HAYAT ELLİ YAŞINDA BAŞLAR (MI?)
Ünlü yazar Cahit Sıtkı Tarancı ‘’Yaş otuz beş yolun yarısı eder. ‘’ demiş.
Kırk yaşına gelen birisi yeniden evlendiği ya da olağanüstü bir şeyler başardığı zaman; ‘’Hayatının ikinci baharını yaşıyor’’ denir.
Amerikalı ünlü yazar Herbert Casson daha da ileri giderek: ‘’Hayat ellisinde başlar.’’ diyor.
Ellili yaşlarda birisi olarak yazara katılıyorum. Şöyle ki; Eğer bir insan sıhhat ve zihni gelişim kurallarına önem verir ve bunlara uyarsa vücudunun ve yaratıcı aklının ömrünü uzatabilir. İnsan sağlıklı beslenme, spor ve zihni gelişimine önem verdiği takdirde boyu bir cm bile uzamaz; fakat ömrünü ve yaşam kalitesini uzatabilir…
Bir insan büyük işler başaracak deneyim ve cesareti kendinde çoğu kez ellili yaşlarda bulur. Büyük işler denince aklıma ilk gelen şey; Ferhat gibi dağ delmek oluyor. Bir insanın ‘’Başarılıyım’’ diyebilmesi için yaşamı boyunca bir kaç dağ delmesi, büyük işler başarması gerekir. Hayatın ortasında ise bize Ferhat gibi en zor işleri başarmak düşüyor çoğunlukla…
Şayet bir insan yaşam sürecinde küçük tepecikleri aşarken , küçük işleri yaparken yorulmuşsa ve cesareti kırılmışsa o insana çoğu işler hayli zor görünür. Büyük bir başara için, insanın içinde küllenen başarı ateşini yeniden alevlendirmesi, şahlanıp, ayağa kalkması gerekir.
42 km Maraton koşusuna katılan her insanın bildiği gibi ‘’ikinci nefes ‘’’’ikinci hamle’’ diye bir şey vardır. Maraton koşusunun 35. km’sinden sonra nefesiniz kesilir ve yarış bitmeyecek gibi gelir insana. Yarışı bırakmak ister kişi, fakat bu yılgınlığını yenip, koşmaya devam ettiği takdirde yeniden güç toplar ve yarışı bitirir.
Buna ‘’şahlanma’’ veya ‘’ikinci hamle’’ denir. Bu durum kendisini daima kırk ile elli yaşları arasında gösterir. Kişi kendini genç ve yeniden enerjik hisseder. Elli yaşında bir insan büyük işlere el atmağa hazır demektir, zira insan o yaşta bir iş veya meslek sahibidir, maddi sorunlarını büyük çapta halletmiştir, çocukları büyümüş iş hayatına atılmışlardır. Böylece önü aşılmıştır.
Ülkemizde bir çok insan 40-50 yaşlarında erken emekli olup, iş hayatından el ve ayaklarını çekmekteler. İdeal olanı bireyin sıhhatli olduğu sürece çalışması ve üretken olmasıdır. Ünlü bir Hint Atasözü der ki; ‘’Ömür boyu yalın ayak yürüyeceksin, oda sıcaklığında su içeceksin ve son nefesine kadar çalışacaksın’’ İnsanın her yaşta yapacağı işler vardır. Çalışan ve üreten insan ve üreterek yorulan insan gece de rahat bir uyku çeker.
Yine elli yaşında bir insan güçlü ve zayıf yanlarını keşfetmiştir. Güçlü taraflarından yararlanması ve zayıf yanlarını ise güçlendirmesi gerektiğini bilir. Bazı kimseler 50-60 yaşında olmalarına rağmen kimi 30 yaşındaki insanlardan fikren daha gençtirler.
Elli yaşında bir insanın yapacağı en büyük hata ise : ‘’Yaşım elli-altmış, işim itmiş.’’ düşüncesine kapılmasıdır. Gariptir! Bu tür insanların 20’ li yaşlarda da gençliklerini bir çok şeye engel olarak gördüklerine sık-sık tanık olmuşuzdur.
Elli yaşına erişen bir zat değerli bir tecrübe hazinesine sahiptir. Bu hazine ona yapacağı işlerde ışık tutar, yol gösterir. Tecrübe insanın hayatta daha başarılı olmasına yardım eder. Deneyimler her kapıyı açabilen sihirli bir anahtardır. İnsan yaşam ve başarı için gerekli olan tecrübeye ancak 50 li yaşlarda ulaşabiliyor.
Diğer taraftan insan yaşamı boyunca kendini yenilemeli, çağa ayak uydurmalı, ileri yaşlarda içinde yaşadığı toplumdaki gelişmelere yabancı kalmamalıdır.
Diğer bir konu; 50 yaşında bir insan bedenen 25 yaşındaki bir delikanlı kadar güçlü olamaz, ancak zihnen daha güçlü olabilir.
Burada okuduğum bir kitapta yazılı olan şu sözler aklıma geldi: ‘’Gençler yaşlıların çok az şey bildiklerini sanırlar, yaşlılar ise gençlerin acemi ve tecrübesiz olduklarını bilirler.’’ Gençlerin hayalleri, ihtiyar delikanlıların ise tecrübeleri vardır.
Ve nihayet elli yaşında olgunlaşmış bir insan talihli bir insandır. ‘’Tecrübelerim beni hayatın tadından mahrum etmedi, yenilgilerim bana yenmeyi öğretti, uğradığım hayal kırıklıkları, beni karamsarlığa itmedi. diyen ve ruhum genç kaldı.’’ diyebilen insan talihli bir insandır.
Bizlere hep yaşımız, doğum tarihimiz sorulur. İnsan ‘’Şu yaşındayım , bu yaştayım’’ der. Aslında doğum tarihi bir insanın yaş gününü belirler ama yaşını değil! İnsan elli yaşında olduğu ve saçları beyazladığı zaman değil, bilakis ruhen kendini yaşlı hissettiği zaman yaşlıdır.
Ünlü Fransız Yazar Victor Hugo hayatının son günlerinde: ‘’Kafamda kışın karları, fakat kalbimde sonsuz bir kaynak var’’ demiştir.
Sözü bir şiirle bağlayalım:
Yaş, başın bir vasfıdır.
Eğer hülyalarını geride bırakmışsan
Ümit kaybolmuşsa, artık ileriye bakmıyorsan,
Eğer ihtiraslarının ateşi sönmüşse,
İşte o zaman ihtiyarlamışsın demektir.
Fakat hayattan azami istifadeyi sağlıyorsan.
Hayatta neşeni, keyfini muhafaza ediyorsan
Ve sevgin devam ediyorsa
Yıllar nasıl geçerse geçsin,
Doğum yıldönümleri nasıl uçarsa-uçsun
İhtiyar değilsin!
İhtiyar delikanlısın!!!
Rıza Almalı