GERİDE NE KALDI?

ABONE OL
18:56 - 01/10/2020 18:56
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Hatip Dicle’nin milletvekilli seçilme yeterliliği olmamasına karşın aday gösterilmesinin bölücü örgütün önemli bir stratejisi olduğunu daha önceki yazılarımda yazmıştım. Asıl amacın, başta Öcalan olmak üzere Kandil’deki bölücü örgüt liderlerine parlamento yolunun açılması olduğu apaçık.

Dicle’nin durumunu fırsata dönüştüren BDP, hem kamuoyu nezdinde mağduru oynarken hem de ayrı bir devletin kuruluşunu hızlandırmakta. BDP’li milletvekilleri adına yapılan açıklamada: “Grup toplantılarını bundan sonra her hafta Diyarbakır’da düzenleyeceğiz!” sözleri ilginçtir. Cumhuriyet’in başkenti Ankara yerine grup toplantısının Diyarbakır’da yapılması anlamlıdır. Hele bundan sonraki grup toplantılarının da burada olacağını söylemek bir şeylerin koparılmakta olduğunun göstergesidir.

Bölücü örgüt sözcüleri daha önce iki bayraklı, başbakanlı, federasyonlu sistemi seslendirmişlerdi. Ayrılıkçılığı tescilleyen bu sözlere karşı kamuoyundan ve siyasetçilerimizden beklenen sert tepki gelmedi o zaman. Hatta ekranlarda, gazete köşelerinde bu durumu hararetle savunan küresel emperyalizm destekli sözde demokratlar, gelecekle ilgili de ipucu verdiler. Bu ipuçlarından ön önemlisi İmralı sakininin affıydı.

“Öcalan’ın artık lider konumuna geldiğini ve ciddiye alınması gerektiğini kabul etmeliyiz. İçimiz istemese dahi, Öcalan’ı basit bir suçlu olarak görmemeliyiz. Onun farklı olduğunu kabullenmek zorundayız. Bundan dolayı, eğer barışa katkıda bulunacaksa, ev hapsine çıkarılmasına dahi hazırlıklı olmalıyız.” Bu satırlar en meşhur(!) gazetecilerden birine ait, M,A. Birand’a. Yazının tamamı bölücü örgütü ve liderini aklama içerikli. Utanmasa, bu adamlar masumdur, diyecek. Son günlerde okyanus ötesinin emirleriyle hazırlanmış birtakım raporlar yayımlanıyor. Görünüşte Güneydoğu sorununun çözümüne(?) yönelik bu raporlar. Özünde ise ayrışmayı kamuoyuna benimsettirme çabası.

Gazete ve televizyonlar bölücü örgütü meşrulaştırma gayretini sürdürürken BDP ise ayrı bir devletin köşe taşlarını yerleştirmekte. Diyarbakır’daki grup toplantılarıyla yeni devletin başkenti de ilan ediliyor böylece. Salı günü TBMM’de ülkenin birliği için yemin eden iktidar ve muhalefet partileriyle yemin edenleri seyreden Türkiye’nin kurucu partisinin ne yaptığını merak ediyorsunuz? Alışık olduğumuz kayıkçı kavgasındalar. Herkes, eşi dostu taşımış meclise, ceylan derisi koltuklarda mışıl mışıl bir uyku için. Diyarbakır’daki grup toplantısı mı? Kimin umurunda. Yakında bölücü örgüt liderlerinin yolu da açılır. Herkes uyurken uyanık olanlar başarır. Uyuyanlar ise yalnızca rüya görür.

Eğitimi şifrelenmiş, ordusu Hasdal Kışlası’na hapsolmuş, yargısı siyasetin emrine girmiş bir ülke. Siyasetçileri ise gözlerini ve kulaklarını İmralı’ya çevirmiş durumda. Ada’dan dönen avukatlar hangi mesajı getirecek diye merak içindeler.

Tehditle istediğini yaptıran bir bölücü örgüt var. Bazı belediyelerde Kürtçe bilmeyenlere iş yok. Bölücü örgütün bayrağı gönderde. Parti grup toplantıları da Ankara’da değil. Sahi, geride ne kaldı?

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.