HALK VE HALK OYLAMASI 

ABONE OL
18:08 - 01/10/2020 18:08
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best
HALK VE HALK OYLAMASI 

Demokrasi ile yönetilen ülkelerde yapılan seçimlerde ve halk oylamasında taraflar eşit koşullarda yarışırlar.
İletişim araçlarından devlet olanaklarından eşit olarak yararlanırlar.
Devlet erkleri bu oylamada anayasa gereği yansız olmak zorundadırlar.
Hükümet ve Siyasi iktidarlar devlet olanaklarını tek taraflı kullanamazlar.
Cumhurbaşkanı geçerli anayasaya uyarak namusu ve şerefi üzerine yemin ettiği ”tarafsız, ulusu birleştirici” görevini o yemine sadık kalarak yapmakla yükümlüdür.
Hiçbir etnik kökenin, mezhebin, inancın tarafı olamaz.
Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanının en belirleyici niteliği; Laik, demokrat, sosyal bir hukuk devletinden yana olma yükümlülüğüdür.

Yargı, tüm birimleriyle bağımsız, Türk Ulusu adına hukuk kuralları içerisinde yasalara ve anayasaya uygun kararlar verir.
Hiçbir makam, kişi, kurum yargıya emir veremez, yargı kararlarına müdahale edemez, yargıyı yönlendiremez.
Yasama, eşit koşullarda yarışan siyasi partilere veya bağımsız halkın özgür iradesiyle verdiği oylarla seçilmiş milletvekillerinden oluşur.

Yukarıda belirtilen koşullar; demokrasinin geçerli olduğu ülkelerdeki seçimlerde ve halk oylamasında anayasa gereği uyulması gerekli kurallardır.
Bu kurallar hukuk devleti olmanın ve demokrasinin olmazsa olmazlarıdır.

21.Yüzyılın Türkiye’sinde AKP iktidarında bu koşullar adım adım kaldırılmış, yasama-yürütme ve yargı fiilen tek bir kişinin emrine girmiştir.
Bu yetki gaspına koltuğunun altından kayacağını gören ufku dar, koltuğunu her değerin üstünde tutan aymaz siyasilerin verdiği destekle ihanetin nerelere kadar indiğini bu halk görmekte, devlet destekli liderlerinin saldırı tertiplerine rağmen onlara inat HAYIR da birleştiler.
Baskıcı bir Olağanüstü Hal uygulamasının olduğu yerde ne adil seçim olur ne de Halk oylaması beklenir.
Cumhurbaşkanı bir cumhurbaşkanının birleştirici, tüm toplumu kucaklayan özelliğini seçildiği günden beri bir kenara atmış, geçerli anayasayı uygulamayacağını açıkça ilan etmiş ve her konuda tek karar verici durumdadır. 

Her istediği anında yerine getirilmektedir.
Dinci gazeteci kimliğindeki bir meczup   Halk Oylamasından sonra cumhurbaşkanının ”Halife olacak!” Müjdesi vermekte.
Hatta o kadar ileri gittiler ki; kimi milletvekilleri, AKP yöneticileri Erdoğan’ı ‘’peygamber”, ”Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde toplamış lider ” olarak neredeyse peygamberlikten, tanrıya kadar payeler verdiler.
Kendisi bu yakıştırmalar karşısında ”Sukut ikrardan gelir.”  Atasözüne uygun sessiz kalmaktadır.

Yargı, özellikle yüksek yargının çoğunluğu Rize Çay Bahçelerinde cumhurbaşkanının direktifiyle ”çay toplayarak” teslim bayrağını çektiler.
Sarayda cumhurbaşkanın saray yemeğine koşa koşa gidip ön sıralara oturdular.  
Cumhurbaşkanı salona girince konuklarla birlikte ayağa kalkıp, ”telaşla düğmesiz cübbelerinde ilikler araması” yüksek yargımızın geldiği bu acınacak ve korkutacak durumu tüm dünya ibretle izledi.

 ”Ergenekon, Balyoz, Casusluk, Fuhuş” kumpaslarının devamı ”15 Temmuz Darbe senaryosundan” sonra her birimde FETÖ Terör Örgütü suçlamasıyla başlatılan cadı avı ile sürdürülmektedir.
Basında yıllardır Cemaatin iç yüzünü yazanlar, onları belgeleriyle gün ışığına çıkaranlar FETÖ’cü diye kanıtsız iddianamesiz tekrardan Silivri Toplama Kampına gönderilmektedir.
Bank Asya’dan kredi alanlar mesleklerinden oldular, tutuklandılar.
AKP içindeki FETÖCÜ olduğu bilinen seksen dört milletvekili dokunulmazlık zırhıyla koruma altıda olduğu iddiasına itiraz edilmezken, halk oylamasında HAYIR verenlere FETÖCÜ demek için insanda…!!!!
Bu Halk Oylamasının altında yatan bir avuç kişinin iktidarları dönemlerinde ülke anayasasına ve uluslararası insan hakları anayasasına karşı işledikleri suçlardan devletin tüm erklerini tek adamın emrine vererek kurtulmak istemeleridir.
Bütün bu baskının, aklın, vicdanın ve acımazsızlığın nedeni korkudur.
Halkın uyanmaması için kalamini satan ucuz, yandaş ve parayı tanrı gören medya soytarılarının yalanları, iftiraları ile dün FETO için saldırırken, bugün, RTE için saldırıyorlar.
Çünkü onlarda korkuyorlar.

İftiralarıyla, tetikçi gazeteci kimlikleriyle hedef gösterdikleri, aydınların, yurtseverlerin, askerlerin, gencecik gençlerin toplama kamlarında yıllarca tutsak edilmelerinin, öldürülmelerinin sorumlusu olarak, hukuk önünde hesap verme, edindikleri haram servetlerinin kaynağını sorulması korkusuyla 
yalanlarını, saldırılarını artırmaktadırlar.

16 Nisan’da yapılacak Halk Oylaması Türkiye Cumhuriyeti’nin bekasının oylanacağı bir gündür.
Bu Halk Oylamasının bilincinde olan halk yığınları, tüm baskılara rağmen HAYIR ‘dan yana tavır alması   medeni cesaret işidir.
Bu saflarda mücadele edenler gelecekte çocuklarına ve en önemlisi tarihe şerefli bir miras bırakacaklardır.

Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar devlet olanaklarını halk oylamasında evet çıkarmak için devlet parasıyla düzmece açılışlar yapma yalanıyla mitingler yapıyorlar.
Bu haksızlığa YSK bile sessiz kalırken, onlar vatandaşı kandırdığını sanıyorlar. 
Ama bu ”devlet malı deniz” söylemini haklı çıkaracak şekilde hangi dine dayanarak tepe tepe yetim hakkını yiyorlar?
Onlar gerçekten Allah’ı da kandırdıklarını mı sanıyorlar?
Muhalefetin toplantılarını yasaklayan valilerin, yasaları paspas gibi çiğneyen parti rozetiyle dolaşan kaymakamların, rektörlerin, ”Kurtuluş Savaşını keşke Yunanlılar kazansaydı.” Diye ihaneti çekinmeden söyleyenlerin sapkınlıklarını görmezden gelerek evet diyerek benliğimizi, onurumuzu, vatan sevgisini korkuya teslim edeceğimizi mi sanıyorsunuz?
Yanılıyorsunuz..
Biz halka güveniyoruz sen Barzani’ye ve şaşkın ördek Bahçeli’ye güveniyorsun.
Göreceksiniz;
17 Nisan’da halkımız HAYIR’ la uyanacaktır…

Yıldız AKALIN
Not: Yurtdışında yurtsever, aydın yurttaşlarımızın gerçekleri öğrendiği HALK TV’yi, Türkiye’deki programlarıyla halkın güvendiği en dürüst kanalı saymaktadır. Yurtdışında Halk Oylamasında HAYIR için yapılan çalışmalarda HALK TV’yi göremiyoruz. Rivayet olunur ki; bir HALK TV yetkilisinin para karşılığı HALK TV’nin yurtdışı yayın hakkını paralı birilerine sattığı şeklindedir.
Elbette HALK TV’nin yayınlarını sürdürmesi için paraya gereksinimi vardır.
Çok zor koşullarda birçok çalışanın fedakarlığı ile, kitap satışıyla ayakta kaldığını biliyoruz.
Eğer istenirse yurtdışında da HALK TV’ye her türlü dayanışmayı yapacak birçok demokratik kitle örgütleri dururken dondurulmuş bir yurtdışı HALK TV iddiasına inanmak istemiyoruz…
 Bir açıklama bekliyoruz…Y.A.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.