GEREK DUYULAN GÜÇ
“Dilerim Türk halkı yaşananlara ümit verici adımları yineleyerek cevap verir.”
Yukarıdaki, tırnak içine aldığım dilek; Filozof, dilbilimci ve tarihçi Prof. Noam Chomsky’nin dileğidir.
Chomsky başlangıçta; Bizim Asrın Liderimiz ’in 2002 de işin başına geçtiği ilk yıllarda Türkiye’yi daha demokratik ve tarafsızlıkla yöneteceğine inanıyormuş. Onun Türkiye’yi doğru yöne götüreceğine olan inancını işler tersine döndüğünde de yitirmiş.
Ne diyoruz biz? „Beşer şaşar!“ mı? E, demek ki insan filozof, dilbilimci ve tarihçi, bu işlerin profesörü olsa da yanılabiliyormuş ya da şaşabiliyormuş.
Öyle mi yani? Bu kadar mı? Bu kadar basit mi bunun açıklaması?
Daha işin başında „Tehlikenin farkında mısınız?“ diye soranlara kulak verilmezse, içeride ve dışarıda üç maymunu oynayanların şaşmalarının kıymet-i harbiyesi var mıdır ki?
„Erdoğan’ın Kürt ve Türk halkına karşı politikaları, sert baskılar ve artan otoriterliğe doğru tehlikeli bir yönde ilerliyor.” demiş.
Gel de bu intikâli bu profesöre yakıştır.
Mandanın intikâli bile daha erkendir bunun yanında.
Bizim „yetmez ama evet“çilerimiz de bugünlerde istim üstündeler ya, ben bunlara ağzımla gülmüyorum, ağzımla gülemiyorum, yeminler olsun!
Bizim Asrın Liderimiz’in bu tavrını „çok üzücü ve ciddi gelişmeler“ olarak nitelemiş Bay Prof.
Ne üzücüsü, ne ciddîsi? A şaşkın; bunlar ondaki despotluğun dışavurumu be!
Adam kendi gerçek kişiliğini döküyor ortalığa.
„Şahsî menfaatlerini müstevlîlerin siyasî emelleriyle tevhid eden“ bir kişiliktir o.
Bu kişilikte öne çıkan özelliklerse „gaflet, dalâlet ve hıyanet“tirler.
Sapkın ve hain oldukları ayan beyanken, bu kişiler gafil midirler? İşte asıl soru da budur.
Profesör Chomsky; Türkiye’nin geleceği halkın irade ve tercihine bağlıdır. Umut ediyorum ki, Türk halkı son zamanlarda yaşanan olaylara, bu yüzyılın başlarında attığı ümit verici adımları yineleyerek cevap verir.” demiş.
„Kurtuluş“a çağrı olarak anladım ben bu çağrıyı. Haksız mıyım?
Neden mi kurtulacağız ya da neyi mi kurtaracağız?
Memleketin her köşesini bilfiil işgal eden ABD’den, AB’den.
Onların hazırladıkları projelerden.
Bu projelerin eşbaşkanlarından.
Parlamenter rejimin ve cumhuriyetin düşmanlarından.
Kulak asmayalım bu içimizdeki ve dışımızdaki „yetmez ama evet“çilere!
Kurtuluş için gerek duyulan gücün nerede olduğunu bize doksan yıl öncesinden söyleyen „KURTARICI“mız yol göstericimizdir.
Bu; dün öyleydi. Bugün öyeldir. Yarın da öyle olacaktır…
Böyle düşünenlere „statükocu“ diyorlar ya kimileri.
Varsınlar, desinler.
Benim yol göstericim odur.
Ben; bilinçli, Kemalist bir statükocuyum.
