HANS’A MEKTUP

ABONE OL
11:54 - 23/10/2020 11:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Merhaba Hans..! Nasılsın..?

Sanırım sen de benim gibi, bugün Almanya’da kamuoyunun geldiği noktadan rahatsızsın. Bugün içinde bulunduğumuz ortama bakınca, dostluğumuzun ilk yıllarındaki tartışmalarımız geliyor aklıma…
Hatırlar mısın; 80’li yılların başında, gerek Türkiye’deki yönetim ve gerekse ben, Cemalettin Kaplan ve müritlerinin engellenmesini söylediğimizde, sen hep Anayasa ve inanç özgürlüklerini bahane ederek karşı çıkmıştın, ama ben senin kafanın ardındakini biliyordum. Türkiye’de askeri yönetim vardı ve sen aslında o yönetimin isteklerine karşı çıkabilmek için Anayasa ve inanç özgürlüklerini bahane ediyordun. Derken DİTİB’in kurulması gündeme geldi. Almanya’da İslamiyet radikal grupların tekelinden çıkartılmalıydı. Sen buna da, aynı gerekçelere bir de, inanç kurumlarının bağımsızlığının Alman Anayasasında öngörüldüğünü, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ise bir devlet kuruluşu olduğunu ekleyerek karşı çıkmıştın…
Derken seçimler yapıldı ve Turgut Özal iktidara geldi. Kendisi muhafazakâr kökenden gelen Özal döneminde, İslami radikalize eden gruplara karşı yaptırım istekleri daha da arttı ama sen bunlara da aynı gerekçelerle karşı çıktın, ama ben senin kafanın ardındakini biliyordum. Sen, ne kadar seçilmiş olursa olsun, Özal’ın arkasında da askerler var sanıyordun da, onun için karşı çıkıyordun… Derken; okullardaki Türk sınıfları konusunu konuştuk… Bunların yarar değil zarar vereceğini, bunun yerine bu çocuklara öğleden sonraları ek olarak Almanca kursu verilmesini söylediğimde, karşı çıktın ve dedin ki ” Almanca da bir ders… Bu derste başarılı olamayanlara ek kurs açarsak, aynı sınıfta, matematiği, fiziği, kimyası zayıf olan Alman çocuklara da ek kurs açmamız gerekir ki, bunun maliyetine katlanmamız mümkün değil..!” Derken; Sonderschule olayı patlak verdiğinde de seninle konuşmuştuk. Bunun pimi çekilmiş bir sosyal bomba olduğunu, gelecekte bu çocukların mesleksiz, vasıfsı, dışlanmış ve suça açık bir güruh oluşturacağını söylediğimde sen, o çocukların sınıfta diğerlerine ayak uyduramadıkları için, daha az yoğunluktaki bir müfredat ile hiç olmazsa eğitim sisteminin dışına itilmeyeceklerini, ileride de bu çocukların meslek eğitimi veren okullara girmelerinin kolaylaşacağını söylemiştin. Hatırlarsan..! Derken; göçmen ailelerden şikâyetler gelmeğe başladı. Çocuklarına, çocuk yuvalarında yer bulamıyorlardı. Bu konuda görüştüğümüzde ise sen, Alman ailelere öncelik verilmesinin doğal olduğunu, yabancı kökenli bir çocuk yuvada yer bulurken bir Alman çocuğun yer olmadığı için yuvaya gidememesinin topluma izah edilemeyeceğini söylemiştin… Hatırlarsan..! Daha çok çocuk yuvası açılmasını teklif edip, bunun geleceğe yapılmış en iyi yatırım olacağını söylediğimde ise, ” Bunun maliyetinin kaldırılamaz..! ” olduğunu söylemiştin… Hatırlarsan..!
Derken; Cemalettin Kaplan cemaati, satın aldıkları geniş bahçeli bir binada ” İslam Cumhuriyeti ” kurup, bahçeye de bayraklarını asınca sana yıllar önce konuştuklarımızı hatırlattığımda ise ” Adamlar mülk sahibi. Kendi mülklerinin bahçesi onların özel alanıdır, karışılamaz..! ” demiştim… Hatırlarsan..! Derken bu grup, kiraladıkları naklen yayın arabası ve kiraladıkları uydu ile kendi bahçelerinden haftalık yayınlarına başladıklarında da konuşmuştuk. Bunun; Köln ve çevresinin dışında, çok yaygın bir coğrafyada, hatta Türkiye’de izlendiğinden dolayı çok boyutlu radikalleşmelere neden olacağını, bu yayınlarda İslam dininin dışındakilere saldırıldığını ve Alman düşmanlığı yapılarak, tüm bu gruplara karşı cihad çağırısı yapıldığını söylediğimde ise ” Basın özgürlüğü var. Adamlar parayı basmışlar ve kendi bahçelerinden yayın yapıyorlar, karışlamaz..! ” demiştin.. Hatırlarsan..! Derken; Cemalettin Kaplan vefat etmiş, yerine oğlu Metin Kaplan gelmiş ve cemaati iyice radikalleştirdiğinde de konuşmuştuk. Bu kişinin hakkında Türkiye’de gıyabi tutuklama kararı olduğunu ve Türkiye’ye teslim edilmesi gerektiğini söylediğimde ise ” Türkiye’deki kanunlar ayrı buradaki ayrı… Türkiye’de hakkında tutuklama kararı çıktı diye Alman’yada yaşayan birisini tutuklayıp Türkiye’ye göndermek olmaz..! ” demiştin… Hatırlarsan..! Derken 1998’de, çoğunluğu GSG-9 özel kuvvetlerden oluşan yüzden fazla polis, Kaplan cemaatinin binasını basıp, apar topar helikoptere tıkıp, Karlsruhe’deki Federal Anayasa Başsavcı’sının karşısına götürdüklerinde de konuşmuştuk..”
Gördün mü Hans…? 80’lerin başında bu konuyu konuşuyorduk… Nerede ise 30 yıl… Bu gibi radikal gruplara zamanında müdahale etmezsen, gün gelir sana da zararı dokunur ve sen tedbir alıncaya kadar geçen süre içersinde de, topluma vereceği zararı verir..! ” dediğimde, başını öne eğip yere bakmakla yetinmiştim… Hatırlarsan..! “
Bu gibi gruplar yok olmazlar, şekil ve mekân değiştirirler ama faaliyetlerine devam ederler..! ” dediğimde ise, ” Sen hiç merak etme… Bundes Nachrichten Dienst (Alman Haber alma Teşkilatı) onların peşini bırakmaz ve işi sıkı tutar…” demiştin. Hatırlarsan..! 11 Eylül 2001’de New York’daki ikiz kulelere düzenlenen terörist saldıran sonra da seninle görüşmüştük Hans… İkiz kulelere dalan uçaklardan birisini kullananın, Hamburg’da yetiştiğini söylediğimde ise sen, yine başını önü eğip yere bakmakla yetinmiştim… Hatırlarsan..! Yabancı gençler arasındaki suç oranları yükseldiğinde, eğitimsiz, işsiz, başıboş ortalıkta dolaşıp ne yapacağını bilemeyenler arttığında da konuşmuştuk ve ben sana 80’lerdeki çocuk yuvası konusunu, Türk sınıfları konusunu, Sonderschule konusunu hatırlattığımda ise sen, yine başını öne eğip yere bakmakla yetinmiştim… Hatırlarsan..!
Neyse sevgili Hans..! 30 yılı aşan dostluğumuz süresince neler konuştuk neler..! Bugün senin de rahatsızlık duyduğun ortama gelmeyelim diye yapılan her olumlu öneriye, bir dost tavsiyesine bakar gibi bakıp değerlendireceğine, tipik bir Alman gibi ” Ben her şeyi bilirim, en iyisini ben bilirim ” havası ile yaklaşıp, hepsine kendince haklı gerekçeler ürettin… Biliyorum..! Bugünkü durumun, aslında geçmişte yapılan vahim hatalardan kaynaklandığını da kabul etmeyeceksin, işin kolayına gidip, yine göçmenleri ” Günah Keçisi ” olarak göreceksin. Bu sefer göz göze gelemediğimiz için de, başını öne eğip yere bakmak zorunda kalmadığından da memnun olduğunu görür gibiyim, çünkü seni çok iyi tanıyorum sevgili dostum.
Göçmenler konusunda, radikal İslam konusunda, bir gün gelip de ” Bak..! Benim dediğim oldu, demek ki en azından bu konuda ben haklıymışım, yapılan uygulamalar doğruymuş..! ” diyebileceğin günlerin uzak olmamasını gönülden diliyorum, sevgili Hans…  
Hoşcakal…
Kalın sağlıcakla efendim…
 
M. Deniz Olcayto   

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.