GİDİCİ

ABONE OL
18:45 - 01/10/2020 18:45
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bir başbakan düşünün ki, yurt dışında terörist olarak tanınmaktadır. 2013 yılının Mart ayı başında ABD’nin Şikago kentinin caddelerinde dolaşan otobüslerde Usame Bin Ladin, Pakistan asıllı Faisal Shazt, Filistin kökenli ABD ordusunda binbaşı Nidal Hasan, HAMAS üyesi bir Arap teröristin fotoğrafları vardı. Bu teröristlerin yanında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da fotoğrafı bulunuyordu…

Amerika Özgürlükleri Savunma Girişimi (American Freedom Defense Initiative) adlı örgütün hazırladığı afişlerde, Usame Bin Ladin için; “Sizi derhal İslam’a çağırıyoruz. Benim cihadım bu, ya sizinki?” yazılıydı. Recep Tayyip Erdoğan’ın afişinde ise; “Minareler süngümüz, kubbeler miğferimiz, camiler kışlamız, müminler askerlerimiz. Bu ilahi ordu dinimi bekler… Benim cihadım bu, ya sizinki?” yazıyordu. Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı bir terörist gibi Şikago caddelerinde Amerikan halkına tanıtılıyordu. Büyük bir diplomatik skandal olan bu olay hakkında Türkiye Cumhuriyeti Büyük Elçiliği ya da Dışişleri Bakanlığı’ndan hiçbir açıklama yapılmaması ise başka bir skandaldır.

Recep Tayyip Erdoğan’ın, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’a ve devlet güçlerine karşı savaşan terör örgütlerine destek verdiği, o teröristleri eğittiği, Türkiye’de barındırdığı ve silahlandırdığı bütün dünyada bilinmektedir. Suriye’de silahsız ve savunmasız sivilleri öldürüp onların iç organlarını yiyen, kanlarını avuç avuç içen El Nusra terör örgütü mensuplarına destek verdiğini bilmeyen kalmamıştır. El Kaide terör örgütüne yardım eden, desteklediği için Uluslararası Polis Teşkilatı İnterpol tarafından kırmızı bültenle aranan Yasin El Kadı, Türkiye’ye geliyor ve Recep Tayyip Erdoğan tarafından korunuyor. Zaten daha önce de başbakan, Yasin El Kadı’ya kefil olduğunu açıklamıştı.

7 Kasım 2013 günü Adana’da bir TIR’da yapılan aramada Suriye’deki teröristlere götürülmek üzere tonlarca mermi, silah ve mühimmat ele geçirilmişti. 1 Ocak 2014 günü Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde, mahkeme kararı ve özel yetkili savcının talimatı ile durdurulan TIR’da arama yapılamamış, TIR’ı durduran jandarma komutanı görevden alınmış, TIR’ın içindeki MİT görevlileri aracın aranmasına izin vermemiş ve savcıya saldırmışlardır. TIR’ın içinde yardım malzemesi bulunduğu söylemi ise hiç inandırıcı değildir. Başbakanın teröristlere yardım ve yataklık ettiğini herkes görmektedir.

Tayyip Erdoğan’ın, İstanbul Anakent Belediye Başkanı olmadan önce, ev kirası partisi tarafından verilirken, birdenbire zenginleşmesini açıklaması gerekmektedir. Eşi ve çocuklarının mal varlıklarını nasıl elde ettiklerini bildirmesi gerekmektedir.

Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Anakent Belediye Başkanlığı yaptığı döneme ilişkin TBMM Başkanlığı’na ulaşan ve dokunulmazlık zırhının kaldırılması istenen fezlekelerde “görevi ihmal, zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrakta ve kayıtlarında sahtecilik ile cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak” suçlamaları yer almaktadır. 1994 yılında İstanbul Anakent Belediye Başkanı olmasından, milletvekili seçildiği 2003 yılına kadar geçen sekiz yılda 84 suçlama kayıtlara alınmış, bunlardan yalnızca birinden beraat etmiş, hakkındaki 20 suçlamadan “Rahşan Ecevit’in affı” ile kurtulmuş ve diğer 63 suçlamadan ise dokunulmazlık sayesinde şimdilik kurtulmuştur.

17 Aralık 2013 günü yapılan yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun ikinci aşamasında başbakanın oğlu Bilal’in de bu yolsuzluk ve rüşvet olaylarına karıştığı ortaya çıktı. 2 Ocak 2014 günü ifade vermesi için adliyeye çağrıldı, ama başbakan yargı kararlarını tanımayarak oğlunu ifadeye göndermedi. Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı, oğlu ve suç ortakları için soruşturma başlatan Cumhuriyet Savcısı’nı, ‘yüzkarası’, ‘militan’, ‘başkasının adamı’ olmakla suçlamış ve hakaret etmiştir.

Başbakanın kendisine, ailesine ve yakınlarına sıçrayan yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan kurtulması bu aşamada zor gözükmektedir; artık başbakanın deliğe süpürülme zamanı gelmiştir. ABD’nin taşeronluğunu yapanların ipi, ABD tarafından çekilmiştir, bileti kesilmiştir, gidicidir. Yıllardır ABD’nin isteklerini yaparken herşey toz pembeydi. 2002 yılından beri Fettullah Gülen cemaati ve AKP, emperyalist ABD’nin kendilerine verdiği görevleri büyük bir uyum ve özveri içinde yerine getirdiler. Türkiye Cumhuriyeti’ni yok etmeye yönelik ihanetleri birlikte yaptılar ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı kumpası birlikte kurdular. Başbakanın danışmanı tarafından açıklanan “Türk Silahlı Kuvvetleri’ne kumpas kurulduğu” gerçeği, ülkemizin yıllardır ne kadar kötü yönetildiğinin kanıtıdır ve ihanetle eşdeğerdir. Yıllarca darbe planları yapıldığını söyleyenler, bu kumpasın içinde kendilerinin de olduğunu ve sivil darbe yaptıklarını unutmuşlardır. 12 Eylül 2010 halk oylamasında “HSYK’yi birilerinin arka bahçesi yapmayacağız” diyen başbakan, şimdi “HSYK’yi değiştirmekle hata yaptık” demektedir. Çünkü yolsuzluk kendi kapılarına da dayanmıştır.

17 Aralık’tan beri ülkemizde büyük bir siyasi savaş sürmektedir. Bu savaşın bir tarafında Recep Tayyip Erdoğan, diğer tarafında Fettullah Gülen cemaati bulunmaktadır. Bu karmaşık süreçte Abdullah Gül’ü öne çıkartmaya çalışanlar vardır. Halbuki Abdullah Gül’ün de, bu her iki gruptan farkı yoktur, hepsi aynı yolun yolcusu ve farklı yolsuzlukların sırdaşlarıdır. Bu savaşta her iki grup da suçludur. Bunların hepsi ülkemize ihanet içindedirler. Bu süreçte hükümetin istifa etmesi kaçınılmazdır. Ancak acı bir şekilde; muhalefet, hükümetin istifası ve erken seçim isteği yerine, olaylara Abdullah Gül’ün el koymasını istemekle meşguldür.

Türkiye Cumhuriyeti böyle bir başbakana, böyle yöneticilere ve böyle bir hükümete layık değildir. Bu tip yöneticiler yaptıkları hukuksuzluklar ve çaldıkları değerler için en kısa sürede yargılanmalıdır, haksız servetlerine el konulmalıdır. Doğruya, aydınlığa ulaşmak için ülkesini seven onurlu insanların bir araya gelerek örgütlenmeleri ve halktan yana tavır koymaları gerekmektedir. Yoksa hırsızın az çalanı ile çok çalanı arasında bir fark yoktur. Tavrımızı yurtseverlikten ve dürüstlükten yana koymalıyız..

Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.