FUTBOLUN BÜYÜSÜ

ABONE OL
18:07 - 01/10/2020 18:07
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

FUTBOLUN BÜYÜSÜ

Futbol, yani ayaktopu gençleri büyüler, taraftarları coşturur ve spor alanlarını ilgilenen gençlerle doldurur. Oyun için malzeme sadece toptur, bulunmadığı bir ortamda teneke kutusu bu işi görür, iki kişiyle bile oynanır.

Okulda futbolu dersten sonra kurs olarak yaparken Mesut Özil üç öğrenciyle Schalke takımından üç sporcuya karşı oynar. Bu esnada yükselmeye adım atar. Yeteneğini keşfeden Mesut’un gittiği okulda futbol dersi veren Schalke takım antrenörü Norbert Elgert’tir.

Daha önce yalnız yetenek, azmin kâfi gelmediğini adının Türk olmasının o takıma girmesine engel olduğunu onbir yaşında diğer kulüp yöneticilerden acı bir şekilde yaşamıştı.

Norbert Bey için azim, egzersiz, dürüst bir öğrenci olması yeterliydi. İleride alacağı ödüllerde hep Mesut’un yanında olacaktı. Futbola ait alt yapısını kuran bu idareci ona bir öğretmen, bir baba gibi davrandı.

Kendi torunlarıma ve öğrencilerime dileğim, Almanya’da başarmanın ilk şartı bilerek veya bilmeyerek ön yargı esiri olmadan davranan Almanlarla karşılaşmalarıdır.

Bu nedenle Mesut Özil’in ilk kitabı Die Magie des Spiels (Oyunun Büyüsü) mutlaka okunmasını arzu ediyorum.
Spor kulüplerinde çocuğu spora, futbola ilgi duyanlar mutlaka okuyup, tartışmalı örnek almalıdır. Zaten kitabın yazılma amacı da ders verme, yanlış anlaşılmaları aydınlatmak.
Ellerini gökyüzüne uzatarak yıldızlara dokunmayı hayal edip, ayaklarınla yere sağlam basmak önemli.

Futbolda taktik, pas verme ve diğer kuralları spordan anlayan köşe yazarı arkadaşlarımın bu kitabı okuyup, gençlerle tartışmasına bırakıyorum. Ben konuyu uyum, eğitim ve sosyal yönden ele almak için yazmaya başladım.

Bir futbolcunun alacağı en büyük ödülleri almasında hayatında yön veren destekleyenleri de Türk basın ve takımların tanıtması, insanlık ödülleri vermeleri arzumdur. En başta Alman Milli Takım antrenörü Joachim Löw olmak üzere, Mesut’un yeteneğini keşfedip destekliyen Norbert Elgert gibi insanları tanıtmak insanlık borcudur. Kitabın önsözünü yazan, Mesut’u daima destekleyen Joachim Löw’e futbolsever gençler ebediyen minnettar kalacaktır.

Mesut Gelsenkirchen’de Dünya’ya geldi, üçüncü nesil olması çok istek olduğu halde Türkiye için değil, Almanya için oynamaya karar vermesini etkiler. Annesi iki işte çalıştığı halde okul temizliğinde aldığını yetiştiremez, bu nedenle çocuklarına harçlık dahi veremez.
                         
Almanya için oynamaya karar verdiğinde vatandaşlık işlemleri esnasında konsoloslukta memurların negatif davranışlarını kavramada zorluk çeker.

Baba zor işte çalışır, sık sık işsiz kalır. Tost ekmeğin tek katığı ketçaptır. Maç hazırlığından önce okul arabası şoförüne yakında bir adres verir ki, nasıl kötü, fakir bir evde oturduğunu bilmesinler. Tek başına odası olmamıştır, odasını kardeşleriyle paylaştı. Geldiği yeri hiç unutmaz, birlikte büyümek aile bağlarını pekiştirir. Ünlü olduktan sonra mültecileri Afrika’da ziyaret ettiğinde kendi çocukluğunun kötü olmadığını düşünür. Öyle ya savaş görmedi, askerden ve polisten kaçmadı, korkusuz büyüdü. Ürdün kralının oğlu prens Ali bin Hussein’in daveti üzerine Kuzey Afrika’ya gitmiştir.
Prens İngiltere ve ABD’de tahsil yapmış, modern fikirli, kadınları baş örtülü de olsa futbol oynamalarını teşvik eden ileri görüşlü biridir.

Birlikte ziyaret ettiği mülteci kampında maddi manevi destek vermiştir. Orada Özil yazısı T-shirt giyinmiş çocukla tanışmış, ben küçük Mesut’un, diyen bu çocuğu unutamamış.
Mekke-Kâbe ziyaretinde karşılaştığı gençleri sevindirmiş. Yakındayken hacı olmasını sosyal medyada paylaşınca Almanya Demokrasi’ne uyar mı sorusu AfD politikacılarından gelmiş.
İslâm Avrupa’ya aittir diyenler ise tam yerinde ve zamanında uyguladığını söylediler. Daha öncede dinine bağlı olduğunu, maçlardan önce açıktan dua attığını göstermişti. Almanya Milli Marşını söylememesinin sebebinin de o esnada dua ettiğini ben de bu kitabı okuyunca öğrendim.

İmanın insana güven vermesi, enerji toplamasına, en yakınından başlayarak sevgi ve saygı göstermesi gayet doğal bir niteliktir.

Yaz tatili sonrası yokluk içinde seyahat edemediği günler geride kalmıştır. En lüks otellerde kalabilir, arzu ettiği her yere gidebilecek maddi güce ulaşmıştır. Seyahatten önce kendi arzularını gerçekleştirmeden çok zor şartlarla çalışan annesine bir ev almıştır.

Ünlü futbolcuların aldığı maaşı duyunca şaşırıyor insanlar. Mesut çok insana iş imkânı sağlamış. Meneceri, danışmanı, avukatı, muhasebe vergi işleri, büro çalışanları var. Paylaşmasını biliyor, kitabı okuyunca helâl olsun, demekten başka söz kalmıyor.

Giyimde de tutumlu, hediye etmesini seviyor. Alamadıkları için kullanılmış, hatta zaman zaman kız çocuğu giysileriyle çektirdiği fotoğrafları saklıyor.
Federal Almanya Başbakanı bayan Dr. Angela Merkel ile çekilen fotoğraf bürosunda asılı. Bu fotoğraf basında çok duyurulmuştu, zira üstünü giymeye fırsat kalmamıştı, o anda masajdan geldiğini de bu kitabında okudum.

Giyinme kabinleri, otelleri, basın önünde söz söylemeyi sevmiyor. Onu mutlu eden yer futbol sahaları. İlk oynadığı sahayı hiç unutmuyor, ara ara oraya uğramayı ihmâl etmiyor.
Ailesiyle bağları ünü arttıkça artıyor, babası her yere onunla birlikte gidiyor. Menajerliğini uzun bir müddet yapıyor. 
                           
Her ailede tartışma olabilir, ama ünlü olduğundan dolayı babasıyla kırgınlığı basında çarpıtılıyor.
İlk defa yalnız yaşamaya on dokuz yaşında başlıyor. Telefon ve görüntülü internet çağında yemek pişirmeyi annesinden öğreniyor.

Harçlığını kazanıp, kardeşiyle paylaşmak için gazete dağıttığı çocukluğunda basında bu kadar söz edileceğini hayal etmiyordu.
Hakkında çıkan yazılar pozitif olursa seviniyor, negatif ve hâksiz olursa üzülüyor.

Kendisine Alman mı, Türk olarak mı hissettiğini sorunca hep şöyle cevap veriyor:
    “Kalbim alman olarak atıyor, ama aynı zamanda Türk olarak 
     da atıyor. Almanca düşünüyorum, Türkçe hissediyorum.”

Bir işe istekle başlamak, disiplinli olarak bitirmek prensibi. Hata yapmaktan korkmuyor, yanlış yapmadan öğrenilmez, ama antrenörlerin sözlerini can kulağıyla dinlediği için az hata yapıyor.

Beden eğitimi dersinde üçüncü sınıfta mutlaka spor dersini uzman arkadaşıma verirdim. Okulumuz diğer okullar arasında maç yapınca hep derece alıp, kazanıyordu. Ülkeler arası maçları izlemeye ise Mesut Özil ile başladım. Uyum, katılım tartışması olunca dikkatimi çekmişti.

Mesut Özil’e başarılarının devamını diliyorum. Onunla beraber duasını sevenleri okumalı.

“Allah’ım, bugünkü maçımız için bizlere güç ver ve bilhassa
 beni ve takım arkadaşlarımı kazalardan koru. Tanrım, sen
 bu rızkı hem veren hem de alansın. Bizi doğru yoldan
 şaşırtma, âmin.”

Hoşça kalın!

İlter Gözkaya-Holzhey               

Mutlaka okunması gereken kitap:
Mesut Özil, Die Magie des Spiels, Bastei-Lübbe Verlag,  2017-ISBN 978-3-7857-2592-4 

  

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.