GERÇEK GÜNDEMİ KONUŞALIM

ABONE OL
18:15 - 01/10/2020 18:15
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

GERÇEK GÜNDEMİ KONUŞALIM


Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilki yaşadı. Neredeyse ülke genelinde Türkiye yaklaşık 10 saat karanlığa gömüldü. Türkiye`nin ekonomik zararı 5-6 Milyar Dolar olarak tahmin ediliyor. Tam da elektriğin kesildiği gün, İstanbul Adalet sarayında savcı Kiraz, bir dizi kuşkuları beraberinde taşıyan biçimde öldürülüyor. Nedense bu olay Arınç-Gökçek çatışmasının zirve yaptığı bir ortamda yaşanıyor. 

Gündemin ana konusu, Türkiye için büyük bir rezalet olan elektrik kesintisi ve Arınç`ın söylediği, Gökçek`in „Ankara`yı parsel parsel sattığı“ açıklaması olması, bu konu üzerinde ısrarla durulması ve de asla gündemden düşürülmemesi gerekirken, bir anda gündem değişiverdi. 

Bu, Erdoğan ve hala yönetmekte olduğu partisinin, böyle durumlarda gündemi büyük bir maharetle nasıl değiştirdiklerinin en yeni örneğidir.

Yanlış enerji politikasının iflası

Türkiye`nin neden bu elektrik skandalını yaşadığını, ne enerji bakanı ve ne de başbakan açıklayamıyor. Her zamanki gibi gerçekler örtbas edilerek ve halkın önemli bir kesiminin aldatılabileceği bazı anlaşılması güç açıklamalar yapılıyor. Tıpkı seçimler esnasında bir kedinin trafoya değmesi sonucu elektriğin kesildiği gülünç söylem gibi. 

Kamu iktisadi kuruluşlarının bir bir satıldığı gibi, elektrik üreten ve dağıtımını yapan devlet kurumları da özelleştirildi. Çoğu da hükümet yanlısı veya yancı ortaklı şirketlere satıldı. Özelleştirmelerle yalnızca hükümet kasasına milyarlar akmıyor. Belli kesimlerin, bu satımlardan haksız kazanç sağladığı da biliniyor. Sayısız HES`ler le köylerin dereleri ve su kaynakları, doğaya onarımı güç zararlar verilerek yandaş firmalara aktarılıyor. Çevre halkının birçok yerdeki direnişi, siyasi otoritelerin kullandırdığı polis ve jandarma zoruyla bastırıldı ve bastırılmaya devam ediliyor.

Atom santralleri kapatırken

Gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülke, başta güneş, rüzgâr, deniz, jeotermal enerji kaynaklarından yararlanmayı ana politikaları yaparken ve var olan atom santrallerini kapatmaya başlarken, Türkiye Sinop ve Mersin`de nükleer enerji santralleri kurma kararı alıyor. Çernobil felaketinden sonra yaşanan küçüklü büyüklü bir dizi atom santralleri kazaları, son olaraktan Japonya`nın korkunç Fukushima felaketi, enerji politikasında radikal bir değişime yol açtı.


Almanya bu değişimin en açık örneğidir. Mart 2011 de yaşanan büyük Fukushima felaketinden daha 5 ay önce Almanya hükümeti Nükleer enerji santrallerinin çalışma sürelerini 12 yıl uzatmıştı. Fukushima olayı, bu politikanın yanlışlığını kanıtladı. Halktan gelen büyük tepki sonucu, Almanya Hükümeti derhal Atom sözleşmesi kararını değiştirerek, atom santrallerinin 12 yıl uzatma kararını iptal etti. 6 nükleer enerji santralı derhal kapatıldı. Kalan 8 inin de en geç 2022 de kapatılmasına karar verildi. Almanya`da enerjinin üçte birinin sağlandığı atom santrallerinin kapatılmasıyla doğacak açık, başta güneş olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanacaktır. Atom santrallerinden sağlanan enerjiyi, yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlama politikası, İsviçre, Belçika, İspanya, Japonya ve bazı diğer ülkeler de izleneceği kararları alındı. Atom enerjisinden yararlanan ülkelerin en büyük sorunu, atom atıklarının nerede ve nasıl güvenceli olarak depolanacağıdır. Çünkü bu atıklar yüzlerce metre yerin altında sağlam sanılan varillerde depolansa bile, bunun güvenceyi sağlayamayacağı ve bu atıkların yüzlerce yıl büyük bir tehlike oluşturduğu uzmanlar tarafından bilinmekte ve tartışılmaktadır.

Doğrusu ben öteden beri atom santrallerinin olmamasını, Türkiye için büyük bir şans olarak görüyorum. Anlaşılan atom lobisi AKP hükümetini de etkisi altına almayı başardı. Oysa Türkiye sonu olmayan en büyük enerji kaynağı güneş zengini bir ülkedir. Çevreye hiç bir zararı olmayan, dışa bağımlılığı gerektirmeyen ve Türkiye`nin birçok bölgesinde neredeyse sürekli var olan güneş enerjisinden, neden gereğince yararlanılmadığını anlamak olası değildir.
Muhalefet partileri, enerji konusunda Türkiye`nin dışa bağımlılığını en aza indirebilecek başta güneş olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarını, politikalarının en önemli konusu olarak görmeleri ve gündemlerine almaları, bu konu üzerinde kararlılıkla durmaları büyük önem taşımaktadır. Bu politikaya doğa ve çevre dostu tüm güçlerin de destek olmaları gerekir.
Gündemi muhalefet belirlemeli!

Seçimlere kısa bir süre kala, Başbakan yardımcısı ve hükümet sözcüsü Bülent Arınç, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek için, „Ankara`yı parsel parsel sattığını“ „100 konuda“ 8 Haziran sonrası konuşacağını söylüyor. Böylece Ankara`da 21 yıldır belediye başkanı olan Gökçek hakkında yıllardır dolaşan yolsuzluk iddialarının, en yetkili kişi tarafından altı önemle çizilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti hiç bir döneminde yaşamadığı sonu gelmez yolsuzlukları son 12 yıldır AKP döneminde yaşamaktadır. Arınç`ın bu açıklaması, bu yöndeki iddiaların nedenli haklı olduğunun en açık kanıtıdır. Son derece önemli olan bu konu, yine gündem değiştirilerek, muhalefet partileri ve medya tarafından nedense kısa bir süre sonra kenara itilmiştir.

Çıkar eksenli özelleştirmeler sonucu Türkiye`yi karanlığa boğan, dışa bağımlılığımızı daha da artıran, tamamen dışa bağımlı teknolojiyle kurulma kararı alınan Nükleer enerji santralleri konularında da, muhalefet partileri aynı şekilde neredeyse suskun kalıyorlar. Başbakan ve Enerji bakanı aradan geçen günlere karşın, ülkeye büyük zarar veren elektrik kesintisini nedense açıklayamıyorlar. 


Bir anda gündemin ana konusu, elektrik kesintisi gününde yaşanan ve arkasından da bir kaç yerde meydana gelen terör olayı oldu. Oysa parlamentodaki muhalefet partileri alışıla gelen bu tür gündemi değiştirme oyunlarına gelmeyerek, önemle ve ısrarla izlenen yanlış enerji politikaları sonucu meydana gelen, son derece önemli bu rezalete eğilmeleri gerekirdi ve gerekmektedir de. Muhalefet ve medyanın önemli bir kesimi, ne yazık ki 12 yıldır Erdoğan ve AKP tarafından başarıyla izlenen gündemi belirleme ve skandalları yapay gündemlerle ört pas etme oyunlarını, halka ve seçmene teşhir etmeyi henüz başaramamaktadır. Tüm bu sonu gelmez yolsuzluk, rüşvet, gasp ve kara para olaylarına karşın, AKP oylarının bu denli yüksek olmasının önemli bir nedeni de bu olsa gerekir.

Prof. Dr. Hakkı Keskin

Siyasal Bilimci    

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.