GÜN; HÜZÜN DOLU BAŞLAR

ABONE OL
18:45 - 01/10/2020 18:45
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

GÜN; HÜZÜN DOLU BAŞLAR…
ÖZLEMLERLE DOLU KALP SIZILARI İLE BİTERSE…

Gün geçmiyor ki değerli bir dostun ölüm haberini almayalım…

Gazeteci, Televizyoncu, Eski TRT’ci, Almanya’da “Türklerin sesi” olan, Türk televizyonu ve Gazetesine önderlik eden, Ankara Kolejinde okumuş ve izcilik çalışmalarına katılmış, İzciliği bir yaşam felsefesi olarak kabullenmiş Mehmet Deniz Olcayto’yu henüz 69 yaşında, Ukrayna’ya yaptığı bir seyahat esnasında yaşamını yitirdi…

Onu kaybettiğimizi sabah öğrendim. Almanya’da olan ve Atakan Ağabeyi ziyarete gitmiş olan arkadaşımın sesi hüzün dolu idi… Mehmet Deniz Olcayto ile olan dostluklarını ve yakınlıklarını bildiğim için, ne kadar üzgün olduğunu ve vatan özlemi ile yanan yüreklerden birinin eksilmesinin ne anlama geldiğini tahmin edebiliyordum.
Onların dostluğu oldukça eskiye, Ankara Kolejindeki o parlak ve şatafatlı çocukluktan kurtulup gençliğe adım attıkları günlere dayanıyordu… Hiç düşündünüz mü? Biz anılarımızı ne zaman inşa etmeye başlarız? Bu süreç, kısa pantalonlu çocukluk düşlerimizden kurtulduğumuz gençlik çağına adım attığımız zamana denk gelir… Ve bu yıllar kendimizi dünyayı değiştirecek kadar güçlü görmeye başladığımız zamanlardır… Sevgili Atakan ile Deniz Olcayto arasında daha da derin bir bağ vardı.

Bunun adı pek çoğumuzun paylaştığı çadır arkadaşlığı idi. Onlar dostluklarını, o dönemler oldukça yaygın olan İzci kamp ve gezilerinde geçirdikleri günlerde, birbirlerini kolladıkları kamp ateşinin sıcaklığında ısıtarak kurmuşlardı. İnsanoğlu, darı taneleri gibi farklı yerlere savrulmuş olmasına rağmen, içinde uyanmış olan duygular nedeni ile birbirinden kopmaz, kopamaz…

Özgürlük, demokrasi, Cumhuriyet ilkelerine uyum gibi mücadele gerektiren kavramlar, sadece ideolojiden ibaret değildir. Ayni zamanda bir duygu selidir. Bir heyecan, bir sürükleniş, buluşma ve ayrılma noktasıdır. Yaşamlarını etkileyen bu kavramlar ile farklı kulvarlarda mücadele ederken, birbirlerinden kopmamak ve yeniden buluştuklarında ilk günün sıcaklığı ile kucaklaşmak, sanki aradan hiç zaman geçmemişcesine ayni duygularla kolkola girip birlikte yürümek çok insana kısmet olmaz.

Bizim onlarla geçirdiğimiz süreç, “Toplum kalkınmasında İzcilik” projesinin peşinde koştuğumuz ve ayni yolu paylaştığımız günlerdi… Bazı duyguları tam olarak adlanmdıramıyorduk. Ancak karşılaştığımız olaylar karşısında içimizde kıpırdanmaya başlayan, duyduklarımız ile değil, görüp yaşadıklarımız ile herşeyi değerlendirmeye başladığımız maceralı günlerdi. Çömez veya çırak olarak onların yanında bulunmak, anlattıklarını dinlemek, bugün bile adımlarına yetişmekte güçlük çektiğimiz idol’ler ile doluydu…

Bugün bile o gençlik dönemimiz insanlarının yazdıkları ve oluşturdukları düşünce sisteminin önüne geçmenin mümkün olmadığını düşünerek sadece yazdıklarını okumakla yetiniyorum.

Mehmet Deniz Olcayto’yu yıllar sonra yeniden bulup, yaşadıklarını irdeledikten sonra 5 nci kitabım olan “Süt, Ekmek ve Gazete” ye başladım. Bana ilham kaynağım oldu. Onunla ilgili anlatılanlar ve yazdığı yazılar beni derinden etkilemişti.

Yurt dışında yaşamanın ve haberci olmanın zorluklarını işlediğim kitabımı hazırlarken sadece kendi sınırlı yurt dışı deneyimlerinden yararlanmamaya, bunun için de Avrupayı mesken tutmuş mensubu oldukları toplumların haklarını korumaya ve seslerini duyurmaya çalışan insanları araştırmaya gayret ettim.

Sevgili Mehmet Deniz Olcayto bana meslekle ilgili pek çok mesaj verdi ve ilham kaynağı oldu.

Bir insan öldüğü zaman, onun yaşarken ne yaptığını düşünürsünüz.

Bu, çevresine ne kadar faydalı olduğuna dair bir sorgulamadır aslında… Onun yaptıkları ve yazdıkları ile gurur duymamak mümkün değil. Hele, hele eski bir izci ağabeyimiz olması beni daha da heyecanlandırıyor.

İzcilik ruhunu yaşamış, temel insanlık prensiplerini benimsemiş, yaptıkları az-buz şeyler olmayan bu örnek insanları, yeni yetişen çocuk ve gençlerimize anlatmalı ve aldıkları eğitimin boşa gitmeyeceğinin bir kanıtı olarak takdim etmeliyiz. Sadece yurt içinde değil, yurt dışında da olsa, her türlü koşullarda nasıl yılmadan ve hiçbir baskıya boyun eğmeden başarılı olunabileceğini anlatmalıyız.

Doğrusu, ben onun yaptıklarını öğrendikçe bu eski izci ağabeyimden ötürü büyük bir mutluluk duydum. Ancak ölümüne iki kat üzüldüm.

Şimdi Sevgili Mehmet Deniz Olcayto’ya rahmet dilemekten, kederli ailesine ve geride bıraktığı arkadaşlarına, devlet opera ve balesinde görev yaptığını bildiğim sevgili kızı Yasemin kardeşime ve her zaman büyük bir saygı ile andığı Ankara Koleji camiasına baş sağlığı ve sabırlar temenni etmekten başka bir şey yapamıyorum.

Ancak ne şekilde olursa olsun, yaşam çizgilerimizin rastlaştığı bu tür insanlardan her zaman bir şeyler öğrendiğimizi ve hayatlarının boşa geçmediğini görüyoruz. Ayrıca zamanın ne kadar değerli olduğunu düşünmeli, şu kısacık yaşam öykümüze ne kadar çok şey sığdırabildiğimize ve bizden sonra gelenlere ne gibi olumlu örnekler bırakabildiğimize bir bakmalıyız.

Üstad, Merhum Mehmet Deniz Olcayto’nun cenazesinde sadece Gazeteci dostlarının, ailesinin değil, İzci arkadaşlarının da sonsuzluğa uğurlanırken kendisini yalnız bırakmayacağına inanıyorum.

Ritüeller gereği mezarını kapatırken yüreklerimizden kopan birer avuç sevgiyi ona ikram edeceğimize inanıyorum.

Işığı bol olsun… Allah Rahmet Eylesin…

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.