Göç ve Bürokrasi

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 

Soğuk geçen bir kış mevsiminden sonra Şubat ve Mart ayları Berlin’de oldukça hareketli, güzel etkinliklerle geçiyor. Yazarlar konu sorunu çekmiyorlar, ne yazsam diye düşünme yerine sıralama sorunu oluyor.
Bu yazımda arşiv çekmecemde biriktirdiğim böyle bir konuyu tekrar güncelleştirmek istiyorum.
Artık Berlin Penceresi Dünya gazetesi olma yolunda. www.ha-ber.com Gazetemiz yönetmeni Sefa Doğanay ile Halkçı Devrimci Federasiyon’u Başkanı Ahmet İyidirli’nin birlikte düzenlediği okuma akşamına siz sevgili okurlarımı götürmek hayli hoş bir duygu. Zira ben bu okuma akşamına artık okurları, yazarları ve yöneticileri ile büyük bir aile olma yolunda olan gazetemizin bir üyesi olarak Dr. O. Can Ünver’i merak ettiğim için gitmiştim.
Berlin Büyükelçiliği Çalışma ve Sosyal Güvenlik Müşaviri iken toplantılardan kendisini tanıyordum. Elbette bu tanıma elçiliğin bir elemanı olarak. Toplantının birinde eşim toplantıda konuştuğu konu ile ilgili yazılı materyal istedi. İçimden, inşallah gönderir diye düşündüm. Zira Almanya’da kime yazarsanız yazın, Cumhurbaşkanına dahi yazsanız, kısada olsa bir cevap gelir. Ama Türkiye’de çok güzel dosyalanır, sizin haberiniz olmaz. Mektubunuz alındı mı veya okundu mu bilemezsiniz.
Can Bey önyargıya fırsat vermedi, verdiği sözü tuttu ve gönderdi. Bunu fertlerin bireysel çabalarının önyargılara karşı mücadelede önemini anlatmak için açıkladım.
Bu okuma akşamında Can Bey’i akıcı, samimî konuşması ile kendisini yakından tanıma fırsatını buldum. Kitap tanıtımını zevke dinledim ve hele kitabı okuduktan sonra bütün konsolosluklarımızda, bütün dünyadaki T.C. Devleti temsilciliklerinde, elçiliklerde seminerler yaparak bu kitabı yalnız okumak değil, tartışmalar yapıp, genç elemanları yetiştirme ve eğitimde ders kitabı olarak kullanmalarını candan öneriyorum.
iltergh-30-03-a.jpg
Yurt dışında yaşıyanlar bu kitabı okuyunca T.C. Devleti temsilcilerine daha anlayışla yaklaşacaklardır. Normal, sade bir yaşamı olan insanlar dış hizmetlerde çalışanları tanıma fırsatını bulamıyorlar. Başınıza kaza, hapis gibi kötü şeyler gelmemişse o kapı size kapalı kalıyor.
Toplantılar kapalı gruplarda geçiyor. Bir sivil kuruluşta, dernekte başkan değilseniz davetiye almanız sınırlı kalıyor.
Başkonsolosumuz Mustafa Pulat’ın Türk Kültür Ev’ini çeşitli gruplara, örneğin üniversite öğrencilerine açma çabası bunu biraz değiştirecektir.
Halâ bu güzel, içeriği zengin kitabın tanıtımına geçemedim,
Otuzbeş Yıllık Göç ve Bürokrasi Tanıklıklarım [1].
Önce sözlük anlamına bakalım.
Bürokrasi: İşlerin yürütülmesinde uzun uzadıya birtakım dolaşık işlemlere başvurulması yöntemi.
Bürokrat: İşlerin yürütülmesi sırasında aşırı ölçüde formaliteye düşkün görevli.
Bununla sıradan bir vatandaş olarak aslında pek ilgilenmediğimiz bir konu olduğunu açıklamış oluyoruz.
Yıllar önce bir defilede bir başkonsolosumuzun hanımına ne kadar güzel türk kızlarımız var. Mankenlerin birisi bari türk kızı olsaydı, dedim. Aman, türk kızları yürümeyi bile beceremezler, deyip, kestirince hem şaşırdım, hem de üzülmüştüm. Zira kendi vatandaşını küçük, hor görerek bir yere ulaşılmaz.
Can Bey bütün okuma akşamı boyunca bize sizden biriyim intibasını verdi. Nedenini biyografisine bir göz atarsak daha iyi anlarız.
Ankara’da 16 Mayıs 1954 yılında doğdu. RED Ankara kollejinden 1972 yılında mezun olduktan sonra yüksek tahsilini Almanya’da Münih Ludwig Maximilian Üniversitesi’nde yaptı. Siyaset Bilimi, İletişim Bilimi ve Yakın Doğu Tarihi, Kültürü ve Türkoloji öğrenim bölümleri idi. Aynı üniversitede Lisans ve Yüksek Lisans yaptı.
Sonraki yıllarda Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkilap Tarihi Enstitüsü’nde “Oryantalizmin Almanya’nın Türkiye Politikalarındaki Yeri” konulu tezi ile doktora öğrenimini tamamladı. Almancası çok iyi olduğundan çoğunluğunu 1979 yılından itibaren Almanya’da olmak üzere adım adım, basamaklarda ilerliyerek, terliyerek dış temsilciliklerde karire yaptı.
Yüksek tahsilini maddi sıkıntılar çekerek yaptığından olsa gerek, türk işçilerini çok yakından tanıma fırsatını bulmuştu. Çünkü bulduğu her işte çalışmak zorundaydı.
Kitabın birinci bölümü, Almanya acı vatan(mı?) Bülent Ecevit’in şu şiiri ile başlıyor:
Konuk İşçi
Uzakta bir ocaktır
Yanar yüreğinde memleketi
Ellere verir çaresiz
Ellerindeki bereketi
Yurdunda mı yabancı
Yabanda mı bilemez
O bir konuk her yerde
O bir özlem bir acı
İlk neslin tarihini ince ve acı bir dille anlatıyor.
Dile kolay tam otuzbeş yıllık hatıraları ve vatandaşlarına yapılan sosyal hizmetleri sıralanıyor. Olumlu, olumsuz yaşadıklarını tarih sırası ile verirken Türkiye’de politik, sosyal ve kültürel gelişmeleri açıklıyor. Coşkulu Nürnberg, yorucu Hamburg yılları akıcı bir dille anlatıldığından sıkılmadan merakla okunuyor. Her hizmet arası Ankara’da bavul Üstünde bekleme ailesi için de kolay bir iş değil. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’nden sonra bakanlığa dönüyor. En son Berlin yılları bürokrasi tanıklıklarıyla görevini iç rahatlığıyla bitiriyor.
Son bölüm olan 11. bölümü biraz daha açmakta yarar var.
Dünden Yarına Yorumlar:
Almanya’daki Türk varlığının dünü, bugünü ve yarını.
Yabancı (Türk) düşmanlığı ve Türk-Alman ilşkileri.
Öncelikli sorunlarımız olarak tanıtma ve itibar kazanma.
Türkiye’ye düşen önemli görevler.
Yetkin kadrolara olan gereksinme.
Avrupa hukuku ve hukuk örgütlenmesi.
Türkçe, Türk kültürü ve Eğitim.
Vatandaşlarımızın sosyal güvenlikleri.
Türk girişimcilerin desteklenmesi ve Türkiye’de yatırıma yönlendirilmesi.
Ülkemizde göç araştırmalarına önem verilmeli.
GENÇ MEMURLARA öğütler.
Ve sözüne şöyle son veriyor:
“Bu kitabı sorumluluk gereği yazdım. Bir tür hesap verme, bir son değerlendirme yapmak istedim. Uzun süren memuriyetim boyunca olan bitenin anlatılmasının ötesinde yurt-dışındaki Türk varlığı ve göç olgusu ile ilgili izlenimlerimi ve görüşlerimi yansıtmaya çalıştım. Umarım amacına ulaşır.
Devlete olan bağlılığım ve inancım göreviminin son gününe kadar hiç azalmadı. Türk bürokrasisinde eleştirilmesine karınca kaderince katkıda bulunabilmek içindir [1,s.319].
 
iltergh-30-03-b.jpg
 
Umudum bu kitabın zaman zaman sahipsiz olma hissine kapılan tüm okurlarımın ve bütün yurtdışında çalışan devlet temsilcisi elemanların başvuru kitabı olmasıdır. Ayrıca bu kitap devlet temsilcisi elemanlarını seçen, gövevlendiren sorumlulara yol gösterici niteliğindedir.
 
İyi okumalar
 
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen
 
[1]
Otuzbeş Yıllık Göç ve Bürokrasi Tanıklıklarım, 333 Sayfa, O Can Ünver, Phoenix Yayınevi, Ağustos 2008, Ankara ISBN 978-9944-931-65-6
 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.