GÖLGE ETMEYİN 

ABONE OL
18:08 - 01/10/2020 18:08
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

GÖLGE ETMEYİN 

Gölge etme, başka ihsan istemez, deyimi Dünya edebiyat sözlüğüne asırlar önce geçti. Fıçıya benzeyen bir çadırda hayatta kalma mücadelesi veren Yunan filozofuna, kral bir arsuzu olup olmadığını sorar. Bu deyim verilen cevaptır.

Sokakta yaşayan bir fakire arzusu sorulmaz, ona yaşayabileceği, barınacağı bir ev verilir. Kral elinde imkân olan hükmeden bir güçtür. Gücünü olumlu kullanırsa ona yardım edebilir. Isınmasına, aydınlanmasına yardım eden güneşini elinden almasına izin vermez elbette.

Sinoplu Diogenes (412- 323) Atina’ya sığınmacı olarak, Sokrates’in talebesi Antisthenes’den ders almak arzusuyla gelmişti. Büyük İskender bu sözünün etkisinde kaldı, hükümdar olmasaydım onun yerinde olmak isterdim, dedi. Yaşam ilkesi, malı mülkü olan iç hürriyetini kaybeder, fakirin kaybetmekten korktuğu herhangi bir şeyi yoktur.

Basın ve medyadan alınan haberlere göre yalnız Almanya’da değil, bütün Avrupa’da yaşayan Türk vatandaşları ve Türk kökenli Avrupa yurttaşı bu sözü durmadan tekrarlıyor.
Yıllardır yurtdışı Türkleri, döviz sıkıntısı olduğu zaman Türkiye’yi dar boğazdan geçirmek için varlıkları fark edilir.
Yaşadığı ülkelerde horlandığı yetmez, anababa veya büyükanababalarının ülkesinde de ayrımcılığa uğrar. Yol kenarında karpuz satan bile arabanın plakasını görünce kazık fiyatını söyler.

Almancı, gurbetçi diyerek oraya ait olmadığını hatırlatırlar. Tatilini geçirip geri Avrupa topraklarına ayak basınca derin bir nefes alır vatandaş, nihayet kurallar ülkesine gelmiştir.
İki site derneğinde beyin gücü olarak yardım eden emekli öğretmene çevre derneği başkanı Almanya’dan sık sık örnek verme, diye uyarır. Çünkü onlar her şeyi doğru bilirler, alışkanlıkları değiştirmek çok zordur. Teknoloji dağılımın tam tersine sosyologlar, kültür gelenek görenekte alışılmışı değiştirmek kolay değil, diyorlar.

Veren Allah alır canı, misali keşke yurtdışı Türklere seçim hakkı tanınmasaydı, diyen vatandaş var. Bilhassa 16 Nisan’da yapılacak referanduma kadar yurtdışı Türkleri kimsenin aklına gelmezdi. Turist gelsin diye yapılan projelerde onlar düşünülmez. Onlar nasıl olsa gelir, krizler getirecekleri gönderecekleri dövizlerle atlatılır nasıl olsa.

Gerek iktidara gerek muhalif partilere ait olan milletvekilleri inandıklarına çağrı yapıyor. Evet veya hayır demelerinin önemine vurgu yapıyor. Ama argümanlar yeterli görülmüyor.
                            

CHP’ne ait olan milletvekilleri anayasanın şimdiki halini ve değişirse günlük yaşama neler getireceğini anlatıyorlar. Evet diyen de vatandaşımızdır, komşu, akraba arkadaşımız olmaya seçimden sonra da devam edecektir, diyerek taraftarlarını sükûnete davet ediyorlar. Her ne kadar kışkırtmalara uymasalar da sakin konuşamıyorlar. Ses tonunda rahatsız edici üzüntü, kızgınlık, şaşkınlık hissediliyor. Sözleriyle umut verme gayreti, ses yankısı içinde kayboluyor.

Yurtdışı Türklerine bu anayasa değişikliği ne getirip, götürecek hiç konuşulmuyor. Alman yönetici ve politikacıları şaşkın durumda. Türkler arasına sızdırılan kutuplaşma zehrine karşı çoğunluk topluma panzehir arayışı var.

Alman basın ve medyada adeta bir alkış sesi var. 2015 yılından beri konu belliydi, sığınmacı politikasına karşı yükselen sağ aşırı parti gündemi meşgul ediyordu. Direnme etkinlikleri diğer yapılacak işlere engel oluyor.

Şimdi Türkler yine oturdu gündeme. 80 milyon bir halktan bahsedilmiyor, bir tek kişi öne çıkarılıyor. O bir kişinin gölgesi bütün bir kıtayı kapladı.

AKP’ni temsilen televizyon tartışmalarına katılanlar oldukça zor durumda kalıyorlar. Argümanları karşı tarafın yani Almanların geçmişte yaptığı hataları öne sürerek savunmaya geçiyorlar. Buna rağmen tartışmalarla Türkiye’ye demokrasi fikir özgürlüğü örneği gösteriyorlar.

İki Almanya’nın birleşmesiyle birlikte göze batan Türk toplumu, olumsuz olan birçok sorunda sorumlu tutuluyordu. Tartışmalar dost olan Almanı daha sıkı dost yaptı, böylece gençlerin başarmasına yardım ettiler. Artık başarılı Türk gençleri yaşlı kıta Avrupa’yı ayakta tutacak.
Son yapılan bir araştırmaya göre, sığınmacılara yardım edenlerin çoğunluğunun göçmen kökenli Müslüman olduğu ortaya çıktı.

Aklı başında olan gençler, nefret kampanyalara ve şiddete hayır diyorlar. Avrupa’da ve Dünya’da Türkiye’nin itibarının artması yurtdışı Türklerin hayatında çok önemli bir yer tutuyor.

Okulda sekiz dokuz yaşında bir çocuk öğrenci, Müslümanların ve Türkiye’de yapılan hataların sorumlusu yapılıyor. Genç anababalarla konuşunca yıllar önce o zaman Berlin’de elçi olan Dr. Onur Öymen’in şu sözünü hatırlıyorum. Yalnız ben değil, siz hepiniz teker teker Türkiye Cumhuriyeti Devletinin burada elçisisiniz.

Genç okurlarım, Türkiye’den politikacılara ve devlet temsilcilerine Tanrı aşkına Avrupa’ya gölge yapmayın, başka ihsan istemiyoruz, diyorlar.

Gölgesiz kalın! 

İlter Gözkaya-Holzhey                

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.