GÜL, AB İÇİN NE DEMİŞTİ, ŞİMDİ NE DİYOR!

ABONE OL
19:05 - 01/10/2020 19:05
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Avrupa Birliği Türkiye ilişkileri muhalefette iken başka, iktidarda iken farklı konuşan siyasetçilerle kafa karıklığına yol açıyor. Nasıl mı?

Bakın, 8 Mart 1995 günü Meclis kürsüsüne gelen dönemin Refah Partisi Kayseri Milletvekili Abdullah Gül şunları söylüyordu:

“Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye’de bölücülüğün, otonom idarelerin nasıl istendiğini göreceksiniz… Avrupa’nın zenginler kulübünün köşkünde, bahçedeki bir kulübeye girdik diye sevinerek geldiniz… Değerli arkadaşlar, Avrupa Parlamentosu’ndaki müzakereleri takip edin. Türkiye oralarda nasıl rencide edilecek ve Türkiye oralarda nasıl kötü duruma düşürülecek, göreceksiniz.”

Gördük! Gül’ün ileri görüşlülüğünü kutluyoruz!
12 yıl önce AB’nin ileride neler yapacağını, isteyeceğini çok iyi öngören Gül, şimdilerde hangi kimlikle konuşuyor? Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olarak! Seçildiği günden beri ağzından düşmeyen sözcük ne Avrupa Birliği yolu.

Gül ne diyor: “Bizim hedefimiz AB’dir, başka niyetimiz yok”

Oysa; Fransa Başkanı Nicolas Sarkozy ve Almanya Başbakanı Angela Merkel, Avrupa Birliği’ni (AB) bir Hıristiyan kulübü olarak korumaya kararlı.

Önce NATO Genel Sekreterliği’ne İslam dünyasından büyük tepki çeken bir kimseyi, Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen’i getirdiler.

Aynı ikili, en çok Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkmasıyla tanınan Belçika Başbakanı Herman Van Rompuy’u, AB’nin Lizbon Antlaşması’nın onaylanmasından sonraki ilk başkanı yaptılar.

Rompuy, 2004 senesinde (Türkiye’nin kurucu üyesi olduğu) Avrupa Konseyi’nin bir toplantısında şöyle konuşmuştu: “Türkiye Avrupa’nın bir parçası değildir ve hiçbir zaman olamayacaktır. AB’nin Türkiye’ye genişlemesi, önceki herhangi bir genişlemeyle karşılaştırılamaz. Avrupa’da geçerli olan evrensel değerler, ki bunlar Hıristiyanlığın temel değerleridir, Türkiye gibi büyük bir İslam ülkesinin katılımıyla gücünü yitirecektir.”

Almanya’daki Türklere hakaret eden Almanya Merkez Bankası yönetim kurulu üyesi Thilo Sarrazin, “Almanya’daki Türklerin manavlıktan başka üretim işlevi yok” demişti..

Türk Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, “İsviçre’de 29 Kasım 2009 günü gerçekleştirilen referandumda, ülkede minare yapımının yasaklanması girişiminin onaylanması hayal kırıklığı yaratmıştır” diyor. O kadar tavize rağmen bu karar şaşırtıcı olmamıştır.

Türkiye’yi yöneten dinlerarası diyalogcular kiliseleri onarsalar da, Ermeni’yi, Rum’u, Hıristiyanları memnun edecek her türlü girişimde bulunsalar da Avrupa’nın tarihi şark stratejisi değişmez.

Hatırlatalım bu Avrupa ne?
Yahudi soykırımını inkar etmek suç
Ermeni soykırımını reddetmek suç.
Afrika da Cezayir’de Amerika’da katliamları sorgulamak suç!
Ortadoğu’da, Asya da katliamları sorgulamak suç!

Peki suç olmayan ne? Başta Türkler olmak üzere diğer ülkeleri irdelemek, sorgulatmak, kendi kendilerini inkar etmek için yapılan her türlü faaliyet serbest.

Son olarak da Nazi ölüm kamplarında gardiyanlık yapan, hastayım, kalkamıyorum diyen 89’luk son Nazi Demjanjuk’u Münih Eyalet Mahkemesinde yargılıyorlar. Adam, İkinci Dünya Savaşında 27.900 Yahudi’nin Sabibor toplama kampında öldürülmesine iştirak etmekle suçlanıyor.

Peki aynı Avrupa; Türklere, İslam’a nasıl bakıyor? Nasıl baktığını yüzlerce örnekten anlamak mümkün!. (“Avrupa Birliği nedir ne değildir” kitabımda konu detaylı ele alınmıştır.)

Şimdi siz hangi Avrupa değerlerinden bahsedeceksiniz? Özgürlük eşitlik hoşgörü bu kavramlar sadece Avrupa halkları için geçerli diğer halkalar için değil ki! Bu gerçeği hala anlamayanlar var. Ne diyelim ki!

Günün Sözü, Sonucunu düşünerek konuş, yaz ve uygula.

Prof. Dr. Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.