FUTBOLDA GÜVENLİK HAKKINDA

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Futbolda Güvenlik Hakkında

Geçen hafta sonu Antalya’da yapılan ”Futbolda Güvenlik” adlı bir seminere katıldım. Antalya’da yazdan kalma bir hava vardı. Sıcaklık, güneş, harika bir deniz ve masmavi bir gökyüzü…

Antalya’da doğanın bu güzel yüzünü diğer taraftan da futbolun ülke düzeyindeki farklı bir yüzünü yaşama fırsatını buldum.

Beşiktaş’ın eski futbolcusu Şifo Mehmet hemen herkes tanır. Uzun yıllar Beşiktaş’ta oynayan Mehmet Özdilek daha sonra kısa bir dönem Ulusal Takımızda yardımcı antrenörlük yaptı. Bir milli maçta talihsiz ya da düşünülmeden yaptığı sportmenliğe aykırı davranışı yüzünden FIFA dan ceza almayı beklemeden Milli Takım yardımcı antrenörlüğünden istifa ettti. Şu sıralar Antalyaspor’u çalıştıran Şifo Mehmet bu tutumu ile aslında beni, kendisiyle ilgili düşüncelerimde yanıltmamış oldu…

Bu haftaki yazıma Şifo Mehmet’le başladım ama asıl amacım Türkiye’de futbol, futbol kültürü ve futbolda güvenlik gibi bir takım konuları tartışmak ve düşüncelerimi siz sevgili okurlarımla paylaşmak istiyorum.

Çağımızda futbolda güvenlik adına yapılan uygulamaları ve umursamaz bir toplum olduğumuzu örneklerini gördükçe, doğrusu çok üzüntü duyuyorum. Pazar sabahı gazetelerin spor sayfalarını incelediğimde stadyumlarda güvenliğin hala modası geçmiş köhne yöntemlerle sağlanmaya çalışıldığını görünce aklıma 2008 Avrupa Şampiyonası’ndaki Milli Takımımız geldi ve üzüntü duydum! Biz hala spor mu , yoksa savaş mı yapıyoruz? Anlıyamıyorum!

Gazeteler Fenerbahçe-Galatasaray derbisi için: ‘’Güvenlik ordusu ile Şükrü Saracoğlu Stadındayız’ diye başlıklar atmışlar; Neyse ki, sorunsuz bir maç oldu. Ve iyi oynayan kazandı. Ama doğrusunu isterseniz bu tür çözümler pek sağlıklı çözümler değil.

Defalarca gerek yazılı ve gerekse görsel basında konuyu dile getirmeye çalıştım ve tekrar ediyorum; dünyada uygulanan yöntemlerin en kısa zamanda Türkiye’de de uygulanması gerekli.

Peki. ‘’Nedir bu yöntemler?” Hatırlatmak isterim.

– 2008 Avrupa Şampiyonası’na katılan 16 ülkeden 12’si (Şiddet ve Irkçılığa Karşı) şampiyonanın yapıldığı İsviçre ve Avusturya’da kurduğu gezginci Taraftar Koordinasyon Merkezleri ve bu merkezlerde çalışan taraftar elçileri aracılığıyle gerek stadlarda ve gerekse stadların dışında taraftarlara hizmet vererek onların şiddet ve ırkçılığı yönelmemeleri ve maçları barışçıl bir ortamda seyretmeleri için önemli bir çalışma yaptı. Türkiye ve Türkiye Futbol Federasyonu da bu 12 ülke içerisinde yar aldı. Benim başkalığımda İsviçre ve Avusturya’da taraftarlara hizmet veren Türkiye Taraftar Koordinasyon Merkezi önemli bir başarıya imza attı. Burada şunu gururla ifade etmek istiyorum; gerek UEFA ve gerekse UEFA’nın çatı organı FSI’in (Futbol Support International) bana ilettiği raporları göre Türkiye Taraftar Koordinasyon Ekibinin bu katılımcı gruplar içerisinde en iyilerinden biri olduğu ve ekipman olarak taraftarlara çok iyi hizmet verdiği bildirildi.

Türkiye Futbol Federasyonu’nun büyük destekleriyle uluslararası alanda ben ve ekibimizin yaptığı bu tür çalışmalarının en kısa zamanda ülkemizde liğlerde de başlatılması gerekli. Bu konuda yapılacak tek şey; gerek Spordan Sorumlu Devlet Bakanımızın ve gerekse Türkiye Futbol Federasyonu Başkanımızın, konuya gerekli hassasiyeti göstermeleri ve bu tür bir çalışmaya öncülük etmeleri lazım. Hiç kuşkusuz sporda ulusal güvenlik İçişleri Bakanlığımızın denetimi altındadır ama artık globalleşen ve gelişen dünya bakınca; hem bu alanda çalışmalar yapan bilim adamlarının ve hem de futbol kulüplerimizin zamana ayak uydurmalar kaçınılmazdır.

Buradan bir kez daha hatırlatmakta yarar görüyorum;

Artık stadyumların elleri çoplu ve silahlı güvenlik görevlilerinde soyutlanması, özel güvenliğin daha da aktif hale getirilmesi ve her şeyden önemlisi de, kulüplerin hayata geçireceği taraftar dernekleriyle onları şiddet ve ırkçılığa karşı bilgilendirmesi gerekmektedir. Bu da kulüplerin önemli içsel sunlarından bir tanesidir.

Hiç kimse burada; ‘’Şiddete eğilimli insanlar laftan anlamaz!” demesin. Bence biz bu insanlara bu güne kadar doğru olanı anlatamadık. Ya olması gereken herşeyi ama herşeyi taraftarlarla paylaşmadık. Ya da taraftarı sadece tüketen ve kulüp başkanlarının bir koruma zırhı olarak kullandığı topluluk olarak gördük. Ama artık zaman değişti taraftarlarımıza bilmeleri gereken her şeyi anlatmalıyız ve bu uğurda mücadele etmeliyiz diye düşünüyorum. Daha fazla zaman kaybetmeden Sayın kulüp başkanlarımıza konunun önemini anlatmalıyız ve ikna etmeliyiz. Bu görev aynı zamanda hiç kuşkusuz ülke futbolunu yöneten üst düzeydeki kişilere ve Türkiye Futbol Federasyonu’na da düşmektedir. Türkiye Futbol Federasyonu sorumluluk taşıyan kurum olarak bu konuda gereken düzenlemeleri hem futbolumuzun gelişmesi ve hemde maçların daha güvenli bir ortamda oynanması-oynatılması açısında acilen hayata geçirmelidir.

Yeri gelmişken belirtmek isterim; Sorun sadece ‘’Taraftar mı?” Kuşkusuz değil, bunun yanı sıra sporcular, antrenörler, emniyet gücler, kulüp başkanları, hakemler ve herşeyden önemlisi medyamız ve hatta hatta aileler de bu alanda bilgilendirilmeli ve eğitilmelidir. (Bu kurumlarda bulunan tüm insanları aynı kefeye koymanın ve eleştirmenin kesinlikle yanlış olacağını da belirtmek isterim. Çünkü yukarıda saydığım konulara onların içinde çok duyarlı olanlar da var.

Peki, Nasıl mı eğiteceğiz? Bakın bu konuda söylenecek çok şey var. Hemen ilave ediyorum; Dünya bu işi nasıl başarıyorsa bizde öyle başarabiliriz.

Türkiye Taraftar Koordinasyon Merkezi olarak ben ve ekibim Avrupa Futbol Şampiyonası’nda bu işi nasıl başardıysak ülkemizde de bu işi başlatmaya ve başarmaya hazırız. Türkiye’de bu alanda çalışabilecek o kadar çok duyarlı ve değerli insan var ki…

Bir kez daha buradan; ‘’Ağaç yaşken eğilir” diyerek, bu alanda genç sporcu, hakem ve antrenörlere daha kaliteli bir eğitim verilmesine özen gösterilmesini umuyorum. Eski Futbol Federasyonu Başkanı rahmetli Hasan Doğan Bey ile Avrupa Şampiyonası süresince bu konu üzerinde fikir alış-verişinde bulunduk. Kendisi sporda güvenlik ve taraftara hizmet konusunuda Avrupa Şampiyonası’ndan hemen sonra ülkemizde de yogun çalışma yapılmasının gerektiğini bana anlatmıştı. Ama ne oldu! Hasan Doğan Bey Tanrının rahmetine kavuştu ve bu konuda yapılacak proje de yine öksüz kaldı denilebilir.

Tüm futbol kamu oyuna en içten saygılarımla.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.