GÜLEN HOCAFENDİ’YE MARUZATIMDIR!

ABONE OL
19:03 - 01/10/2020 19:03
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Türkiye’de, vaazlarınızda müritlerinize talimatlarınız videokasetlerinde peş peşe ortaya atılınca ortalık toz-duman olmuştu.
Eskiden TV’lerin yüzde sekseni henüz kontrolünüz altında olmadığından o dönemlerde kasetleriniz reyting rekorları kırmaya başladı.
Gözyaşlarınız sular seller gibi akarken, müritlerinize sabırlı ve akıllı olmalarını öğütlüyordunuz.

Hiç unutmam: ‘’Bir kaymakam, içki mi içiyor, kendinizi ifşa etmemek için sizde içeceksiniz. Orduyu, devlet katmanlarını ele geçirene kadar onlar gibi gözükeceksiniz, renk vermeyeceksiniz. Ta-ki tüm kadroları ele geçirip iktidarı alınca yumruğunuzu beyinlerine indireceksiniz!”

Kasetlerinizi izledikçe, hayretim artmaya başladı. İlkokul mezunu, (bir rivayete göre ilkokulu dışarıdan bitirmiş) biri için bu konuşmalar biraz kafamı karıştırmıştı doğrusu. İyi bir aktör gibiydiniz, şahane rol yapıyordunuz. Rol yapmak bir yetenektir. Rahmetli Erol Taş, normal yaşamda iki sözcüğü bir araya getiremezken, kamera karşısında harikalar yaratırdı. Gerçi yazılan senaryolara göre, yönetmenin rolün nasıl yapılacağını göstermesiyle oyuncu ona göre rol kesiyordu. Ama yetenek elbette çok önemlidir. Gerçekten oyuncu yeteneğinizin keşfedilememesi ülkemiz için büyük bir kayıptır. Bu yeteneğinizi değerlendirebilseydiniz, belki ülkemize ilk kez en iyi oyuncu Oskar’ını kazandırabilirdiniz. Kitapları, onüçüncü sayfadan sonra raflara kaldırılan kimileri gibi, ‘’Türkler, bir buçuk milyon Ermeni, otuz bin Kürt öldürdü” çıkışı ile Nobel’ler kazanıp köşeyi dönerek, asıl vatanı gibi gördüğü ülkeye gidenlerden daha çok hak ederek Oskar’ı kazanırdınız.

Herkes aktör olamaz. Bu doğuştan bir yeti kazanımıdır. Nice oyuncu özenticileri, başbakan, cumhurbaşkanı, bakan rolünü oynamaya kalkışıyorlar da ellerine yüzlerine bulaştırıyorlar. Birçok acemi oyuncu; savcı, hâkim, vali, kaymakam, bürokrat rolü oynamaya çalışıyorlar ama bir türlü beceremiyorlar.
Yeteneğiniz konusunda inanın içtenlikle hakkınızı teslim ettiğime inanmanızı isterim.
O kaset furyası döneminde AKP olmadığı için, medyayı tamamen himayenize almadığınız için sesinizi duyuramadınız ve Atlantik ötelerine firar etmek durumunda kaldınız.Gerçi tedavi için gittiğiniz yazıldı, çizildi ama bu kadar sene ne tedavisiymiş ki bir türlü bitirilemedi anlayamadık. Allah gecinden versin, nice tedavi için gidenler kısa sürede rahmetli oldular. Maşallah Allahın sevgili kuluymuşnuzki bu kadar yıl ayaktasınız yıkılmadınız.

Orada kalabilmeniz için, Yeşil Kart almanız gerekiyormuş. Önce vermemişler, yargıya gitmişsiniz. ABD yargısı sizin Yeşil Kart alma hakkınız olmadığınızı, akademik kariyerinizin olmadığını, diplomanızın bile olmadığını belirtmişler ve reddetmişler. Neyse ki, CIA, FBI ve daha nice ABD örgütleri ( günahı münafıkların boynuna, Yahudi örgütleri, Ermeni Diasporası’da) devreye girmişler ve sizin ABD’ye yararlı önemli biri olduğunuzu (herhalde; geçerli belgelerle) kanıtlamışlar da Yeşil Kartı yargının pusmasıyla alabilmişsiniz. Hayırlı uğurlu olsun!
Ama artık Türkiye’ye gelme zamanınız geldi sayılır.
Medyanın yüzde sekseni zat-ı a-linize geçti. Bir kısmı bizim Çalık’a, bir kısmı da açıktan AKP’nin elindeki sözde devlet Tv’leride sizin sayılır. Oralarda, sadık müritleriniz gündemi belirliyorlar. Devletin emniyet istihbaratı bile müridinize emanet. Bazıları da yarı korkudan, yarı havadan dolarlar kazanan kiralık kalemler, bazıları “”yazı işlerindeki” ehlileştirilmiş açılımcılarca size hizmette kusur etmiyorlar. Programlarında müritlerinizin eşsiz ve derin görüşleriyle hem size hizmet ediyorlar, hem de patronlarının kulaklarından tutup atmaması için kendilerini garantiye alıyorlar.
Müritleriniz iktidarda. Size dokunan cayır cayır yanıyor. Kim olursa olsun artık fark etmiyor:

Sizin sağ kolunuz, Kanal Türk ve Ulusal Kanal’da sırlarınızı elaleme ifşa eyledi. Eyledi ama müritleriniz; O kanallardan sorumlu Doğu Perinçek ve Tuncay Özkan’ı yaka-paça mahpuslara tıktılar.Demir parmaklıklar arkasında hangi suçla yargılandıklarını öğrenmek için iki yıldır bekleyip duruyorlar.Önce gazeteciler, yazarlar, sonra türban karşıtı rektörler, emekli generaller.Biraz bekleniyor, ortalık duruluyor, bakıyorlar ki pek öyle tepki falan yok, bu sefer görevdeki askerlere, ordu komutanlarına kadar götürdüler. Hâkimler, başsavcılar müridiniz olma inayetine ermiş özel yetkili savcılarca derdest ediliyor, hikmetinize iman etmiş hâkimlerce tutuklanıyorlar. TSK, daha henüz savunmada. Düştü, düşecek.

Müritlerinizce herkesin nefes alışı bile dinleniyor.
Hele, eski Marksist, Ateist, şimdilerin Con Liberal tosuncukların The Tarafı, himmetinizle harikalar yaratıp, harika kazanıyorlar. Taha Kıvanç adlı adı var cismi yok müridinizin pabucunu dama attılar.
Ortam beklediğiniz ortama gelmiş durumda.
Yakında yumruğu beyinlerine indirirsiniz evvel Allah’ın sonra ABD’nin izniyle!
Başbakan gazete patronlarına, nasıl çağdaş bir demokrat olduğunu kanıtladı! Tezgâhtara benzettiği aykırı köşe yazarlarını kulaklarından tutup kapı dışarı etmelerini emretti. Bundan sonra medyada ne zatınıza ne de emr- i a- linızdeki AKP’ye, eleştirinin mümkünatı olamaz.
Ama yinede kulaktan kulağa rivayetler dolaşıyor.
Yalnız, elin ağzı torba değil ki büzesin.
Ben onların yalancısıyım. Ama yine de size aktarayım.

Derler ki:
‘’Emekli bir vaizin eline ne geçerki, yıllardır Amerikalarda, çiftliklerde sefa sürer. Değirmenin suyu nereden akıyor. Müritlerinizin paralarıysa helal olamaz. ABD çıkarlarına üstün hizmetiniz nedeniyle veriliyorsa bu hizmetler acaba nelerdir? ABD, sadece kendi hizmetinde olanları besler. O zaman onlara hizmet ülkenize ihanet etmek demek değil midir?
Bu kadar dünyanın dört tarafında size ait olduğu iddia edilen okulların, hastanelerin akarı nereden geliyor? Müritlerin bu kadar serveti toplamaları olanaklı değil. Onlar da o servetlerden midelerini dolduruyorlar. Asıl gelirat nereden akıyor? Allah billâh aşkına aydınlatın Ümmeti Muhammedi ve de münafıkları.
Ha, bir de ricaları var bu münafıkların. Kurulu zemberek gibi ezberlemiş müritleriniz etine iğne batmış gibi salya sümük saldırmasınlar, yerinize konuşmasınlar. Sizin bu sorulara verecek cevabınız, ya da kudretiniz yok mu ki, aracılar, ucuz kahramanlar, yalancı pehlivanlara ne oluyor? Biz sadece zatınızdan bekleriz. Hadi rahmetli olsanız, neyse. O zaman ahiretten yanıt veremeyeceğinize göre yerinize onlar konuşabilir. Allah selamet versin duyduğumuza göre turp gibiymişsiniz”
Başta dediğim gibi bunları soruyorlar. Sizin eliniz, kulağınız her yere ulaşıyordur.
Ha, bazı sözde siyasi bilimciler; ‘’Fetullah bu kadar işi götürmesine ne bilgisi, ne de kapasitesi yeter. Arkadaki ipleri oynatan asıl güce bakın!” diyorlar.
Bir zahmet yanıtlayıverin!
Aracı koymadan hem de. Yoksa bu münafıklar ; ‘’biz dememiş miydik?” diyecekler.
Bir de benim naçizane maruzatım var. Veli Nimetiniz ABD, ikide bir ‘’Ermeni Soykırım Tasarısı” soytarılığına son versin. Bu nedenle size sitem ediyorum. Niçin durdurmadınız? Bu taktikler demode oldu. Tekrar geri alınır, gelecek seçimlerde tekrar piyasaya sürülür. Bunları AKP, rol icabı ciddiye almış gibi gündem değiştirme taktiği olarak kullanacaklar.
Eser, gürlerler ama bir türlü yağmur olup yağamazlar. Biraz zaman geçsin bir şey olmamışa yatarlar.

Ama millet pek ciddiye almıyor bu ucuz cambazlıkları.

Mahsus selam eder, acele aracısız cevap beklerim!

Yıldız AKALIN

Hessen Sosyaldemokrat Halk Dernekleri Federasyonu Başkanı

Not: Değerli okur görüşlerine yorum yapmamaya dikkat ederim. Ama bazen eksiklikleri, bazen yanlış anlamaları düzeltmek gerekir diye düşünüyorum:

Hessen’den akademisyen arkadaş çatı örgütümüzle ilgili sitemizde her aradığını bulacaktır. Ayrıca sosyal demokrasi konusunda, yaşadığımız ülkelerdeki eşit haklar mücadelesi çerçevesinde nice demeç ve yazıları görememiş anlaşılan. Köklerimizin yaşadığı vatanımız için düşüncelerimizi belirtmenin ne sakıncası var anlayamadım. Hangi konularda yazacağımıza izin verin de biz karar verelim. Yinede teşekkürler.

Tercüman Gazetesindeki bir yazı ile ve belirli dünya görüşündeki Hocafendi’nin yazısını yorumlayarak Atatürk’ün inancını kanıtlamak isteyen, Kurtuluş Savaşının vatansever komutanlarından İsmet İnönü’nün vatana ihanetini savunmak isteyen sayın okura naçizane tavsiyem; tek taraflı değil, daha bilimsel eserlere bir göz atması daha gerçekçi olur. Ben Laiklik üzerine yazdım. Kimsenin inancını ölçmek haddim değil. Kişinin inancı kendi vicdanı ile inandığı tanrı arasındaki ilişkidir. Üçüncü kişinin işi değildir. Kaynak olarak size yüzlerce eser önerebilirim. Ama lütfen önce bilgi, sonra fikir! Türkçe yazarken daha dikkatli olursanız sevinirim. Güzel dilimize saygı ideolojimizden daha önde gelir diye düşünüyorum. Yinede ilginize teşekkür ederim.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.