FELSEFE VE BİLİM

ABONE OL
18:15 - 01/10/2020 18:15
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

FELSEFE VE BİLİM

Sorgulanmamış bir hayat, yaşamaya değmez, kendini bil ve tanı!
                                                                
Sokrates
                            

Berlin Tiyatrom’da yapılan 53. Felsefe Akşamı’nda Felsefe ve Bilim konusu işlendi. Bu etkinliğe katılamadım, ama felsefesever Ayfer Arsever’in felsefe dostlarına ilettiği mektubu kaynak olarak kullanıyorum. Önce felsefe sonra bilim vardı, sözünden yola çıkarak başlıkta sıralamayı değiştirdim.

Dr. Ufuk Yaltıraklı, felsefeyi üniversite dershanesinden çıkarıp, Berlin Türk toplumuna getirdi. Düşünceseverleri adeta bir denize, hazineye girmiş gibi oldular. Bununla yetinmediğini Ayfer Hanım, hep birlikte felsefeye yelken açtık gidiyoruz. Ufuk Bey Assos ve İstanbul felsefe maratonu her zaman olduğu gibi bu ay da Tiyatrom’da noktaladı, diyor.

Felsefe bilgelik sevgisi anlamına geliyor. Bilgiye sınır konulmaz, bu bağlamda insan kendini tanırsa hayatını anlamış olur.

Anlamak için sık sık sorulması gereken, ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum gibi sorulardır. Nereden geldiğini bilmeyen insan nereye gideceğini bilmez.
Aziz Nesin’in Berlin’de ilk fark ettiği şey haritalarda bulunan belli bir noktanın işaretiydi. Bu işaret gezgine bulunduğu yeri gösterir.

İnsan beyni düşünmeyi öğrenmezse, tembel kalır işlemez, işlemeyen demir gibi paslanır. Her şeyde olduğu gibi aşırı olan her davranış takıntı yapar. Aşırı sorgulama can sıkar, yaşamı imkânsız hale getirir. Felsefe akla dayanan soruları sorarak bilime ışık tutan bir yaşam sanatıdır. İlk ve Orta Çağda her filozof aynı zamanda biliminsanıydı. Yerçekimini anlamadan uçmayı öğrenemezdi insan. Kuşların kanatlarının görevi anlaşılmadan uçak, suyun kaldırma gücünü anlamadan gemi yapılamazdı. Vücudumuz gibi mucize olan makineyi anlamadan, tıpta ve teknolojide bugünkü internet uzay çağında olamazdı insanlık. Kuantum fiziği açıklandığı için bilimde Galileo, Keppler, Newton’dan bahsedebiliyoruz.

Platon akıllı bir varlık olan insana güvenmiyor, çelişkilerle dolu paradoks varlık olarak insanın soru sorması hiç sona ermeyecektir. Bu nedenle buluş ve icatlar düzele düzele bugünkü gelişmiş düzeye ulaşmıştır. Apollon aklı, Dionysos ise şehveti temsil eder. Friedrich Nietzsche üstün insan teziyle akıl ve duygu arasında bir denge kurmaya çalışmıştır.

Platon siyah atla coşkuyu, beyaz at ile dengeyi arar, fakat yine de neden beyaz at diyerek, soru sormayı da ihmâl etmemiştir.

Neden, niçin sorularına cevap arama 16. yüzyılda başladı, buna pozitif bilimler denir. Mantıklı önerme, kültür algılanması birbirine yakın olan, karşılıklı yardımı ilk etapta yapar. Her dinin toplumu kendini o inanç içinde diğer bireylere kardeş diye hitap eder.
Descartes, düşünüyorum öyleyse varım derken, buna karşılık Berkeley bir şeyin var olduğunu söylemek için algılamak gerekir, diyor. Algılanabilen her şey hakikattir.
Ağlıyorum öyleyse varım diyerek arasında böylece bir bağ kurmuştur.

İlhan Selçuk bu tezi, düşünüyorum öyleyse vurun, diyerek filozof, biliminsanı, yazar ve gazetecilerin fikirlerini kabul ettirmek için çektiği eziyet ve sıkıntıları dile getirmiştir.
Auguste Comte sosyolojinin kurucusu, insanın entelektüel gelişimi teolojik, metafizik ve pozitif bilim olmak üzere üç aşamadan geçer, der.

Konferans esnasında Ufuk Bey Aristoteles, Schopenhauer, Kierkegard ve Karl Marx’ın el yazılarından bahsetmiştir.

Burada unutulmayacak iki nokta var. Antik felsefe ve bilim tarihinin yalnız Yunanistan’da geçmediğini hatırlatmak gerekir. Antik yunan haritasına bakınca, Batı Anadolu, Ege kıyılarında bulunan ilim, sanat ve felsefe mekânlarının bugün Yunanistan sınırları içindeki yerleşim yerlerinden daha fazla olduğu görülür. Ayrıca bilim Cordoba ve Bağdat’ta yalnız konserve edilmedi, geliştirildi. Arapçadan Latinceye çeviriler Avrupa kıtasını bugün bulunduğu aydınlığa getirdi. Bunu tekrarlamak ta fayda var. Avrupalıların kendilerine aşırı güvenmelerine denge kurarken Müslüman halka tarihe bakın, diyerek kendilerine gelmeleri teşvik edilmiş olur.

Ahlaki değer, coşku heyecan, akıl bir araya geldiği zaman Platon’un beyaz atı akla gelir, diyerek Ufuk Bey konuşmasını tamamladı. Mediterraner Caterin Servis sahibi Nezi Hanım’ın zengin yemek sunumu eşliğinde sohbet lezzetlendi.
Bu içeriği derin bilgi dolu, güzel toplantının ikinci bölümü söyleşiyle, sohbet şeklinde geçti.

Katılımcılar yine sorularla ev ödevlerini benimseyerek, gelecek felsefe akşamında buluşmak üzere ayrıldılar.

İnsanı insan yapan merak olduğuna göre, duygu ve aklım birlikte uyumla çalışıyor mu? Gerçekten doğru bir yaşam sürdürüyor muyum? Herkesin ahlâklı davranması nasıl mümkün olur?

Ayfer Hanım, felsefe dostları adına başta Ufuk Bey ve Nezi Hanım olmak üzere bütün emeği geçenlere teşekkürünü iletirken, bana toplantı notlarını bir mektupta ilettiği için, ben de ona teşekkür ediyorum.

Düşünerek kalın!

İlter Gözkaya-Holzhey                       


Kaynak: Ayfer Arsever’in felsefe dostlarına yazdığı mektup.  

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.