Felsefe Sohbetleri

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Ancak www.ha-ber.com sayesinde felsefe akşamlarının dördüncüsüne katılabildim. Unuttuklarımı hatırlamak, bilmediklerimi öğrenmek amacı ile felsefeyi çocuklara nasıl ulaştırırım düşüncesi ile ben de zaten bir arayıştaydım.

Alman Türk Akademisyenler Forumu’nun (TEDAF) düzenlediği felsefe akşamları dördüncü bölümünün de  oldukça başarılı geçmesini Dr. Ufuk Yaltıraklı yumuşak sesi ve anlatış tarzı, sade konuşması ile sağladı, felsefe öğrenimini üniversitede yapmıyanlara da felsefeyi yaklaştırdı.
Sokrates’in kim olduğu ve günümüz dünyasının modern bireylerinin
yaşam felsefesini Sokrates ile nasıl zenginleştireceğini bize verdiği birçok sorularla anlattı.
Sokrates ekseninde aşk ve sevginin felsefede nasıl dile getirildiği konusu kafaları oldukça karıştırdı. Aşk ve sevgi kuralları yasalarla, gelenek ve dini kuralların sınırları içerisinde yetişen bir toplumuz. Bu nedenle alışık düşüncelerden İsa’dan önceki İlkçağ’da olan algılamalarda oldukça zorlandık. Bu neticeye sohbet sonundaki hararetli tartışmadan dolayı varıyorum.
Sokrates de dahil birçok düşünürlerin Batı Anadolu’da (Ege)  doğduklarını göz önüne alırsak, medeniyetin beşiğinde onlara niye sahip çıkmadık sorusunu Milet’e götürüp, neden müzenin önünde bir heykeli yok, diye sormak gerekir. Bu ev ödevimizi tatilde yerine getirmeliyiz. Dünya’nın filozofları Efes’te, Milet’te seminer yapmalıdır. Ben Didim’de, bu diyarlara çok yakınım.
Sokrates 469-399 i.ö. yıllarında yaşamıştır. Ondan önce yaşayan filozoflar insan özünü doğadan aldıkları su, hava, ateş ve toprak gibi madde ile açıklarken, Sokrates doğayı bırakarak insanın kendisini ele aldı. Böylece psikoanaliz için Freud’a ipucu vermiş oldu. Terapide fark, kişi kendi çocukluğunu, özel hayatını deşmek yerine o anda hastayı meşgul eden konularda tartışma imkânı veriyordu, yanılgılarını buldurarak tedavi etmek.
Zengin aile çocuklarına ders veren sofislerde başladığı halde, onlara felsefe tüccarları diyerek, onların şüpheci düşüncelerinden ayrılıyordu. Zira o bilgiyi değil, bilginin nasıl aranacağını öğretiyordu.
Stratejisi bilmediğini bilmek, hiç bir şey bilmiyor gibi karşısındakine sezdirmeden alaycı sorularla bilmediklerini onlara anlatıyordu.
Bir öğretmen düşünün, bütün öğretmen arkadaşlarına nasıl ders yaptıklarını soruyor anlattırıyor. Halbuki kendisi öğretmen yetiştiriyor, oldukça deneyimli olduğu halde, amacı daha çok öğrenmek olacağı gibi, noksanlarını kendilerine buldurmak olabilir.
Atina’nın en ileri zamanında doğuyor. İleride militarist güçlerin Atina çevresini yakıp yıktıklarında, filozoflarda pek görülmediği halde savaşa katılıyor.
Sokrates 50 yaşında evleniyor, eşi düşüncelerini desteklemiyor, demokrasi, aşk ve sevgi konularında getirdiği yeni düşüncelerle felsefeyi ondan önce ondan sonra diye ayırmamıza sebep oluyor.
Devleti yönetenlerin erdemli yetişip, uzun süre denenmesi gözlenmesi gerekir. İnsan ruhu-canı-kötüye eğilimli olduğu için iyi idareciler seçmekte zorlanacaklardır, verdikleri oy da kötü olacaktır.
Erdem karakterin iyi yönlerini birleştiren bir bütündür, doğruluk, dürüstlük, sözünde durma, acıma duygusu, yardım etme, insan sevgisi. Olumlu bu verileri bir insanda bulup, seçmek öyle kolay bir iş değil. Elbette anladığımız demokrasi erkekler dünyasıdır.
Friedrich Nietzsche (1844-1900) ileride Sokrates geldi, felsefe  berbat oldu, aşırı ne varsa ortaya attı, diyerek hakarete kadar gidecekti.
Bu garip adam kim, yabancı, rahatsız eden, alışılmış herşeyi altüst eden, hem hayranlık hem de tiksinilen kişidir.
Kendini ve toplumu sorgulamayan insan yaşamı olumsuz yapar, ne yaparsan yap pişmanlık duyacaksın.
Sokrates kendisi hiç bir şey yazmıyor, söylediklerini öğrencisi Platon (Eflatun, i.ö. 427-347) yazıyor. 7 kişi bir araya gelerek şölen denilen toplantılar yapıyorlar, bunların hali vakti iyidir.  Yenilen içilen bu toplantılarda bir konu seçilip tartışılıyor.
Sevgi, eros konusunda tek cinsel bir davranış olmadığı tezi ile yine alışılmıştan ayrılıyor. Sevgide taktiği amaca ulaşmadan platonik zamanı uzatmak, kapalı ve tutucu insanlar onu anlayamaz.
Burada akla sevgililer kavuşsaydı, Anna Karenina, Madam Bovary, Ferhat ile Şirin, Leylâ ile Mecnun gibi romanlar oluşurmuydu, diye geliyor.
Çirkin olduğu halde güzel ve genç erkekleri kendisine aşık etmekteki sanatı anlamak zorlaşıyor. Hele o zamanlar kadınlara olan aşk ve sevgi istisna olup, amaç sadece nesli devam ettirmek olunca, karmaşa daha çok büyüyor.
Bugün en gelişmiş ülkelerde bile tabu olan cinsellik, erotik ustalığı konuşulmaz. O halde o zaman felsefeye sansür konması, yasaklanması gayet normaldir.
Nihayet i.ö. 399 yılında Atina’lı yurttaşlardan Meletos, Antytos ve Lykon, toplum ve devlet bakımından tehlikeli bir insan olduğunu ileri sürerek Sokrates’i mahkemeye verdiler.
Suçlamaların ilk bölümünde “dinden sapmış olduğu” ikinci bölümde “gençleri baştan çıkardığı, ahlâksızlığa sürüklediği” iddia ediliyordu.
Savunma süresinde ironi ile karşısındakilere hiç birşey bilmediklerini, ileride pişman olacaklarını anlattı. 500 hakim karar verecekti, onlarla öğrencileriyle konuşur gibi konuşuyordu, İroni ile sorduğu sorularla, isteklerle şaşırtıyordu. Örneğin: Servetime uygun ceza verin (borcu vardı), diyordu ve sürgünü kabul etmemesi tartışmalara sebep oldu. Aynı akibete uğramamak için sonra Aristo (i.ö. 384-322)  rızasıyla Atina’yı terkeder.
Sokrates zehir içmeden önce ağlıyan kadın ve çocukları uzaklaştırarak, borçlarını ödemelerini vasiyet eder. Şaşırtıcı sorulara devam eder, zehirden tanrılara da verebilir miyim, ne yaparsam baldıran zehir (Conium maculatum) etkisi az acı vererek öldürür, gibi. Son sözü: “Uyanıp düşünmek gerek yurttaşlarım, uyanıp düşünmek!” olur.
Ölümünden çok kısa bir süre sonra pişmanlık duyulur.
 
Demokrasi ve devleti kimler yönetmeli, Platon’un yazdığı diyaloğu ve Sokrates’in savunması (sözün gücü), başlı başına ayrı bir konu olacaktır.
Sokrates’in tezleri bugün için de geçerlidir, bilhassa erdemli politikacıların seçilmesi konusunda.
 
Dr. Ufuk Yaltırak’ın gelecek sohbeti bu konuda derinleştireceğini tahmin ediyorum.
Sevgili okurlarım, sakın kaçırmayın! Erken gidiniz, yer bulmak zor olabilir.
 
İlter Gözkaya-Holzhey
emekli Öğretmen
 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.