Hani Bunlar 200 Kişiydi..?

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 1 Mayıs günü Hamburg ve Berlin’de olanlar, büyük dikkat çekeceği ve politik platforma taşınacağı yerde, son derece sıradan polisiye olaylarmış gibi algılandı… Özellikle Berlinliler, 1 Mayıs’da Kreuzberg’de aşırı sol grupların gösterileri ve ardından ortalığı bir birine katmalarını, arabaları yakmalarını kanıksayabilirler, çünkü bu adeta bir Berlin klasiği oldu… Ama bu son 1 Mayıs’da olduğu gibi, güçlenen bir aşırı sağın da sokağa çıkması ve sol gruplarla çatışma araması ve bu eylemin aynı anda iki şehirde birden gerçekleşmesi, herkesin ama özellikle de politikacıların hassasiyetle üzerinde durmaları gereken bir gelişmedir diye değerlendiriyorum…

Bu güne kadar; oy kaygısı ile, aşırı sağa göz kırpan politikacıların, artık şapkayı önlerine koyup düşünmeleri gerekir  çünkü artık aşırı sağ, diğer partiler içersinde politika yapmaktan vazgeçip, bir yandan kendi partisi ile yola devam ederken, diğer yandan sokak örgütlenmesini de tamamlamak üzere… Bu durumda sokak çatışmaları her bahane ile tekrarlanacak ve bir süre sonra polis, psikolojik ve doğal olarak, yıllardır kendisini meşgul eden, yaralayan aşırı sola karşı oldukları için, aşırı sağa sempati ile bakacaktır…Ki..! Sokak çatışmalarının ivme kazanması da bu noktada olacaktır…
Unutmamak gerekir ki; Republikaner adlı parti, kuruluşunun üzerinden bir yıl geçmeden girdiği Berlin eyalet seçimlerinde umulmadık bir başarı sağlamıştı ve bu partiyi kuranlar da Berlin polis teşkilatının içinden kişilerdi… Maksadını aşan bir yorumla, Berlin polis teşkilatını aşırı sağa yakın gibi değerlendirmek, en hafif deyimi ile haksızlık ve belki de saygısızlık olur…
Haaa… Yukarıda yazılan ve bazıları tarafından falcılık gibi yorumlanabilecek görüşlere gelince… Biz bu filmin, aynı senaryo ve aktörlerle, ancak başka bir platoda çekilmiş halini izlemiştik… 1968 gençlik hareketi Türkiye’de sol gençlik gruplarını önce gösteri yapmak için sokağa dökmüş, daha sonra bu masum gösteriler devlete, daha sonra da düzene başkaldırır hale gelmişti ama karşısında sağ gençlik grupları henüz yoktu… Ardından sağ gençlik grupları da organize oldular ve sokağa çıktılar… Sonuç 12 Mart 1971… Üç yıl durulan ortam, karşıt görüşlü grupların yeniden sokağa çıkmaları ile karıştı… Bu arada; sol gençlik gruplarından çok canı yanmış olan polisin de sağ gençlik gruplarına, daha toleranslı davranmasa bile, sempati duyduğu bir gerçek… Ardından; bölünen polis, sendikalar falan filan derken 12 Eylül 1980… Bunlar buralarda, sonuç itibarı ile olmaz ama gelişmelerin aynen böyle olacağı, eşyanın tabiatı ile izah edilebilir…
Nasıl her siyasi akımın, örneğin Türban gibi bir simgesi varsa, Almanya’da aşırı sağın simgesi de Yabancı Düşmanlığı… Dolayısı ile  siyasilerin çok acil bir şekilde yabancı düşmanlığını çağrıştırabilecek söylem ve eylemlerden uzaklaşmalarının yanısıra, acilen bu konuda en sert önlemleri almaları gerekmektedir… Aksi halde; aşırı sağ, yanlız yabancıları hedef almaz, bir süre sonra, aynı terör konusunda olduğu gibi döner  kendilerini de vurur…
Haaa…! Başlıkta yazanı mı soracaksınız… Anlatalım… Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı 2007 raporunda Federal Almanya’daki tüm aşırı sağcı sayısını toplam 200 olarak açıklamıştı… Oysa; polisin verdiği bilgiye göre sadece Hamburg’da sayıları 500’ün üzerindeymiş… Berlin’dekileri de toplarsanız, ortaya şöyle bir tablo çıkıyor… 200’ün üzerindekiler yerli malı değil, ithal malı…
Kalın sağlıcakla efendim…
M.Deniz Olcayto

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.