düşümden uyanıp vapurdan iniyorum.

28 Kasım, ılık bir pazar günü. Sabah yürüyüşünü yaptıktan sonra kitap okumak için evde kalmaya karar verdim. Bir ara kitap okumaya bırakıp televizyonu açtım. Birden alt yazılara gözüm takıldı. Ardından canlı bağlantılarla görüntüler… Haydarpaşa’nın çatısından alevler gökyüzüne yükseliyor. Koyu bir duman her yanı kaplamış. Benim içimden de dumanlar çıkıyor, terlemeye başlıyorum. İçim yanıyor. Bir ara izlemek istemedim, ancak yangının söndüğü haberini işitmek için dikkat kesiliyorum. Haber bir buçuk saat sonra veriliyor. Sonrasında resmi ağızlardan bildik açıklamalar: “Soruşturma başlatıldı, ihmal varsa…, sorumlular…, itfaiyemizin zamanında müdahalesi…” Bu açıklamaları son yıllarda o kadar çok duyduk ki bu sözleri, yinelenmesi bir anlam ifade etmiyor.

Eğer bir yangın varsa bir nedeni de olmalı. Yetkililerin ilk açıklamalarından çatıda yalıtım çalışmaları yapıldığı söylendi. Böylesi bir tarihsel yapının onarımı büyük dikkat ve ustalık gerektirir. Onarım, bu işin ehli olanlarca mı, yoksa eş dost tarafından mı yapılıyordu? Onarım sırasında yangına karşı gerekli önlemlerin alınmadığı da ortada. Burada çalışan işçiler, bu iş konusunda eğitimli miydiler? Yoksa “Ne iş olsa yaparım.” diyen, asgari ücretle çalışmaya razı olan “garibanlar” mıydı? Bu işi yapan firma; bu tür önemli yapıtların onarımını yapacak bilgi, deneyim, donanım ve teknolojiye sahip midir? Yine birinci derecede tarihsel yapı olan ve bu nedenle de korunması gereken Haydarpaşa’da yangın önleyici bir sistemin olmaması ihmal değil midir? Böylesi bir yapının tehlikelerden korunması için hangi önlemler alınmıştır? Çatı onarımı için ilgili kurumlardan gerekli izinleri alınmış mıdır? Bu soruların yanıtlarını halkımız merakla beklemektedir.

Binadaki yangın önlemleri kâğıt üzerinde yasak savmak için midir? Birçok kurumda çalışmayan yangın tüplerine, alarm sistemlerine rastlamak mümkün. Burada da böylesi bir sistem mi var yoksa?

Dünyanın en büyük kentlerinden biri ve tarihsel bir hazine olan İstanbul’da yangınlara havadan müdahale edilememesi üzüntü vericidir. Büyükşehir Belediyesi’nin laf üretme yerine, hizmet üretme zamanı gelmiştir. Çağdaş bir kenti yönetenler, çağın gereklerine uygun olarak önlemler almalı. Başarısızlığa neden üretmek kolaydır, ancak iş üretmek zordur.

Yapılacak soruşturmalar sonucunda yangına karşı tüm önlemlerin alındığı ve kimsenin ihmali olmadığı açıklanırsa şaşmam. Suçlu olarak yangın, rüzgar, malzeme, bilemediniz bir gariban bir çalışan ilan edilirse yanılmam.

Bu yangında asıl araştırılması gereken ise sabotaj olasılığıdır. Burası kentin en değerli ve güzel yeridir. Bu nedenle de öteden beri buralara göz diken bazı açgözlüler, imar değişikleriyle tarihsel görünümü yok etme amacındadırlar. Öncelikle bu kenti yönetenler ve hükümet yetkilileri tarihsel dokuyu değiştirmeye, yok etmeye dayalı bir yapılaşmanın olmayacağı konusunda kamuoyuna güvence vermelidirler.

Haydarpaşa hem İstanbulluların hem de İstanbul hayaliyle yaşayanların düşüdür. Üzerinde bu kadar çok şiir, öykü yazılan, şarkı söylenen, filmler çekilen bir yapı dünyada var mıdır? İstanbul rüyasının başladığı ve bittiği yerdir burası. Ayrılıkların ve kavuşmaların hüzünlü, umutsuz, mutlu, sevinçli, acı dolu mekânıdır Haydarpaşa. Ayrıca İstanbul’u Anadolu’ya bağlayan soluk borusu. Uygarlığı tren raylarıyla Anadolu’ya ulaştıran simgedir bu tarihsel yapı.

Tarihe sahip çıkmak, hamasi söylemlerle olmaz; onun bize emanet ettiği yapıları, değerleri, ayak izlerini, kültürü, sanatı korumakla olur. Haydarpaşalar toplumumuzun ruhu, belleği, yüreğidir. Yanarsa, yok edilirseler ruhsuz, belleksiz, yüreksiz nasıl yaşarız?

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.