HACC II – 2013 BİR BAŞKA AÇIDAN HACC

ABONE OL
18:47 - 01/10/2020 18:47
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

İslâm beş rükün üzerine bina edilmiştir. Bu beş rükün İslâm’ın bütünü için, pratik ve nazari temellerdir.

Şahâdet kelimesi:

Kendinden başka her şeyin temelidir. İslâm’a girişte ilk rükündür. Bir yandan İslâm’ın diğer şartları için, öbür yandan İslâm’ın bütünü için bir temeldir.

Namaz İslâm`ın ibadet yönünün temelidir:

Zikir, dua, Kur‘an okuma, Allah’ı her türlü eksiklikten münezzeh kılma, övme, günahların affını dileme bütün bu mânâlar, farz kılınan namazda mevcuttur. Namaz ibadetlerin en önemlilerindendir.

Zekât İslâm’ın mali yönünün temelidir:

İslâm inancında mal Allah’ındır. İnsanın mala karşı durumu ise sadece vekâlettir. Bekçiliktir. Bir insan zekât ibadetinde Allah’a tam teslim olamamışsa, o insan malı elde etme ve harcamada da Allah’a tam teslim olamayacaktır.

Oruç nefis terbiyesinin temelidir:

Nefsi tüm kötülüklerden Allah rızası için uzak tutmanın temelidir oruç. Yüce Allah’ımız Cennet‘e girmeyi nefsi terbiye etme konusuna bağlamıştır. „Nefsini temizleyen felah bulmuştur, nefsini kirleten de, hüsrana uğramıştır. „Kim Rabbinin makamından korkmuş ve nefsini şehvetlerden alıkoymuşsa muhakkak Cennet onun varacağı yerdir. Aslında oruç, bir müddet nefsi önemli ve mubah şehvetlerden alıkoymaktır. Böylece diğer şehvetlerden de nefsi uzak tutma alışkanlığı kazanılmış olunacaktır.

Hacc ibadeti ise İslâm birliğinin temelidir:

Hacc, bütün Müslümanları tek bir ümmet olarak kabul eden, İslâm siyaset sisteminin temelidir. Hacc İslâm´ın kardeşlik şuurunu kendi bünyesinde ve özünde toplayan bir ibâdettir. Hacc ibadeti semboller mecmuasıdır. Hacc Allah’a teslimiyetin sembolüdür. Tavaf, vakfe, sa’y, tıraş ve benzeri hac ile ilgili ritüellerdir. Bu ritüelleri verdiğimiz sözle anlamlı kılmak mümkündür: “Evet biz sana gerçekten teslim olduk, işte buradayız. Ne dediysen bize, biz onları yerine getiriyoruz. Ülkelerimize döndüğümüzde de, ne dediysen aynen, eksiksiz bir şekilde buyruklarını yine yerine getireceğiz. Sözümüz sözdür.” Demekle bu ritüeller anlamlı hale gelecektir.

Hacc ibadetini anlamlı kılmak gerekir:

Hacc; ırk, renk, dil ve vatana bakılmaksızın İslâm’ın ümmet birliğinin sembolüdür. Bu birlik, Allah‘ın farz kıldığı bir birliktir; bu birlikte gurur ve kibir, başkalarını küçük görme, aşağılama olmamalıdır.

Bu birlik sayesinde, dünyanın dört bir yanından gelen Müslümanlarla, İslâm kardeşliğinin bağlarını güçlendirmek için gerekli olan pratikler yapılmalıdır. Yüce Allah’ımızın, “Tanışasınız diye sizi milletler ve kabileler halinde yarattık„ kutlu sözü uygulamaya konmalıdır.

Bu birlik sayesinde, tüm küfür dünyasına, şirk ehline, münafıklar güruhuna, İslâm düşmanlarına karşı, gerekli olan duruşun mesajı verilmelidir.

Müslümanlar geçmişte duruşlarını netleştirmişler ve tüm dünyaya mesajlarını vermişlerdir. Mesajı alan Müsteşrik Losrop korkusunu şu şekilde ortaya koymuştur:

„Muhammed‘in, Hacc’ı mukaddes bir farz olarak ilan etmesinden sonra, Mekke şehri bugüne kadar her yıl renk, ırk ve dil bakımından birbirine benzemeyen ve çeşitli ülkelerden gelen yüz binlerce Müslüman tarafından dolup taşmaktadır. İslâm dünyasının her köşesinden gelen bu Müslümanlar, Kâ‘be’nin önünde yüz yüze gelerek birbirlerini tanımakta ve ülkelerinde olup bitenleri birbirlerine aktarmaktadırlar. Bu Müslüman topluluğun meydana getirdiği heybetli görünüşün ve muhteşem kalabalığın İslâm dünyası için önemini daha fazla açıklamama sanırım gerek yoktur. Ancak şunu belirteyim ki; Hacc; İslâm dünyasının yıllık kongresidir. Dünya Müslümanları bu kongreye belli sayılarda Müslüman göndermekte ve İslâm’ın kalkınması ve yayılması için yeni kararlar almaktadırlar.

Hacc Yolu açık olduğu müddetçe İslâm dini yayılacak ve Müslümanlar birlik ve beraberlik bakımından güçleneceklerdir. Bu büyük İslâm Kongresi, İslâm hareketinin uyanmasına sebep olmaktadır.

İslâm ve Müslümanların, bu Hacc mevsimindeki çok büyük ve korkulu görüntüleri bütün dünyaya gösteri halinde yayılmakta ve böylece İslâm ve Müslümanlar için büyük bir propaganda aracı olmaktadır.”

İşte Müslüman olmayanların kalbine düşen korku bu birlikteliğin korkusudur. Bu ibadetin kıymetini bu açıdan değerlendirmek gerekir:

Hacc, bir okuldur. Müslüman bu okulda sabır ile gayreti öğrenir.

Hacc, nefsanî eğilim ve istekleri gemler, daha nazik ve daha yumuşak davranmayı öğütler.

Hacc, malın Allah yolunda karşılıksız harcanmasını öğretir.

Hacc ibadetini yerine getiren müslüman, Allah dostlarına dost, Allah düşmanlarına ise düşman olmayı öğrenir. Tüm insanlara, özelde müslümanlara karşı şefkat ve merhamet duygularını geliştirir.

Hacc ibadetini yertine getiren müslüman, o mukaddes topraklarda yaşayan ilk Müslümanların İslâm’ı yaşama biçimlerini örnek alarak, Hac’dan sonraki yaşamını buna göre dizayn eder. Böylece Hacca giden Müslüman, ilk Müslümanların İslâm’ı yaymak uğruna çektikleri çile ve ızdırapları, kendi hayatında yaşar ve İslâm’ı onların bıraktıkları yerden ileriye götürmek için gayret sarfeder. „Bu gün Allah için ben neyaptım” sorusunu en azından kendisine sorar ve üzerinde düşünür. „

Ritüeller ve anlamlarına gelince:

Veda Tavafı’ndan önce bütün hacı adayları Arafat’ta toplanırlar, Hacc işleminin başladığı yerdir orası, hedef Kabedir, bembeyaz kefenlikler içinde yalın ayak, baş açık herkes Kâbe’ye doğru yol almaya başlar. Zengin- fakir, amir- memur, rütme- makam farkının kalkarak, herkesin bir olan Allah karşısındaki aczi dile gelir bu yolculukta.

Bundan dolayıdır ki, Hacc ibadetiyle müslüman;

Allah yolunda, değil malını, gerekirse canını bile verebileceğini Allah’a deklere eder. O müslüman, bu yolculukta, Allah için canını feda eden çocuğu, çocuğunu kurban etmekten çekinmeyen babayı, engel tanımayan bir itaatle Allah’a bağlanan ve kocasına itaati pazarlıksız olan anayı hatırlar.

Hacc ibadeti ölçülerin ibadetidir;

Hacc, İslâm Ümmeti‘nin kuvvetinin, cesaretinin, zilletinin, izzetinin ve şerefinin ölçüsüdür. Hacc ibadeti, bu ümmetin birliğine engel olan, ırkçılık bölgecilik, mal, makam ve şöhret gibi geçici mevkilerin peşinden koşan müslümanların hastalıklarını defeden, menfi unsurlarını ortadan kaldıran bir panzehirdir.

Hacc aynı zamanda müslümanların ortak pazarıdır;

Müslümanlar ürettikleri her türlü malı burada pazarlamalıdırlar. Dolayısıyla Hacc İslâm Ülkeleri arasında fuar özelliği taşımalıdır.

Ancak Hacc ibâdetinin yapıldığı bölge, Müslümanlar için günahlarını bıraktıkları günah çöplüğü olmamalıdır. Bu kabul yanlıştır. Kul hakkı olmayan günahlardan pişmanlık duyan müslümanın, tevbe etmek için Mekke’ye kadar gitmesinin bir anlamı yoktur. Allah tevbeyi her yerde kabul eder.

Hüküm şöyledir: “Hacc’dan dönen Müslüman, Allah’ın şu sözüne kulak vermelidir: „Artık kim azgınlığa ve sapıklığa sevk edenleri tanımayıpta Allah’a iman ederse, o muhakkak ki kopması mümkün olmayan en sağlam kulpa tutunmuştur.”

Şeytan taşlama

Arafat’tan sonra ilk durak Müzdelife’dir. Şeytan‘ın taşlanması için buradan toplanan taşlarla Mina‘ya hareket edilir. Şeytan taşlama, Allah’la yapılması gereken bir akittir. Allah düşmanlarının, kendilerinin de düşmanı olduğu yönünde bir akittir bu.

Burada Müslüman, dünyanın neresinde olursa olsun, hengi milletten, hangi ırktan, hangi dinden olursa olsun, insan haklarını gasp eden zalimleri taşlamak için Allah’a söz vermeli ve taşı cemrelere bu şuurla atmalıdır. Müslüman bu taşı atarken Allah’a, Allah düşmanının velî edinilemeyeceğinin, onunla sarmaş dolaş olunulamayacağının sözünü vermelidir kendine. Memleketine döndüğünde de bu sözünün arkasında durmalıdır.

Cemrelere, şeytanın dostlarıyla dost olunmaması gerektiğinin şuurundan yoksun olarak taş atmak, ibadet açısından Müslümana bir fayda getirmeyecektir.

Kurban

Müslümanlar Mekke’de, yanlarında ‘hedy’ olarak getirdikleri kurbanlarını keserler. Kurbanın burada kesilmesi farzdır. Dayanışma amaçlıdır. Müslüman kurban ibatini dünya Müslümanlarının durumlarını düşünerek yerine getirmelidir. Değil etin, ekmeğin yüzünü dahi göremeyen ve açlıktan ölen Müslüman kardeşlerinin içinde bulunduğu durum, Müslümanın kalbinde bir yara açmalıdır. Bu yara Müslümana ızdırap vermeli ve bu ızdırap onun paylaşmacı anlayışını geliştirmelidir.

Tıraş olmak

Artık Müslüman tıraş olacak ve ağırlıklarından kurtulacaktır. Günahlarından kurtulmak için Allah’a söz vermiştir. Saçından bir kısım kestirmekle de bu sözünün arkasında olduğunu fiili olarak göstermiş olacaktır. Hac ibadeti bitmiştir. Namazdaki selam gibi tıraş olunarak Hac ibatinin bitiş selamı da verilmiştir.

Müslüman tıraş olarak, şöyle de demek ister; “Yarabbi! Ben Senin istediğin gibi iyi bir kul olamadım, ancak şu andan itibaren, başımdan kestiğim şu saçlarım gibi, beni tembelliğe iten bütün düşüncelerimi kalbimden söküp attım. Bundan böyle Sen‘in Dîni‘ni anlatmak için malımla ve canımla var gücümle çalışacağım, şahit ol yarab!”

Hervele

Müslüman, Safa ile Merve arasında da; “Zaman zaman, duraklansamda, yavaşlasam da, tembellik etsem de, mutlaka Kelime-i Tevhid Sancağını küfrün burçlarına dikeceğim” demek ister ve devam eder, ” Yarabbi! Yalın ayak da olsam, başı açık da olsam, sırtımda giyecek elbisem bile olmasa, yinede Sen‘in Dînin için, Sen’in emrettiğin şekilde çalışacağım, şahit ol Yarab!” der/demek ister.

Böylece müslüman, yeni kimliğiyle, tepelerden tepelere haykırır. Artık o yeniden doğmuş gibidir. O’nun hayat anlayışı değişmiştir. Kur’an’a bağlılığı pratiğe geçmiştir onun.

Sonuç:

Kısaca hacc, dünyanın dört bir yanından gelen Müslümanlar’ın aynı amaç için bir araya gelmelerine ve böylece kolektif bilincin oluşmasına imkân veren evrensel bir kongredir.

Dilleri, renkleri, ırkları, ülkeleri, kültürleri, sosyal ve ekonomik durumları farklı olan milyonlarca Müslüman, aynı inanç ve duygular içinde kardeş olduklarını, bir bütün olduklarını yaşayarak idrak ederler.

Bu hâliyle hacc, Müslümanlar arası etkileşim ve iletişim için bulunmaz bir fırsattır. Kısa bir sürede ortak duygu, düşünce ve amacın gizemli motivasyonuyla, aynı toplumun bireyleri olduklarının bilincine vararak, tüm hayatları boyunca unutamayacakları dostluklar kurarlar.

Böylece hacc, uluslararası barışın, birlikteliğin ve dayanışmanın da fırsatını bahşeder. Müslümanlar, kardeşlik duygularıyla birbirleriyle tanışıp, karşılıklı görüş alışverişinde bulunurlar, problemlerine birlikte çözüm ararlar.

Bu yönleriyle hacc, toplumsal bütünleşme ve kaynaşmanın bir anlamda uluslararası boyutta gerçekleştirilmesidir.

Hacc, bir taraftan, tevhid inancı, ahiret inancı gibi inanç esaslarını pekiştirdiği gibi, diğer taraftan da Müslümanlar’a takva, sabır, sevgi, saygı, kardeşlik, fedakârlık, cömertlik vb. ahlaki güzellikleri kazanma ve yaşama imkânı sunar. Bu yönleriyle hacc, hem akaid, hem ibadet, hem siyaset ve hem de ahlak dersleri yoğunlaştırılmış olan bir eğitim merkezidir.

Hz. İbrahim ile oğlu İsmail’in düasıyla noktalayalım yazımızı: “Rabbimiz! Bizden bunu kâbul et, şüphesiz sen işiten ve bilensin, Yüce Allah’ımız, ikimizi sana teslim olmuş Müslümanlar kıl, bize ibadet yöntemlerini, yer ve ilkelerini göster ve tövbemizi kabul et. Şüphesiz sen tövbeleri kabul eden ve esirgeyensin.”

Rüştü Kam

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.