GENÇLİK EŞİT DEĞİLDİR GENÇLİK

ABONE OL
18:53 - 01/10/2020 18:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Başlıktaki özel işaret ”eşit değildir” anlamını taşır matematikte.
Atatürk’ün seslendiği gençlikle Necip Fazıl Kısakürek’in seslendiği gençlik aynı gençlik değildir. Burada bir eşitlik söz konusu bile değildir.
Ne diyor seslenişinin ilk tümcesinde kurtarıcı ve kurucu?
”Birinci ödevin; Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini, sonsuza değin korumak ve savunmaktır.”

NFK’in seslenişindeki ilk tümcesindeyse ne bağımsızlık ne de cumhuriyet var. Ben, onun ne demek istediğini anlayamadım. Anlayan beri gelsin. ”Geçmiş de, gelecek de benim!” mi dedirtmek istiyor acaba gençliğe?
“zaman bendedir ve mekân bana emanettir!” şuurunda bir gençlik…
Kemal Atatürk’e göre gençliğin varlığının tek temeli bağımsızlık ve cumhuriyeti korumak ve savunmaktır. Bu değerlere sahip çıkmaktır.
NFK; aşağıya aldığım bölümünde seslenişinin, sizce de ”Yurtta barış, dünyada barış!” ilkesine karşı bir gençlik arayışında değil midir?
”devlet ve milletinin büyük çapa ermiş yedi asırlık hayatında ilk iki buçuk asrını aşk, vecd, fetih ve hâkimiyetle süsleyici; üç asrını kaba softa ve ham yobaz elinde kenetleyici; son bir asrını allahın, kur’ân’ında “belhüm adal” dediği hayvandan aşağı taklitçilere kaptırıcı; en son yarım asrını da işgâl ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, türkü madde plânında kurtardıktan sonra ruh plânında helâk edici tam dört devre bulunduğunu gören… Bu devreleri, yükseltici aşk, çürütücü taklitçilik ve öldürücü küfür diye yaftalayan ve şimdi, evet şimdi… Beşinci devrenin kapısı önünde dimdik bekleyen bir gençlik…”
Bu bölümdeki Kuran’ı kaynak göstererek kullandığı ”belhüm adal” yani ”hayvandan aşağı taklitçiler” kimlerdir?
Türk’ü kurtaranlar, ona göre, bu işi ”madde planı”nda yapmışlardır ama; onlar, ”ruh planı”nda Türk’ü helâk etmişlerdir.
”gökleri çökertecek ve yeni kurbağa diliyle ”dikey”leri ”yatay” hale getirecek bir nida kopararak ”mukaddes emaneti ne yaptınız?” diye meydan yerine çıkacağı günü bekleyen bir gençlik…”
Bu ”mukaddes” emanetler ”saltanat ve hilafet” olmasınlar sakın…
” dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, öcünün dâvacısı bir gençlik…”
Kemal Atatürk, gençliğe bağımsızlık ve cumhuriyeti koruma ve savunma görevi verirken NFK; onlara din, dil, beyin, ilim, ırz, ev ve altını çiziyorum, kin, öç davacısı olma görevini uygun buluyor.
NFK’in aşağıdaki salvasındaki gençlik; ünlü Bursa Nutku’nda,
”Türk genci, rejimin ve devrimlerin sahibi ve bekçisidir.”
diyen Kemal Atatürk’ün anladığı anlamda bir gençliğe eşit midir?
”halka değil, hakka inanan; meclisinin duvarında “hâkimiyet hakkındır” düsturuna hasret çeken, gerçek adâleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti hakka kölelikte bulan bir gençlik…”
Bu salvadan insan haklarıyla donanmış birey mi, kul haklarıyla yetinmesi gereken köle mi anlaşılmalıdır?
NFK; 7. yüzyılda çakılmış kalmış, 20. yüzyıldan ve bu yüzyılın en insancıl yönetim biçimi olan ve halk egemenliğine dayanan ”demokrasi”den bîhaber bir zat değil midir sizce de?
” … kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin, aşkına, vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrâkine sahip bir gençlik…”
Diyalektik; zıtların çelişkisinden çıkan gerçek anlamındadır.
”Hakkın hâkim” olduğu bir düzende zıtların çelişkisinden söz edebilir misiniz?
NFK, ne dediğini de neden dediğini de bilmiyor.
Bilmiyor mu acaba?
”… O mübarek oluş sırrını, her sistem ve mezheb, ortada ne kadar hastalık varsa tedavisinin ve ne kadar cennet hayâli varsa hakikatinin İslam’da olduğunu gösterecek ve bu tavırla yurduna, İslam âlemine ve bütün insanlığa numunelik teşkil edecek bir gençlik…”
Demek ki gerçek neredeymiş? İslam’da! ”Tek yol İslam!” mı demek istiyor ne?
”tek cümleyle, Allah’ın, kâinatı yüzü suyu hürmetine yarattığı sevgilisinin alemleri manto gibi bürüyen eteğine tutunacak, o’ndan başka hiçbir tutamak, dayanak, sığınak, sarınak tanımayacak ve o’nun düşmanlarını ancak kubur farelerine denk muameleye lâyık görecek bir gençlik…”
Ne bağımsızlık ne cumhuriyet…
Allah ve kâinatı yüzü suyu hürmetine yarattığı sevgilisi…
Breh, breh, breh!
”o’nun düşmanlarını ancak kubur farelerine denk muameleye lâyık görecek bir gençlik…”
NFK’in anladığı anlamda bir gençlik değilseniz eğer siz, olsanız olsanız ”kubur faresi”siniz.
Bu ”kubur” bana ABD’inde Cüneyt Zapsu’dan bir salvayı anımsattı nedense.
Kemal Atatürk’ün gençliğe seslenişini günümüzün Türkçesiyle okuyacaksınız aşağıda.
Karar verin lütfen!
Onun anladığı ”gençlik”, NFK’in gençliğine eşit midir?
”Ey Türk Gençliği!
Birinci ödevin; Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini, sonsuzluğa değin korumak ve savunmaktır.
Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel, senin en değerli güven kaynağıdır. Gelecekte de, yurt içinde ve dışında, seni bu kaynaktan yoksun etmek isteyen kötücüller bulunacaktır. Bir gün, bağımsızlığını ve cumhuriyetini savunmak zorunda kalırsan; ödeve atılmak için, içinde bulunacağın durumun olanaklarını ve koşullarını düşünmeyeceksin! Bu olanaklar ve koşullar çok elverişsiz olabilir. Bağımsızlığına ve cumhuriyetine kıymak isteyecek düşmanlar, bütün dünyada benzeri görülmedik bir utku kazanmış olabilirler. Zorla ve aldatıcı düzenlerle sevgili yurdunun bütün kaleleri alınmış, bütün gemilikleri ele geçirilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesine düşman girmiş olabilir. Bütün bu koşullardan daha acıklı ve korkunç olmak üzere, yurdunda, iş başında bulunanlar, aymazlık ve sapkınlık içinde olabilirler. Üstelik hainlik de yapabilirler. Daha kötüsü, iş başında bulunan kişiler, kendi çıkarlarını, yurduna girmiş olan düşmanların siyasal erekleriyle birleştirebilirler. Ulus, yoksulluk ve sıkıntı içinde ezgin ve bitkin düşmüş olabilir.
Ey Türk geleceğinin gençliği!
İşte, bu ortam ve koşullar içinde bile ödevin, Türk bağımsızlığını ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Bunun için gereken güç, damarlarındaki soylu kanda vardır!”
Bugüne değin Atatürk adını bir kez olsun ağzına almayan, ondan söz etmek zorunda kaldığında Gazi Mustafa Kemal’den öteye geçemeyen bir başbakandan bu seslenişte yer alan gençliği anlamasını beklemek safdillik olmaz mı?
Sahi Sayın Başbakan;
Sizin gençliğinizin kini kimedir, öcünü kimden alacak?
Cihat çağrısı mı yapıyorsunuz?

Hasan Arslan
Türkçe Öğretmeni

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.