H-İÇ GÜVENLİK YASASI

ABONE OL
18:15 - 01/10/2020 18:15
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

H-İÇ GÜVENLİK YASASI



Siyasi iktidarın 17 Şubat 2015 tarihinde TBMM’ye getirdiği “Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve KHK’larda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”, yaklaşık 1,5 ay süren küfürlü, protestolu, kavgalı ve yaralamalı görüşmelerden sonra 27 Mart 2015 tarihinde yasalaştı. Kamuoyunda İç Güvenlik Paketi olarak bilinen yasa tasarısı, TBMM’de 199 evet, 32 hayır oyu ile kabul edildi. TBMM’de tüm muhalefetin toplam sayısının 223 olduğu düşünülünce, açık bir oyun oynandığı ortaya çıkmaktadır. Projelerin üst üste çakıştırıldığı bu ortamda, muhalefet görevini yapmayanların da, getirildiğimiz karanlık durumda sorumlulukları bulunmaktadır.

İç Güvenlik Yasasına karşı TBMM’de muhalefet başlangıçta çok iyi karşı çıktı ama sonlara doğru bu karşı çıkış, yerini TBMM’ye gelmemeye bıraktı. Bu yasaya karşı eleştiriler, sokaklarda da, meydanlarda da sürdü. Eleştirilerin dozu artınca paketin 63 maddesini metinden çıkaran AKP iktidarı, 69 maddelik iç güvenlik paketini yasalaştırınca Türkiye’de “kamu düzeninin sağlanması” yolunda büyük bir adım atıldığı görüşünü tekrarladı. Ancak bu yasa ile kamu düzeni sağlanamayacağı gibi, özgürlüklerden geriye dönüş başlayacaktır.

Ülkede güvenlik sağlamak için özgürlükler kısıtlanırsa, bir gün koruyacak hiçbir özgürlük kalmaz. Siyasi iktidarın hukukun üstünlüğünü sağlamak yerine, hukuku uygulama yetkisini valilere ve kaymakamlara devretmesi, demokratik toplum düzeninden vazgeçmek anlamına gelmektedir. Yargıya ait yetkilerin idari amirlere verilmesi, “hukukun üstünlüğü” ilkesinin zedelenmesi açısından somut bir gerekçedir.

Polisin yetkilerini genişlettiği, toplumda herkesi “makul şüpheli” saydığı ve halkın demokratik hakkı olan gösteri hakkını engellediği gerekçesiyle eleştirilen bu yasa ile Türkiye, polis devleti haline gelmiş, hak ve özgürlükler açısından radikal anlamda geriye gidiş gerçekleşmiştir. 

Bu yasa ile yapılan düzenlemeleri özet olarak şöyle sıralayabiliriz: Polis, amirin yazılı, acele hallerde sözlü emriyle kişinin üstünü, eşyasını ve aracını arayabilecektir. Araç kiralama şirketleri, araç ve kiralayanlara ilişkin kimlik bilgilerini polise verebilecektir. Bu şirketlerin bilgisayarları, kolluk kuvvetlerinin bilgisayarlarına bağlanacaktır. Polis, ‘can güvenliğini sağlama’ gerekçesiyle istediği kişiyi olay yerinden uzaklaştırabilecektir. Polis, iş yerlerine, konutlara, kamu binalarına molotof, patlayıcı, yanıcı, yakıcı, boğucu, yaralayıcı gibi malzemelerle saldıran veya saldırıya teşebbüs edenlere karşı istediği ölçüde silah kullanabilecektir. Yasadışı yürüyüş ve gösterilerde gerektiğinde boyalı su kullanılabilecektir. Polis, Emniyet Genel Müdürü veya İstihbarat Dairesi Başkanı’nın yazılı emriyle, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimi tespit edip dinleyebilecektir. Polise, toplumda infial yaratan, öldürme, kasten yaralama, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı, kaçakçılık, fuhuş, hırsızlık, yağma, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti gibi suçlarda, suçüstü halleriyle sınırlı olmak kaydıyla 24 saate kadar, toplu suçlarda ise 48 saate kadar gözaltı yetkisi verilmiştir.

Toplantı veya gösteri yürüyüşlerinde, havai fişek, molotof ve benzeri el yapımı patlayıcılar, demir bilye ve sapan bulundurulması ve taşınması yasak olan maddeler kapsamına alınmıştır. Bunları taşıyanlara 2 ile 4 yıl arasında hapis cezası getirilmiştir. Toplumsal olaylarda slogan atanlar için de hapis cezası olabilecektir. Kimlik gizlemek için yüzlerini tamamen veya kısmen, atkı, bez gibi malzemelerle örterek toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılmak da suç kapsamına alınarak, 3 ile 5 yıl arasında hapis cezası getirilmiştir. 

Yasadışı örgüt ve topluluklara ait amblem, işaret taşıyarak veya bu simgelerin olduğu üniformayı andırır giysiler giyerek katılanlar; kanunların suç saydığı afiş, pankart, resim, levha, araç, gereçler taşıyarak, bu nitelikte sloganlar söyleyerek veya ses cihazlarıyla yayınlayarak katılanlar, 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası alacaktır. 

Vali, kolluk amir ve memurlarına suç faillerinin bulunması için gereken emirleri verebilecektir. Vali, askeri kuruluşlar dışında, mahalli idareler dahil bütün kamu kurum ve kuruluşlarının itfaiye, ambulans, çekici, iş makinesi ve tedbirlerin zorunlu kıldığı diğer araç ve gereçlerinden yararlanabilecek, personeline görev verebilecektir. Bunların yerine getirilmemesi veya geciktirilmesi nedeniyle oluşan zararlar, sorumlu kamu görevlilerinden tazmin edilecektir. Valilerin bu yetkileri, ilçelerde kaymakamlar tarafından kullanılabilecektir. Valinin aldığı kararlara aykırı davrananlar, 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasına çarptırılacaktır.

İçişleri Bakanı, Jandarma Genel Komutanlığı’nda daire başkanları ile il ve ilçe jandarma komutanlarını, Sahil Güvenlik Komutanlığı’nda kurmay başkanı, karargâhta görevli başkanlar ve bölge komutanlarını atayacaktır. 

69 maddelik İç Güvenlik Yasası, anayasanın başlangıç bölümünde belirtilen kuvvetler ayrılığı ilkesine, 2. maddesinde yer alan Hukuk Devleti ilkesine, 6. maddesinde belirtilen ‘hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz’ hükmüne aykırıdır. Bunun dışında 9. madde uyarınca, ‘yargı yetkisi Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır’ hükmünü yürütmeyi, yargı yerine soruşturma ve kovuşturma evresine kattığı ve yetkili kıldığı için ve 13. maddede gösterilen temel hak ve özgürlüklerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen nedenler ve anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzenine ve ölçülülük ilkesine dayanılmadan sınırlanmasına çalışıldığı için, anayasaya aykırıdır. 

Siyasi iktidar, terörle mücadele adı altında 7 Haziran 2015 genel seçimi öncesinde ve sonrasında yapacağı sahtekârlıklara karşı, olası eleştirileri ve gösterileri önlemek isteğiyle, anayasaya aykırı olduğunu bile bile bu yasanın çıkarılmasını savunmuştur. Sürekli “ileri demokrasi” diyerek sivil darbe yapan siyasi iktidarın asıl amacı, karışıklık ortamı yaratarak, tasarladığı başkancı sistemin altyapısını oluşturmaktır.

Getirilen bu İç Güvenlik Yasası, Demokrat Parti tarafından 18 Nisan 1960 tarihinde çıkarılan Tahkikat Komisyonu’nun günümüzdeki karşılığıdır. Bu yasa çıkarken İsmet İnönü’nün DP iktidarına söylediği söz, belleklerden çıkmamalıdır: “Biz demokratik bir rejim kurduk. Bu demokratik rejimi istikametinden ayırıp baskı rejimi haline götürmek tehlikeli bir şeydir. Bu yolda giderseniz, sizi ben bile kurtaramam..”

Suay Karaman

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.