GENÇLİĞE EMANET

ABONE OL
18:52 - 01/10/2020 18:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Avrupa’da hatta tüm Batı aleminde artan İslam düşmanlığına karşı, şiddete başvuran ellerden ve dillerden İslam’ı kurtarmak gerektiğine inanan düşünce öncülerine tarihte hiç bugünkü kadar ihtiyaç duyulmamıştı.

Kaybolduğu sanılan yitik beşiği, doğudan gelen medeniyeti ilk defa tekrar hatırlatan Fransa’da yaşayan dünyaca tanınmış yazar Tahar Ben Jelloun, Baba İslâm nedir, çocuk kitabı ile başlamıştır. Arşivde bununla ilgili köşe yazıma bakınız.
www.ha-ber.com yazarlarımızdan Rüştü Kam Yitik Cennet/ Endülüs köşe yazı dizisiyle şu anda doğu kültürünün izlerini takip ettiği yazılarına dizi olarak devam ediyor.
Türk derneklerini sık sık eleştirenlerin çoğu basını takip etmiyor, hele Almanca olursa hiç haberdar olmuyor. Yazdığım bu konuyu Cumhuriyet Gazetesi yazarı Ahmet Tan’ın Görüş köşesinde ilk defa okuduktan sonra alman basınında araştırdım.
 
Alman Türk Sağlık Derneği Başkanı Yaşar Bilgin öncülüğünde aynı adla kurulan Vakıf 2005 yılından beri sağlıkla birlikte, insan hakları savunuculara İbni Sina ödülü veriyor.
Juride tıp edebiyat, politika ve kültürde tanınmış şahsiyetler bulunuyor. Türkiye’den Ahmet Tan, en son Almanya’dan eski Federal Meclis Başkanı Prof. Dr. Rita Süßmuth katıldı. Almanya ve Türkiye’den başka Portekiz, İspanya, ABD bu vakfı destekliyor.
Güneş gibi doğudan doğan bilimi gençliğe emanet etmek için bu vakfın yeni kurulan Eğitim ve Bilim Vakfı ile birlikte projeler üretmesini umut ediyorum. Örneğin: Almanya’da yoksul olduğundan dolayı üniversiteyi bitiremeyen gençlere burs vermek, ileride tüm Avrupa’ya yaymak.
Bu sene ödülü 2003 yılında Nobel Barış Ödülü alan İranlı
İnsan hakları Savunucusu Şirin Ebadi’ye verildi. Türkiye adayı jüride oyunu ona vermişti.
Törene 800 davetli katıldı Frankfurt’ta Paul Kilise ‘sinde yapıldı. Artık Kilise olarak kullanılmayan bu yapıda, 1949 yılında Alman Anayasa’sı yürürlüğe girdi. Anıtsal yapı olduğu için ayrı bir önem taşıyor, böyle saygın etkinliklerde kullanılıyor.
Şirin Ebadi 64 yaşında, üç yıldır İngiltere ve Amerika’da çocuklarının yanında sürgünde yaşıyor. Hukuk profesörü olan babasının desteği ile İran’da hukuk tahsilini yapmış, en üst makamda ilk kadın yargıcıydı. Sonra İslâm Devrimi denen diktatörlük gelince görevinden uzaklaştırıldı. Avukatlık yaparken muhalifleri savunduğu için olacak bir bahane bulunup, suçlu duruma düşürüldü. Meslekten ihraç edildiğiyle kalmadı, üstelik hapse atıldı.
Türkiye kendisini iyi tanıyor, Koç Üniversitesi ona Fahrî Doktora vermişti.
 
Ülkesine dönemese de hiç durmadan çalışıyor, konferanstan konferansa koşuyor. İran üzerinde değil, bilen yaşayan bir İranlı olarak konuşuyor. Söyleşilerde basına Batı’nın sadece İran Nükleer Programı’ndan konuşmasını eleştiriyor. İnsan ve kadın haklarından konuşulmasına öncelik veriyor.
Ölüm tehditleri alsa bile mücadelesine devam ediyor. Ülkesinde özgürlük için uğraşı veren hapisteki arkadaş ve dostlarını
düşünerek savaşma gücünü alıyor.
Fransa Nükleer Programı’ndan korkmuyor, zira orada demokrasi var, o halde acilen laîk demokrasi ve insan haklarını ülkesinde görmek istiyor, bir gün ülkesine dönme hayalini, umudunu hiç yitirmiyor.
Müslümanlara, şiddet yanlısı insanlardan, kötü ellerden, dillerden, yanlış yorum ve tefsirlerden dinimizi kurtarın, diyor. İslam adını alet edenlere fırsat verilmemeli, önce gerçek inananların sesini çıkartmasını ön görüyor.
Batı Avrupa’da hiçbir terör olayında yanına Hristiyan sözü konmuyor. İslam’ın terörle birlikte anılmasına karşı isyanı Ebadi Şirin gibi tanınmış şahsiyetler daha iyi duyururlar. Ama eli kalem tutanlar yazmalı, gerçek Müslüman inançlı olanların şiddete başvurmayacağını konuşan herkes haykırmalıdır. Türkiye Dışişleri Bakanı, terörü İslam kelimesi ile ananlarla aynı masaya oturmayız, demişti.
Bazı alman öğretmenler Türkçeye önem vermediğini gösteriyor, Türk öğrencilerin adlarını yanlış söylüyorlar, öğrenmemeye inat ediyorlar. İşte bunun gibi İbni Sina’nın eserleri dilden dile çevrildikçe değişik dillerde kendisine birçok ad verilmiş. Ortak bir payda vermek adına Latince Avicenna denilmiş, ödül bu isimle veriliyor.
İbni Sina bir köşe yazısında ancak araştırma, okumaya teşvik edilebilir, yoksa o anlatılamaz, o bir bilim deryası. 100 kitap yazma, 57 yaşa nasıl sığdırılır?
Buhara’ya yakın bir köyde dünyaya geldi, 980-1037 yıllarında İran’da yaşamış, işgal ve savaş kokusunu aldıkça hep bilime doğru göç etmiş. 17 Yaşında tanınmış bir doktordu.
Özel ders aldı, hayatı kütüphane ve yüksek okul diyebileceğimiz medreselerde geçti. Hem saraylarda hükümdar ailelerine doktorluk yapıyor, hem de üniversitelerde öğrenci yetiştiriyordu. Hiç durmadan yazıyordu, anadili farsça yazdı. Önce İbranice sonra lâtince, daha sonra diğer dillere çevrilen eserleri doğu batı, tüm dünyada 17. yüzyılın sonuna kadar tıp öğreniminde yüksekokullarda okutuldu, başka kaynak yoktu.
Tıp Kanonu diye çevrilen eserdizisi Almancaya hatalı çevrilmiş. Aslında işlenmeyen hiçbir konu yok. Tıp, edebiyat, psikoloji, terapi, astronomi, coğrafya, matematik, felsefe, metafizik, saymakla bitmiyor, kısaca ansiklopedi niteliğinde.
Geçmişten örnek alarak yüzyıllar boyunca şifanın, bilginin öncüsü olmuş. Felsefede yunan, roma ve Bizanslılardan aldığı bilgilere dayanmış. Bazılarında eleştirileriyle aydınlatmıştır. Mezarı bugün Hamadan’dadır.
Sorbon Üniversitesi’nde salonda biyografisi yazılmış. Tacikistan’da kâğıt para üstünde resmi var. Mailand Dom camına fotoğrafı işlenmiş.
 
Ankara’da adını taşıyan bir hastahanenin önünde heykelinde şu yazı var:
Bilim ve sanat takdir edilmediği yerden göç eder!
Doğu’nun, medeniyetin tarihteki bilim, ahlâk, sanat ve kültür değerlerini, bugün Batı Dünyası’na hatırlatma öncülüğünü üstlenmiş Türk Alman Sağlık Vakfına başarılarının devamını diliyorum.
Sağlıkla Kalın!
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen 
  
 
Kaynakça:
Ahmet Tan, İlk Kadın Yargıç, Cumhuriyet Gazetesi, 11. 05.2012
 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.