HAÇLI SEFERLERİ

ABONE OL
18:57 - 01/10/2020 18:57
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

“Haçlı Seferleri, iki kültürün, iki medeniyetin, iki dinin karşı karşıya gelmesinden ziyade, birbirini tanıması, birbirini anlaması ve birbirinden etkilenmesi sonucunu da doğurmuştur. Bilimde, sanatta, mimaride, dilde, musikide, günlük yaşam alışkanlıklarında, hatta yeme-içme kültürlerinin transferinde Haçlı Seferleri son derece etkili olmuştur. Bugün, Batı medeniyetinin temellerinde de Doğu medeniyetinin temellerinde de bu karşılaşmanın etkisini hiç kimse inkâr edemez. Haçlı Seferleri tarihi, sadece savaşlar, çatışmalar tarihi değil, aynı zamanda bir kültürel etkileşim, yakınlaşma, birbirini doğrudan tanıma tarihidir. Nitekim birbiriyle savaşan ordular, savaşın hemen ardından ticari faaliyetlere başlamışlar, malların mübadelesi süreciyle birlikte kültürlerin mübadelesi sürecini de başlatmışlardır.”

Yukarıdaki sözler, RTE’ye ait. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Genel Kurulu’na hitaben yaptığı ve ülkemiz basınının göklere çıkardığı konuşmadan bir bölüm. Başbakanın Haçlı seferlerine karşı özel bir ilgisi olduğu konuşmanın bu bölümünden anlaşılmakta. Batı-Doğu ilişkileri deyince RTE’nin aklına nedense hep din savaşları gelmekte. Avrupa deyince de Haçlı Seferlerinden başka bir şey düşünemiyor. Ortaçağ Avrupa’sının içinde bulunduğu karanlıktan nasıl kurtulduğunu anlamadan bugünü anlamak olanaksız. Avrupa’yı Avrupa yapan değerler; Rönesans, Reform, Sanayi Devrimi, Fransız Devrimi gibi büyük dönüşüm hareketleridir. Bunları anlamak için de sosyal ve siyasal mücadele tarihini iyi anlamak gerek. Taassupla bilimin, aklın çatışma sürecini iyi bilmeli ve olanlardan dersler çıkarılmalı. Kilisenin toplum üzerindeki egemenliğinin nasıl kırıldığını anlamadan Avrupa değerlerini kavramak olanaksız.

RTE’nin AKPM’de yaptığı konuşmanın bir bölümünde azarlayıcı, efelenici söz ve görüntülerin basın yayın organlarının çoğunda abartılarak verilmesi ilginçtir. Avrupa’ya rest çeken bir lider! Avrupalıları kendi evlerinde azarlayan bir başbakan… Böyle bir imajla seçim meydanlarına muzaffer bir komutan(!) sürme çalışması. AKP böylece seçim kampanyasını Strasbourg’dan açmış oldu. Oysa konuşmanın bütününe bakıldığında işin aslı hiç de böyle değil.
Türklerin Anadolu’daki varlığı olmak üzere tüm Müslümanları hedef alan Haçlı Seferlerini bir diplomatik yakınlaşmanın, sosyal etkileşmenin öğesi olarak gösterme gayretini anlamak mümkün değil. 1094-1270 yılları arasında süren bu seferlerde asıl amaç Müslümanlığı yok etmek ve Türkleri Anadolu’dan atmaktır. Doğaldır ki bu seferler sonucunda kültürel, bilimsel, sosyal etkileşimler olmuştur. Ancak bunların olması Haçlı Seferlerinin asıl amacını ortadan kaldırıp Haçlıları masum kılmaz.

“Fransa’dan uyarladığımız laiklik, Türkiye’de on yıllar boyunca tartışılmış, yanlış uygulamalar nedeniyle özgürlükler üzerinde bir baskı aracı olarak kullanılmış, adeta demokratikleşme karşısında bir duvar olacak şekilde yorumlanmıştır.” Konuşmanın bir bölümünde söylenen bu sözler talihsizliktir. Her vesileyle laikliğe karşı bir tutum takınmak, eleştirilerde bulunmak AKP sözcülerince asıl görev olmuş. Laikliği, demokrasi karşıtıymış gibi gösterme düşüncesi planlı bir eylemdir. Oysa dünyaya bakıldığında laikliğin olmadığı bir ülkede demokrasinin de olmadığı görülür. Cumhuriyet’imiz laiklik olmadan düşünülemez. Laikliği ortadan kaldırmak için dış destek sağlamak amacıyla bu sözler söylenmekte. Teokratik bir devlet yapısını kurma amacı, Cumhuriyet’in temelini oluşturan laikliği sarsmakta. Demokrasinin önündeki engel laiklik değil; feodaliteye dayalı, tarikat-siyaset sarmalındaki yoksulluk, yolsuzluk, soygun düzenidir.

Haçlılarla ilgili söylenen sözler talihsizliktir. Tam da Fransa İçişleri Bakanı Claude Gueant’in Libya müdahalesini Haçlı Seferi olarak nitelemesinin ardından söylenmesi ilginçtir. Haçlılarla Libyalılar da sanırım kültürel, bilimsel, sosyal etkileşim(!) içine girerek yeni bir uygarlığın temelini atacaklar öyle mi? Yeni haçlı Seferlerinin nereyi hedef alacağını hep birlikte göreceğiz. Yeni Haçlı komutanlarını da… Unutulmamalıdır ki bu topraklar Kılıçarslanları, Selahaddinleri, Zengileri… ve de Mustafa Kemalleri de yetiştirmiştir.

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.