HANGİ DİLDE RÜYA GÖRÜYORUM

ABONE OL
18:18 - 01/10/2020 18:18
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

HANGİ DİLDE RÜYA GÖRÜYORUM

Yıllar önce Almanya’ya yerleşmiş biri olduğumdan sık sık “Rüyalarınızı hangi dilde görüyorsunuz?” sorusuyla karşılaşıyorum. Günlük yaşamımda olduğu gibi rüyalarımda da iki dil hakim oluyor.  Genelde rüyanın konusu Almanya’da geçiyorsa dili Almanca, Türkiye’de geçiyorsa Türkçe oluyor.   Fakat bazen nedense hatlar karışıyor, rüyamda Aydın’daki akrabalarım Bavyera lehçesiyle Almanca konuşuyor, buradaki Alman akrabalarım da Aydın lehçesiyle Türkçe konuşuyor.

Bu konuya nereden geldik… Bavyera’nın yıllardır tek hakimi Hristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU)’nun önümüzdeki hafta yapılacak parti kongresi için hazırlattığı temel prensipler taslağının yabancılarla ilgili bölümünde “Yabancıların kamuya açık yerlerde ve hatta evlerinde bile Almanca konuşmaları”’nı istediği ortaya çıktı. Tabii ortalık karıştı tüm medya bu konuyu birinci haber olarak aldı. Konuyla ilgili olarak ajansıma yaptığım haberin altında okuduğum bir yorum şöyleydi :”Sayın CSU yetkilileri acaba rüyalarımı bari Türkçe görebilir miyim?” İşte yukarıdaki rüya konusu bu acıklı yorumdan çıktı.

CSU, Türkiye’deki eski Demokrat Parti gibidir buralarda. Kırsal kesimin partisi olan CSU,  babadan oğula, dededen toruna nesilden nesle seçilen ve genelde yüzde 50 civarında oy alan bir partidir. Sadece Bavyera’da olan bu partide, Türkiye’dekilere doğal gelen „Vetternwirtschaft“ yani „Yeğenler ekonomisi“ denilen yine Almanya genelinde sadece Bavyera’da görülen torpil ve akrabaları kayırma sistemi işler ve bu bir şekilde normal karşılanır.

Seçmenlerinin çoğunluğu, yabancılarla pek işi olmadıkları için oldukça ön yargılı olan kırsal kesimden olan bu parti, son günlerde oy kaybetmeye başladı. Sebeplerin başında yabancılarla kreşlerden itibaren beraberce büyüyen yeni nesil şehirli CSU’lu politikacılar, ön yargıları kalkmış insanlar olduklarından yabancı kökenlileri parti içerisine alıp destekliyorlar. Bunlardan biri 2011 yılına kadar CSU Münih il başkanı olan ve şimdi Münih 2. Belediye Başkanı olarak görev yapan Josef Schmid.  Ramazanda iftar davetlerinden eksik olmayan parti geneli tersini düşündüğü halde „Müslümanlar buraya aittir“ diyen Schmid, yerel seçimlerde Türk kökenli genç adayımız Serdar Duran’ı tüm gücüyle desteklemişti. Fakat maalesef Duran, partideki yabancılara karşı olan ve Türk kökenli seçmenlerin  CSU’ya karşı olan ön yargılarını kıramadığından seçilemedi.

Partinin yabancılara açılmasından rahatsız olan fanatik CSU’lular son günlerde Avrupa Birliği yasaları bünyesinde ilticacılara tanınan yeni haklardan da oldukça rahatsız oldular. İşte ön yargılı bu tipler partiyi terk ederken, daha çok sağa kayarak AfD (Alternative für Deutschland) gibi yeni türeyen sağ partileri güçlendirmeye başladılar.

İşte, CSU yeni parti kurultayında bu seçmenlere „Yahu bir yere gitmeyin, bakın biz bildiğiniz yabancıları sevmeyen partiyiz“ mesajı vermek için bu tür popüler tezleri savunuyor görünme çabaları içerisinde.

Taslakta, partinin yabancılarda ilgili yeni tezleri arasında „yabancıların evlerinde de Almanca konuşmaları gerekir“ gibi saçma tezin yanı sıra yabancıları sosyal yardım alan Alman halkının sırtından geçinen insanlar gibi gösteren daha tehlikeli tezler var. Skandal taslakta, „Sosyal yardım hamağında yatmak isteyen“ ve  „Sosyal sistemimize gelen“ yabancıları istemiyoruz gibi ifadeler var.

Oysaki daha geçtiğimiz haftalarda açıklanan bir araştırma şu gerçekleri ortaya koyuyordu:

Her yabancı yılda ortalama olarak, devlet kasasından aldığından 3 bin 300 Euro daha fazla vergi ve prim ödüyor. 6.6 milyon yabancının 2012’de devlet kasasına ödediği vergi ve sosyal prim miktarı ise 22 milyar Euro.
 
Yani Alman sosyal sistemi bugün CSU’nun kırsal kesim seçmeninin sevmediği yabancılar sayesinden ayakta kalabiliyor.

Ahmet İNCEL 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.