FIRTINAYI BİÇENLER 

ABONE OL
18:07 - 01/10/2020 18:07
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best
FIRTINAYI BİÇENLER 
 
Başlığı şu an masamda okuduğum kitaptan aldım. Alt başlık Batı, Suriye’yi kaosa nasıl sürükledi, şeklinde devam ediyor.

Tarih bugün olanları anlamak, aynı hataları yapmayı önleme ve ders alma için okunmalıdır, bu nedenle önemi tartışılmaz.
 
Michael Lüders, Kim Rüzgârı Ekti kitabında Irak’ta ABD bir taşı kaldırınca Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da taşları oynatarak felâketi getirdiğini yazmıştı.
 
Milyonlarca insanın ölümüne, hayatta kalmaya çalışan insanların yurdunu evini terk etmesine, sığınmacı durumuna düşmesine sebep olan Suriye harbini anlama ancak geriye giderek mümkündür.
 
Osmanlı İmparatorluğu yıkılma devrinde 1916 yılında Amerika’nın Fransa ve İngiltere yanında güç taksiminde rol almasıyla felâket başlıyor. Ortadoğu ve Afrika’yı yalnız sömürgecilere bırakmak olmazdı.
 
Amerika’nın sürekli devam eden dostu veya düşmanı yoktur. Sadece çıkarı ve ilgi alanı vardır.
                                        Henry Kissinger

Basın veya medyanın gösterdiği resim çok açık Assad ve destekleyicileri, bilhassa Rusya felâketin sebebi olarak görülüyor. Halbuki basına sızan gizli belge ve elektronik postaya göre Suriye Başkanı Assad’ın çoktandır Batı’nın gözünde diken olduğu, ortadan kaldırılması gerektiğini açıkladı. Plân Rusya’nın araya girmesiyle sekteye uğruyor.

Batı, yani ABD önder olmak üzere Avrupa arkasından giden savaşların yıktığı, kırdığı dökükleri yamamaya çalışıyor. Kırılan cam kırıklarını topluyor. Federal Almanya zamanın Başbakanı Gerhard Schröder (SPD) Kuzey Irak’ta hayır diyerek tarihe olumlu bir karar yazdırdı.
 
Batı ektiği rüzgârın fırtınasını, terör ve sığınmacı sorununu kapısında görünce şaşkına döndü. Kısa sürede geçici önlem alma zorunluğu uzun vadeli kararlar almayı, plânlamaya imkân sağlamıyor.
 
Durum, Batı’da derinliğine inme tarihi ve hataları doğru anlama yerine sağcı, milliyetçi partilerin yükselmesine sebep oluyor.
 
Kesintisiz yağmur, karanlık geçen Berlin’de okuma en uygun yapılacak faaliyet. Sıradan bir okuyucu, köşe yazarı düşünce üretirse, bu çoğalır bir sığ halinde sorumlulara ulaşır.
Çözüm bu kitapta da bilinen, fakat uygulanamayan bir özetten ibaret. Devletler arasında güçte, ekonomi çıkarlarında eşit paylaşım. Parayı veren düdüğü çalıyor, bu nedenle sular durulmuyor, barış gelmiyor.
                           
 
Batı insan haklarını ve barışı kendi ülkeleri için istiyor. Hani Goethe, Anadolu’da insanlar birbirini kırmış bize ne, orası uzak demişti ya, bunda bugün de bir değişim olmadı.
 
Bir politikacı ilgi ve çıkarımız yerine, bizim değerlerimiz, diye söze başlarsa, odayı hemen terk etme zamanıdır.
                                                             Egon Bahr, SPD
  
Batı, İslâm ülkelerinde beğenmedikleri devlet başkanlarını devirmek, gücünü ellerinden alırken sonrasını düşünmedikleri için çimentoyu kırmış Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerini kaosa sürüklemiştir.
 
Micheal Lüders, uzun yıllar Ortadoğu’da haftalık DIE ZEIT gazetesinin muharriri olarak çalıştı. Radyo, televizyon tartışma yayınlarında İslâm’ı iyi tanıyan, bilirkişi olarak düşüncelerine başvurulan bir yazardır.
Ön ve Son sözden başka kitapta dokuz bölüm var. Türkiye’nin içinde bulunduğu ateş çemberi, doğrusu ve yanlışıyla yürüttüğü politikanın tarihi sekizinci bölümde etraflı ve nesnel olarak anlatılıyor.

Gazeteci, Türkçe ’ye mutlaka çevrilmesi gereken bu kitapta Suriye savaşının derinliklerine, tarihine iniyor. Henüz anlatılmamış, bambaşka bir ışığa itilen gerçekler su üstüne çıkarılıyor.
 
Basın ve medyadaki haberlerde suçlu belirtiliyor, iyi ve kötü bellidir. İnsanların acıma duygularını kabartan sahile vurmuş ölü çocuk cesetleri, canını kurtarmaya çalışanların resimlerine bakarken, arkada karanlıkta kalan duygu sömürüsünde sorgulamaya dikkat çekmek köşe yazarlarına
kalıyor.
 
Makale yazanların, kitap tanıtan köşe yazanların işi hiç bu kadar zor olmamıştı. İnsan hakkı haber alma hakkını da kapsıyor. O halde habercilerin işi çok daha zorlaştı.
Dünya’da ve Türkiye’de trajik komediye materyal çoğalıyor.
Basında sansürün kaldırıldığı 109. Yılında Cumhuriyet Gazetesi yönetici, yazar ve çizerleri yargılanıyor. Artık Gazeteciler Bayramı demek imkânsız, ancak Gazeteciler Gününü Anmak, olmalı.
 
Komşusu açken karnı tok uyuyan Müslüman olamaz. Pekiyi komşusu acı, açlık çekerken eğlenen insanlar inançlı olabilir mi, diye sormak gerekir. Benim izleyebildiğim Halk TV hariç Türk televizyon kanalları halkın büyük bir bölümünü dizi ve eğlencelerle meşgul edip, oyalıyor.
 
Şayet karakterinde yoksa, meziyetli, namuslu, faziletli, erdemli, iffetli, ismetli ve ağırbaşlı olmaya çalış.
                                                     Hamlet

Hoşça kalın!
 
İlter Gözkaya-Holzhey               
 
 
Kaynak ve mutlaka okunmasını tavsiye kitap:
Michael Lüders, Die der Sturm ernten, Wie der Westen Syrien ins Chaos stürzte, Verlag C.H. Beck, München 2017
ISBN 978-3-406-70780-3

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.