GAZETECİ VE GAZETECİ

ABONE OL
18:58 - 01/10/2020 18:58
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Daha önceki yıllarda da Hürriyet Gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, Uğur Mumcu Anma Etkinliklerinin gelenekselleşmiş günlerinde ‘’Uğur Mumcu yaşasaydı yine aynı duruşunu gösterir miydi?” şeklinde bir provoke soru ortaya atmış ve kendi gazetecilik anlayışını gerçek gazetecilik diye sunmaya çalışmıştı.

Ama sadece gazeteciliği meslek edinen gerçek gazetecilerden, hele genel yayın yönetmeni olduğu gazetenin, yazarlarından bile gerekli yanıtı almıştı.

Aradan birkaç yıl geçtikten sonra Özkök, aynı konuyu yine gündeme getirerek, Uğur Mumcu ve Abdi İpekçi gibi gazetecilerin – simit, çay – devrinin geçtiğini vurgulayıp, düşüncesinin doğruluğunu bir konuşmasından bölümler aldığı Oktay Ekşi’yle kanıtlamaya çabalarken ne kadar gülünç duruma düştüğünün farkında bile değildi. Oktay Ekşi gereken yanıtı vererek, genel yayın yönetmenini eleştiren asi gazeteci durumuna ta o günlerde ulaşmıştı.

Bu çıkışa karşı, görüşümüz gazetelerinde verilmediği gibi, Uğur Mumcu’yu Anma etkinliğimiz de haber olarak verilmemişti. O dönemlerde 2. Adam olma mücadelesi veren Fatih Altaylı da Özkök’ü destekler yazılar döktürmüştü.

Uğur Mumcu, Abdi İpekçi ve daha nice gazeteciler gerçek gazeteci idiler. Onlar gazeteciliği sadece gazeteci olarak sürdürdüler. İnandıklarını ve doğru bildiklerini yazdılar, arkasında durdular.

İktidarda kim olursa olsun, yanlışlıkları, yolsuzlukları varsa, hiç korkmadan yazdılar. Gazetesinin kapatılması pahasına, ölüm tehditleri almalarına rağmen doğruları, inandıklarını yazdılar. Hapislerde yattılar, Sakıncalı Piyade oldular.

Ama hep halktan yana oldular.

Uğur Mumcu, çizgi değiştiren gazetesini (sizin anladığınız gazete durumuna getirmek isteyen genel yayın yönetmenlerine tepki olarak) terk etti. Onun gibi düşünen gazetecilerle birlikte mücadelede ettiler, Cumhuriyet gazetesinin magazinleştirilmesine izin vermediler. Okurlarda gazetelerine sahip çıkarak bu oyunları bozdular. Şimdi o zamanki Cumhuriyet Gazetesinin Genel Yayın yönetmeni olan şahıs, bu günlerde başbakana abilik yapmakta, Atatürk’e sataşma denemeleri yapmakta.

Uğur Mumcu ve onun gibi düşünenler sadece doğruluğu ve dürüstlüğü savundular.

Onlar, düşündükleri gibi gazetecilik yaptılar. Gazeteci olmanın onuruyla yaşadılar ve o nedenle öldürüldüler. Dün olduğu gibi bugün de gelene ağam, gidene paşam diyen, ceplerinde patronlarının sınırsız kredi kartını taşıyan, gazetecilik kimliğiyle, karısının çamaşırlarını gazeteci giderlerine yazan, sahtecilikten mahkûm olan gazetecilerden hiç olmadılar.

Evlerine çanta dolusu ‘’kimin rüşvetini kime götüren” gazetecilerden hiç olmadılar.

Oğluyla, okuyucularını dolandıran, kılıktan kılığa giren dolandırıcı nazlı gazetecilerden hiç olmadılar.

Sizin, patronunuz Simavi olduğu dönemlerde şimdiki patronunuza ağır eleştiri yazılarınızı anımsıyor musunuz?

Haklısınız. Gazetecilik anlayışınız bizim gibi düşünenlere ters geliyor.

Siz gazeteciliği, patronunuzun ihale işlerini takip ederek, gazetecilik kimliğinizle hükümetle, patronunuzun iş ilişkilerini koordine etme olarak algıladınız.

Dahası, AKP iktidarında, eski bir Milli Görüşçüyü gazetenize alarak arada bir ne olur ne olmaz hesabı iktidarı da eleştirme zorunda kalırsanız konumunuza zarar gelmemesi için onu entel kimliği ile okuyucunuza yutturmaya çalıştınız.

Eski döneklere, Laik Cumhuriyetle sorunları olanlara köşeler verdiniz.

Doğrudan haklıdan yana değil, güçlü olandan yana olmayı yeğlediniz.

Sizi tanıdığımdan beri hep iktidarlardan yana oldunuz.

Gazeteler, iktidara ters düştüğü için sahiplerinin ellerinden alınıp hükümetin borazanı haline getirildiler.

Gazeteciler, gazetelerinden kovuldular.

Hiç itiraz ettiniz mi?

Yargı kararı nerede, diye sordunuz mu?

Üstelik görevini yapan, yalakalık yapmayan, inandığını yazan gazetecilerin idam fermanlarını yüzlerine siz okudunuz. Yıllarca Hürriyet gazetesini Almanya’da çok satan Bild Gazetesine benzetmek isteğini tekrarlayıp dururdunuz. Hürriyet Gazetesinin çok sesli olmasının sorumluluğunu taşıyacak tavrı göze alamadınız. Bu nedenle Hürriyet’i magazin gazetesi durumuna getirme hayaliyle yaşadınız.

Evet, bir konuda haklısınız. Uğur Mumcu gibi, Abdi İpekçi gibi gazeteciler canı çektikleri zaman, uçağa atlayıp Amerika’ya, İtalya’ya, Fransa’ya kaliteli şarap içmeye gidemediler. Benim bildiğim Uğur Mumcu, şaraptan da anlamazdı.

Başbakanların uçaklarına da binmedi

Ama onlar ilkeleri uğruna eğilmediler, korkmadılar, ilkeleri uğruna katledildiler. Size göre bunların anlamı olmayabilir.

Sizin gibi düşünen epey gazeteci var elbette. Dün de vardı, bugün de varlar.

Ama sizin gibi olmayan, çay ve simidi, yapacağı habere katık eden, gazeteciliği iş bitiricilik olarak değil, okuyucularına doğruları, sadece doğruları ulaştıran gazeteciler olduğunu yadsısanız da onlar şimdi de var, yarında olacaklar. Tüm baskılara rağmen, kovulma tehditlerine rağmen, bertaraf etme tehditlerine rağmen yine de var olacaklar. Onlar çocuklarına dolar yerine onurlu bir kimlik bırakmak istedikleri için varlar.

Ama eğilmeniz, bükülmenizin yararı olmadı, sizi de bertaraf ettiler. Ama kimse bu kararı kınayamadı, birkaç mırın kırın dışında hiçbir liberal karşı çıkamadı.

Kalemini düşüncesinden yana kullananlara bir diyeceğimiz olamaz. Görüşlerimize ters düşse de saygı duyarız. Ama kalemini çıkarı için kullananlar ne saygındırlar ne de dürüsttürler.

İşte Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı gibi daha nice aydınlar kalemlerini, beyinlerini satmamakta direndikleri için öldürüldüler.

İşte bugün özlemle andığımız bu devrim ve demokrasi şehitleri bu nedenle unutulmuyorlar.

Aradan geçen 18 yıl bizim için dün gibi.

Onlara olan sevgimiz de, acımız da 24 Ocak 1993’deki gibi yüreklerimizde, beyinlerimizde dipdiri.

Sevgili Uğur Mumcu seni sevgiyle, özlemle anıyoruz.

Bu halk seni asla unutmayacak.

Sen tüm demokrasi şehitlerinin sembolü oldun.

Saygılar, sevgiler yolluyoruz hepinize.

Işıklar içinde uyuyun!

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.