GÜDÜMLÜ İKTİDAR – SAHİPSİZ DEVLET

ABONE OL
18:59 - 01/10/2020 18:59
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

İki binli yıllarda Türkiye, ekonomik sıkıntıların dışında barış ortamına girmiş, IMF temsilcisi Derviş’in kemer sıkma programının ağırlığını yaşıyordu.
DSP-MHP-ANAP Koalisyonu hem içeride hem dışarıda AB’nin sadece Türkiye’ye dayattığı özel koşutlarla boğuşuyordu.
Terörist Öcalan önce Suriye’deki rahat hareminden koparılıp, sonu karanlık bir geleceğe postalanmıştı.
Ne Rusya arkçılarının hamiliği, ne İtalyan terör yanlısı D’allame, ne de Yunan dışişleri bakanı Pangalos’un işgüzarlığı işe yaramadı, terörist başı, kundaklanıp, Türk subayına paket halinde teslim edildi.

Henüz AKP iktidar, Erdoğan da başbakan olmadığından, Terörist başı efelenme yerine, can derdine düştüğünden olacak, gözündeki bant açılınca öylesine mahzunlaştı ki, heyecandan ‘’Benim anamda Türk, babamda Türk” demeye başladı.
Eh, can tatlı!
Karşısındakiler karnını kaşıyarak masallar anlattığı militanları değildi. ‘’Devletimin emrindeyim” diyordu.
Bütün bunlar kapalı kapılar arkasında olan konuşmalar değildi. Televizyon haberlerinde canlı olarak tüm dünya dinledi. Birkaç terör denemesi sonrasında terör örgütünde de çözülme başladı. Militanlardan teslim olmalar hız kazandı.
Yargı aşamasında güvenlik güçlerine verdiği bilgilerle birçok hücre çökertildi. Bu itiraflar karşılığında Mecliste idam cezası kaldırılarak idamdan kurtulmuş oldu.
Yalnız Güneydoğu Anadolu değil, Türkiye genelinde de bir rahatlama, hoşnutluk ortamı oluşuyordu. Terörden nemalananlar dışında Kürt kökenli yurttaşlar üzerlerinden ağır bir yükün kalktığı belli oluyordu.
Artık, ne zorla kepenk kapatma, ne tehditle sokaklarda zorla bağırmalar ortadan kalkmıştı. Açık açık haraç toplamalar bıçak gibi kesildi.
ABD’nin Asya petrollerini ele geçirme planını yaşama sokmaya başlamasına kadar sürdü.
Ülkelerine ihaneti ikbal sayan Talabani ve Barzani aşiret reislerinin de bahtı açıldı.
Saddam’ın nükleer silah ürettiği yalanı ile Irak’ın işgali düğmesine basıldı.
ABD’nin, Irak’ın işgalinde aktif görev alması için Ecevit’i ikna çabaları işe yaramadı. DSP içinde Ecevit’i devre dışı bırakma girişimleri başlatıldı. Türkiye’de kendilerine kayıtsız şartsız biat edecek iktidar arayışına girdi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçelinin partinin genel başkanlığından alınma korkusu ile erken seçime gidilmesi dayatması ABD’yi rahatlattı.
Yedek plan, Ulusalcıların, antiemperyalistlerin devre dışı bırakılması ve Erbakansız ILIMLI İSLAM projesi devreye sokuldu. Amerika’da beside tutulan F. Gülen’e minnetini ödeme görevini canla başla yerine getirme fırsatı çıktı.
Mason yapılanmasından aşırma ampul projesi yerli, uluslar arası, işbirlikçi, cemaat medyasıyla ‘’Değiştiler” kampanyasını başlattılar.
AKP, yüzde otuz beş oy oranı ile mecliste yüzde yetmiş çoğunluğa erişip tek başına iktidar oldular.
AKP’nin yasaklı genel başkanı Beyaz Sarayda, Bush’a sadakatini belirtirken, dışişleri de devre dışı bırakıldı. RTE, Bush’un itimadına mazhar oldu.
Irak’ın işgali için Güneydoğu Anadolu’ya konuşlanacak ABD askerlerini taşlayan Kürt kökenli yurttaşlar Irak’ın işgaline karşı çıkıyordu. Mecliste, Irak’a Türkiye ile ABD saldırısı, AKP içerisinde bir kısım milletvekili ve CHP’nin tavır almasıyla AKP-ABD işbirliği önemli bir darbe aldı. Holding medyası ve yandaşlar, ABD’nin Dolar rüşvetinin engellenmesine öfke kustular.
RTE, Baykal’ın kıyağı, YSK’nın desteğiyle başbakanlık koltuğuna oturdu.
Kuzey Irak’ta tutsak durumundaki PKK ve Türkiye’deki Kürt ırkçıları rahat bir nefes aldı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı Bush tarafından BOP isimli emperyalist projeye eşbaşkan olarak atandı. Yüz binlerce Iraklı ABD, Barzani ve Talabani tarafından katledildi. Ölenlerin yüzde altmışı sivil insanlardan olması bu saldırının iğrençliğinin de göstergesidir.
Türk askerinin başına çuval geçirilmesi, Erbil ve Kerkük’te Türkmenlerin Kürt aşiretleri tarafından katledilmeleri AKP iktidarını rahatsız etmedi.
AKP’nin gelecekte iktidar çoğunluğunu kaybetme önlemi olarak PKK vesayetli parti ortaklığı düşünüldü. Kemalist ideoloji, devleti teslim alacak cemaat ve ayrılıkçı Kürt desteğiyle yıkılabilirdi. PKK’nın siyasal uzantısı parti kapatılıyor, hemen yenisi kuruluyordu.
AKP iktidar olup, PKK patentli parti yüzde beş ve altı oranında kalınca, 12 Eylül yasaları sayesinde bağımsız aday formülüyle mecliste grup oluşturdular. Ve PKK’yı resmen meclise taşıdılar. Artık Terörist Başı meclise bile emirler yağdırmaya başladı. Başbakan, kendisine yapılan hakaretlere, küfürlere sessiz kalması perde arkasında yapılan pazarlıkların nedenidir.
Başbakan baştan beri ‘’Kürt, Türk ne demek, İslam’da buluşalım” söylemi ile Baydemir’in ve Demirtaş’ın ayetli örneklemeleri ortak paydada buluşmanın ta kendisidir.
PKK uzantısı parti, azgınlıklarını, üniter devlet düşmanlıklarını, yasaları, Anayasayı hiçe sayma cüretleri her geçen gün artmaktadır.
Son olarak, Atatürk düşmanı, emzikli, neo liberal, ayrılıkçı ırkçıların Türkiye Cumhuriyetine başkaldırı emellerini ‘’Demokratik Toplum Kongresi” etiketiyle açıkladılar.
Özerk Kürdistan, ayrı bayrak, ayrı eğitim dili, ayrı polis gücü gibi Türkiye’yi bölme kalkışmasını başlattılar. Ülke bu ihanet başkaldırısına büyük tepki duydu.
AKPden, alt düzey yetkililerin dışında kimseden tepki gelmedi. İlk gün savcıları göreve çağıran Meclis Başkanı Şahin, ertesi gün söylediklerini yutarak, BDP’ başkanına muhabbetlerini bildirerek, belki de özür diledi.
BDP, asla Kürt halkını temsil edemez. Devletin cemaate teslim olmasıyla, Güneydoğuda şiddet ve tehditle halkı baskı altına alarak istediği şekilde yönlendirmesi, azgınlıklarına her gün bir yenisini eklemektedir. Rüzgâr gülü ve emzikli medyada militanları ve yandaşları utanmazca Ulus Devlete saldırmaktadırlar. Onların tüccar yazar militanlarından Altan Tan arsızlığını terbiyesizliğe taşıyarak, kendisini eleştiren liberal gazeteci Cüneyt Ülsever’i canlı TV programına bağlanarak çirkin küfürlerle tehdit etme cesaretini bulmaktadır.
Kürdün Türk’le, Türkün Kürtle bir sorunu yoktur. Türkiye’nin her yerinde iç içe birlikte yaşamaktadırlar. Türkiye, üzerinde yaşayan tüm vatandaşların ortak vatanıdır.
PKK ve onun uzantıları gerek kurtuluş savaşında, gerek Cumhuriyet döneminde emperyalistlerin maşası olarak ihanet içinde bulunmuşlar, kanlı başkaldırılarının bedelini de ödemişlerdir. Aynı emellerin uzantısı olarak bugün, PKK cellâtlarıyla aynı çizgide olmaları rastlantı değildir. Bunlar, aşiret düzeniyle insanların bilinçlenmesini, özgürleşmesini engellemekle varlıklarının sürdürebileceklerine inandıkları içindir.
Bunların sanal istekler dışında söylemleri yoktur.
Siz, bunların toprak reformu ile ilgili istemlerini, kadın hakları ile ilgili düşüncelerini, işsizliğe önlem olarak önerilerini, töre cinayetlerine karşı tavırlarını gördünüz mü?
Bunlar, oradaki halkları maraba olarak gören, mürit olarak gören, onları aptal olarak gören (Terörist Başının söylemleri) aşiret ağalarıdır.
Halktan birini meclise taşıdıklarını tanık olamazsınız.
AKP iktidarının, özellikle başbakanın sessiz kalmasına neden anlam veremiyorlar?
Teröristle seçim pazarlığının getirisini tartıyordur.
Fır döndü solcular henüz bir konuşma yazıp veremedi diye de düşünebilirler.
Tarihte, Damat Feritleri, Vahdettinleri yaşamadı mı bu ülke?
‘’Sükût ikrardan gelir” derler.
İktidar güdümlü.
Devlet sahipsiz.
Hep böyle mi kalacak?
Eli Böğründe beklerseniz, daha çok beklersiniz.
Hadi kalkın ayağa!
Sahip çıkalım ülkemize…
Türkiye’mize!!!

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.