0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

FATİH TERİMDEN LUCESCU’YA

Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim görevinden alındı. Federasyon yetkilileri kendisine bundan sonra Milli takım antrenörlüğüne kimin gelmesi geretiği konusunda kişisel düşüncesi soruldu ancak Terim suskun kaldı, yorum yapmaktan kaçındı ve bu konuda hiçbir açıklama yapmadı. Terim haklı!.. Sen gel, başarılı spor adamını hem görevden kov hem de fikrini sor?

Daha sonra acilen Şenol Güneş ile bir görüşme taleb edildi ve Futbol Milli Takımımızı Dünya Şampiyonası elemelerinde kalan dört maçı Beşiktaşla birlikte çalıştırması istendi ancak buda olmadı.

Bu gelişmelere paralel okarak milli takım antrenörlüğüne kimin gelmesi gerektiği konusunda dedikodular ve yorumlar hiç durmadı. Kimileri: ”Mustafa Denizli boşta, büyük hoca” dedi! Olmadı!.. Arkasından Yılmaz Vural ‘ın adı geçti ve hale ucu-bucağı bitmeyen isimler üzerinde tartışmalar sürüp, gidiyorken…

Galatasarayın peşinde olduğu Lucescu’ya umut bağlandı Tecrübeli ve Türk futbolu’nu çok iyi tanıyan, ülkemizde uzun süre antrenör olarak görev yapan Teknik adamın peşine düşüldü…

Sanki ülkemizde Teknik direktör sıkıntısı yaşanıyormuş gibi yorumlar yapıldı! Oysa federasyonun açıklamarına göre ülkemizde UEFA lisanslı 700’ün üstünde futbol takımı çalıştrıcıları buluyor ama ne yazık ki, bunlardan yaklaşık 20 tanesi yıllardır süperliğ’de bir takımdan diğerine ve tekrar başka bir takıma geçerek Liğin tepesinde kalmayı hep başarıyorlar! Adama burada sormazlarmı, bunca antrenörü nasıl ve niçin eğitiniz diye?

Acilen karar verildi ve Lucescu’nun ayağına gidildi. Giden kişi ona iş verecek olan TFF Başkanıydı! Biraz garip ama oldu işte.
Lucescu, Dünyada eşi ve benzeri olmayan ve tuttuğu herşey altın olan bir kişi midir? Bu işi hala anlamış değilim, ama bu işin içerisinde de bir bit yeniğinin olduğunu spor yazarı ve gezeteci, Fatih Altaylı bağıra bağıra söylüyor!
Bu ülkeye sadece 17 si Alman olan ve aralarında Joachim Löw, Christoph Daum ve Sarıyer Kasabı dediğimiz Del Bequeninde de içinde bulunduğu, milyonlarca Euro verip getirdiğimiz yabancı antreörlerin, kısa bir süre sonra apar-topar Türkiye’ den kovulduklarını bir hatırlayalım!

Ve nihayet A Milli Takım’ın yeni teknik direktörü belli oldu. Mircea Lucescu, TFF ile her konuda anlaştığını belirtti. Sorun çözüldü mü? Tabii ki, hayır buna ilişkin çok yorum yapıldı, yapılıyor ve de yapılacakta!

Her yorum yapan ve düşüncesini açık yüreklilikle açıklamaya çalışan birçok spor yazarı, Gazeteci ve spor insanımızın kendi açısından olayları değerlendirmeye çalışıyor. Bu kişilerin kendilerine göre bazı haklılık payları vardır mutlaka! Ancak bana göre gerçek olan şu ki!  Ülkemizin içerisinde bulunduğu gerek ekonomik gerek yanlış spor politikası ve gerekse eğitimsel sorunlarımız bu şekilde devam ettiği sürece, bu problemi çözebilmemizin çok mümkün olacağını düşünemiyorum.
Gelelim asıl konuya; Her ne kadar yaptığı antipatik davranışları yüzünden birçok kişi Fatih Terim’i beğenmeyebilir! Ancak bir o kadar beğenenleri de var sanıyorum Fatih Hocayı!

Ortaokul dönemimde aynı spor sahasını paylaştığım sevgili hemşehrimin o çocukluk günlerini hatırlıyorum (O zamanki adı ile ben, Erkek Sanat Enstitüsünde, Fatih Hoca da Motor Sanat Enstitüsünde okuyordu, Hiç kimse futbol tekniğine herhangi bir söz söyleyemezdi, o ki her iki ayağını mükemmele yakın kullanabilen nadir kişilerden biriydi. Bu nedenle futbol ağır bastı ve futbol uğruna okulu devamsızlıktan bırakmak zorunda kaldığını biliyoruz). Keşke okusaydı!
Fatih Hoca, tıpkı benim gibi, dar gelirli aile ve çevreden geliyordu. Ancak ayıptır söylemesi biz Adana’lıların külhanbeylik kültürü çok üst düzeydedir, ağır basar ve bazen hiç kimsenin cesaret edemeyeceği şeyleri gözümüz kapalı yaparız. Tıpkı kebabçıya girer gibi ama sonucunda dayakmı yeriz dayakmı atarız önemli değil, bunu asla sorunda yapmayız, gerekirse bir daha kavga ederiz!

Sevgili Terim geçmişte Adana’lılığın vermiş olduğu öz güvenine yenik düşerek yapılmaması gerek olumsuz birtakım yanlışları oldu; Hakemlerinin yüzüne tükürdü, rakip oyuncuların moralini bozmak için saha içerisinde yapılmaması gereken sözel ve fiziksel siddeti hep kullandı. Hatta Uluslararası arenada Ulusal marşımızı arkasına alarak! Bazı takımları tehdit etti rakibe deplasmanda yenildi ve rövansşta evimizde görüşürüz dedi! Bunlarla kalmadı; Spor yazarlarına karşı olmadık küçük düşürücü sözlerle sürekli hakaret etti…

Sonuç olarak onun bu Adanalı davranışlarından hoşlanan bazı büyüklerimiz ve bazı spor camiasında futbolu yöneten ve onun gibi düşünen kişiler sürekli olarak kendisine çıt çıkarmadıkları gibi korudu ve desteklediler. Keşke can arkadaşları öyle yapmayıp sevgili Terim’e zamanında frene basması için pozitif ikazlar yapsalardı da böyle değerli bir spor adamını kaybetmeseydik! Ama Ne varki; (hiçbir pedegojik alt yapısı olmayan birinin) ben ders almam veririm diyen birine etki etmek oldukça zor olsa gerek?

Merhum eski Türk Milli Takımlar ve Galatasaray’ın Teknik Direktörü Sayın Jupp Derval ile ölümünden önce yaptığım bir görüşmede; Fatih Terim’i çok güzel anlatmıştı bana… Bu görüşmemiz tam da Milli takımımızın İsviçre milli takımı ile istanbulda oynadığı ve yenildiği olaylı maçtan sonra idi. Uzun konuşmamızın sonucunda kendisini yarı bir Türk olarak’ta gören Derval’in bana; Fatih benim takımımın yetenekli bir sporcum ve kaptanım idi, onlarca maça çıktık ve ben ona Takım Kaptanı olarak her maça çıkışında ‘’ ‘Faier Spielen’ Türkçe anlamı ‘’Adil ve Dürüst oynayın’’ dememe rağmen maalesef beni anlamamış olduğunu şimdi daha iyi görüyorum ve bu duruma çok ama çok üzülüyorum demişti!

Sevgili Fatih’e bir hemşehrim olarak nacizane bir tavsiyem var; Gel Adana’ya dön ve seni Fatih Terim yapan, içinde büyüdüğün takım olan Adana Demirspora geri git ve bu takımı dünyaya örnek olabilecek bir duruma getir, sen bu potansiyele sahipsin! Kendini tekrar yeniden yarat! Bunu yaparsan, kötü bitirdiğin kariyerini yeniden kurtarabileceğine inanıyorum sevgili hemşehrim.

Saygılarımla

Prof. Dr. Seyhan HASIRCI