GENÇLERİ DESTEKLEME ZAMANI II

ABONE OL
19:02 - 01/10/2020 19:02
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Bu yazının birinci bölümünde, Atillâ İlhan Kültür Merkezi Berlin-Brandenburg Derneği kuruluş kutlamasında, şair, yazar ve öğretmen Gültekin Emre’nin verdiği konferanstan bahsetmiştim.

Usta şairin bir kısmı şarkı olmuş, müziği içinde saklı bir sesi olan şiirlerini Gültekin Emre’den dinlemiştik. Şiirler adeta notalarla sarmaş dolaş olmuşlardı.
Toplantının ikinci bölümünde konuşmacı Cumhuriyet Gazetesi Batı Avrupa temsilcisi Osman Çutsay idi. Osman Bey dernek üyeleri gençlerin çok önemli bir sorumluluk aldıklarını, bunun altından yetişkin aydınların yardımı olmadan çıkamayacaklarını vurguladı.
Bu açıklamaya uygun olarak dernek yönetimi söyleyecek sözü olan büyüklerinden, her çeşit meslek ve dernek temsilcilerinden bir danışma komisyonu kuracaklarını söylediler.
Dernek, yetişkinlerin kurduğu diğer derneklerden farklılıklar gösteriyor. Yönetim Kurulu üyeleri davetiyede alfabe sırasına göre listelenmişti. Yani başkanın dediği dedik, anlayışında çalışmıyorlar. Demokratik bir iş bölümü var. Her üyenin sözü geçerli ve kıymetli.
Beni ikinci bir tutum daha sevindirdi. Toplantıya Almanya’da yaşayan bilirkişiler, edebiyatçı ve gazeteci konuşmacı olarak çağrılmıştı.
Bu davranış Türkiye Basını için de bir örnek teşkil etmeli. Biz çoktandır gurbette değiliz. Batı Avrupa Türk toplumu her şeyiyle bir bütündür. Her konuda söz söyleyecek bilim insanlarımız, aydınlarımız ve politikacılarımız var. Türkiye Basını Almanya’da ön yargılı davranışları üstleniyorlar. Batı Avrupa Türkleri hepsi cahil gibi gösteriliyor. Türk dernekleri de bunu tasdik eder gibi yalnız Türkiye’den bilirkişi davet ediyorlar. Onların çoğu katılanlara değil, adeta boş bir salona hitap ediyorlar.
Türkiye’den gelen bilirkişilerin tam tersine Osman Bey konuşmasını katılımcılara Türkiye’de ve burada “Atillâ İlhan ve Aydın Sorumluluğunu” açıkladı. Burada, yani Almanya’da yaşadığımız bilinci ile konuşmasını ertesi gün kahvaltı sohbetinde devam ettirdi. O günde sohbete belli birikintisi olanların katıldığının farkındaydı.
Bugün dünyada karşımıza çıkan birçok sorunları daha yetmiş yıllarında görüp, uyarmıştı Atillâ İlhan. Politik düşünceleri Türkiye’ye hapsedilemez. Çünkü sosyalist solun ne kadar dağınık olsa da kendi içinde gelişip birleşeceğine inanıyordu. Ama darbeler buna imkân vermemişti.
iltergh-10-11-a.jpg
 
Devrimci, ilerici düşüncelere hep yasak ve cezalarla engel olunmuştu. Avukatı az ceza alır diye “aklı dengesinin yerinde olup olmadığını” anlamak için muayene ettirir. Sonunda Manisa Tımarhanesi’ne gönderildiğinde daha onaltı yaşındaydı.
Toplumcu ozanlara saygısını belli ederken Nazım Hikmet’i örnek almıştır. Eleştirilerde şairler birbirini nesnel eleştirmeliydiler. Deneyimliler gençleri desteklemeli ve onlara önderlik yapmalıdırlar.
Batı Atillâ İlhan için ileriye bakmak, geleceği hep gelişme içinde olmak olarak anlıyordu. Yoksa zaman zaman Batı’yı taklit etmek gibi bir hataya düşmek değildi. Batı kavramı kalıplanmış bir coğrafya göstergesi değildi.
Toplumcu görüş açısını sanat düzeyinde geliştirerek tartışma göstermeyen bir başarıya imza atmıştır. Toplumculuğun özgürlükçü yorumuna bağlı kalmıştır.
Hangi Atatürk sorusunda ve aynı adla yazdığı kitabında sık sık alıntı yaptığı Emre Kongar’ın düşünceleriyle yeni şeyler söylemek gerektiğini bize açıklıyor.
Şöyle diyor Emre Kongar: ” Yeni kurulan Cumhuriyet’e biçim vermek için ortaya atılan “Atatürkçülük” genç kuşaklara, Atatürk’ün yaşamöyküsü ve yaptığı işler biçiminde aktarılmıştır. Böylece, sonradan oluşmuş bir “ideoloji” yani “Atatürkçülük”, kendisinden önce oluşmuş eylem ve olayların yorumunda kullanılmış. Bunun sonunda da gerek Atatürk’ün gerçekten yapıp ettikleri, gerekse yurtseverliği gibi olguların nitelikleri değiştirilmiş. Ben bu nedenle hem Atatürk’ün hem de Atatürkçülüğün günün koşullarına göre gözden geçirilmesi kanısındayım.”
Demek ki bu dernek zaman zaman elbette Türkiye’den de bilim insanlarımızı davet ederken doğru seçim yapacaklardır. Dr. Emre Kongar’ı davet etmede geç kalmasınlar, diyorum.
Atatürk’ü genç nesillere doğru tanıtımı yapılmamasında, aydınlara yapılan iki dönem baskıyı anlamak gerekir.
Bunlardan ilki savaş yıllarında, ikincisi soğuk savaş yıllarına denk geliyordu. Her ikisinin de ceremesini Türkiye’de sosyalistlerin çektiğine inanıyordu. Her iki zaman bölümü tek partili hükümetler dönemleri olduğu gözleniyor.
Altmış yıllarının serbestliği kısa sürmüştür. Daha sonraki zamanda baskıcı yıllara gelinmiştir.
Osman Bey konuşmasının başlığını hiç elden bırakmadı. Not alabildiğim ve aklımda kaldığına göre ve kendi okuduklarıma göre Aydın’ın sorumlulukları şöyle özetlenebilir.
Aydın, yalnız kendi halkına karşı sorumlu değil, önceki ve kendinden sonraki kuşağa da sorumludur.
Göreneği elden bırakmayacak. Yani bir yandan sanatın kendinden önceki ustalara çıraklık edecek, öte yandan kendinden sonra yetişmekte olanlara ustalık. Bütün diğer aydınlar için her meslekte bu kural geçerlidir.
Toplumcu aydınların genellikle küçük burjuvalarda görülen çekememezliklere düşmeden, kendinden öncekileri karalamadan, kendinden sonrakileri küçümsemeden, hor görmeden sorumluluğunun bilincinde olmalıdırlar.
Eleştiriler nesnel kalmalı, özel hayata, şahsiyete indirgememelidir. Bu ancak yapanı çirkinleştirir.
Aydın kişiye bilim yol gösterir. Bilim akıl ile özümlenirse doğru kararlar alınır.
Attilâ İlhan’a sahip çıkan AİKMB Derneği üyeleri gençlerin çoğu okullarda Türkçe dersleri görmediler, ama buna rağmen Türkçeleri çok iyi, daha iyi olabilir. Bu nedenle bu güzel gençlere İzmir’de açılacak olan alman üniversitesinde yaz tatillerinde açılacak Türkçe kurslarına davet edilmelidir. Prof. Dr. Faruk Şen’e duyurulur. Büyükleri ADDB Derneği’nin bu yolda önder olmalarını diliyorum.
Sevgili okurlarım, bu zeki gençler Türkiye’ye ve Batı Avrupa’ya ışıklar saçacaklar. Düşünebilir misiniz ki, kiliselerin büyükleri Allah ile Almancası Gott kavramlarının aynı olup olmadığını tartıştılar.
Aslında sorun tek kelime ile Aygül Özkan’ın Müslüman ve Türk kökenli olarak eyalet bakanlığına getirilmesi o bir grup Hıristiyan “çocuklarını” rahatsız ediyor. Türkiye’den medya ve basında Almanya’da bir Türk Bakan, diyen o bir grup Müslüman “çocukları” da aynı cins geri kafadarlardır.
Karanlık Avrupa’ya bu aydın gençlerin aydınlık getireceklerine candan inanıyorum ve kendilerine sonsuz başarılar diliyorum.
Hoşça kalın!
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.