GÜL MÜ, ERDOĞAN MI?

ABONE OL
18:51 - 01/10/2020 18:51
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

1 Ekim’deki açılışında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün konuşması yeni bir tartışma başlattı kamuoyunda. Tabi bu tartışma da yapay gündemin oluşmasına neden oldu. Kamuoyu yine gerçek gündemi tartışamıyor. Peş peşe gelen zamlar, Barzani’nin AKP kongresinde konuşması ve karşılanması, terör saldırıları, Suriye politikasındaki fiyasko… gibi konuların hepsi unutuldu; yapay bir biçimde Gül-Erdoğan çekişmesine odaklanmakta toplum.

Gül TBMM’deki konuşmasında “Seçimlere yasal olarak katılmış, halkın oyunu almış, milletvekili sıfatını taşımaya hak kazanmış herkesin, haklarında kesin yargı kararları ortaya çıkana kadar yasama faaliyetine katılması gerektiğini düşünüyorum.” diyerek tartışmayı başlattı. Bu sözlere RTE’ nin yanıtı şöyle oldu: “Sayın Cumhurbaşkanımızla bir polemiğin içerisine girmek istemem. Bizim bu düşünceyi paylaşmadığımız ortada zaten. Çünkü bu insanlar arazide çalışarak milletvekilliğini kazanmış olan insanlar değiller. Onlar zaten o dönemde içerideydiler ve o dönem içerideyken tersten dönüp parlamentoya gelme gayreti içindeydiler.” Gerçeği tartışacak niyeti de cesareti de olmayan medyanın büyük bölümü, bu sözleri büyük bir tartışmaymış gibi el alması da ilginç.
Gül’le Erdoğan cumhurbaşkanlığı seçiminde karşı karşıya gelir mi? Bana göre gelmez. Neden mi? Bu iki isim, yılların dava arkadaşıdır. Yola birlikte çıktılar, şu ana kadar da birlikte yürüdüler. Laik Cumhuriyet kurumlarının ortadan kaldırılması için el ele verdiler. Ortadoğu’da ABD politikalarını uygulamada aralarında en küçük bir çelişki ya da fark ortaya çıkmadı.
Gül, ABD ile iki sayfa, dokuz maddelik anlaşma yaptığında RTE karşı çıktı mı buna? Hayır! Başbakan olunca bu anlaşmayı yaşama geçirmek için var gücüyle çalıştı. Irak’a Haçlı orduları bomba yağdırırken aralarında farklılık oldu mu? Hayır! Yurtseverler, Silivri ve Hasdal zindanlarında rehin alındığında aralarında tutum farklılığı ortaya çıktı mı? Hayır!
Peki, Gül’ü Çankaya’ya kim atadı? Tabi ki RTE hem de “Abdullah Gül kardeşim adayımızdır.” diyerek. Demek ki Gül’ün cumhurbaşkanlığı adaylığına giden yol RTE’ den geçer. Yıllarca süren bir dava arkadaşlığı kardeşliğinde birbirine silah çekmek yoktur. Çıkarları uğruna her türlü boyaya giren, arkadaşını yarı yolda bırakmayı alışkanlık durumuna getiren, düşüncelerinden dönmeyi değişim olarak niteleyen omurgasız köşe yazıcılarının anlayacağı bir konu değildir dava arkadaşlığı. Yıllarca Cumhuriyete karşı bilenen bıçaklar kından çıkmış, amaca yönelmiş. Şimdi koltuk uğruna birbirine bıçak çeker mi bu iki isim? Yok, efendim eşleri anlaşamıyormuş! Ey, köşe yazıcıları biraz akıl ve mantık… Birazcık da olsa gerçekleri görün!
Durup dururken Gül-Erdoğan çekişmesi varmış gibi göstermenin ikinci nedeni de cumhurbaşkanlığı seçiminde AKP’linin alternatifi, yine AKP’li olur algısını toplumun bilinçaltına yerleştirmektir. RTE’ nin karşısına çıkacak olası adayların yolunu kesme çalışmasıdır bu. İlk kez halkın seçeceği cumhurbaşkanlığında AKP’nin işi göründüğü kadar kolay değil. Seçimi yitirme olasılığı yüksek. Yeter ki muhalefet partileri bu oyunu görsün, bu yapay tartışmaya katılıp ortalığı bulandırmasınlar.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine iki yıl var. Şu anda ülkemizin halletmesi gereken önemli sorunları çözüm beklemekte. Terörü, çöpten ekmek toplayarak kanını doyuranları, bankaların soyduğu yurttaşları, Silivri tutsaklarını, yıkılan Cumhuriyet kurumlarını, Suriye’yi, mülteci durumuna düşen Hataylıları, Akçakalelileri ve yağmur gibi yağan zamları… tartışalım.
Böylesi yapay tartışmalara girmeyerek AKP’nin oyunu bozulmalı. Ülkemizi, otokratik yönetimden kurtarmalıyız. Özellikle laik ve demokratların Gülcü ya da Erdoğancı olarak saf tutmaları gaflettir.
Gül mü, Erdoğan mı? Tabi ki ikisi de değil. Yüreğinde Atatürk, usunda laiklik, hedefinde çağdaşlık, ülküsünde Cumhuriyet olan yurtsever biri olmalı Çankaya’da.

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.