EVLİLİK, BOŞANMA ve BEL’AMLAR (III)

ABONE OL
18:15 - 01/10/2020 18:15
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

EVLİLİK, BOŞANMA ve BEL’AMLAR (III)


BEL’AM

Karaktersiz bir karakter

* Bel’am, Allah’ın vahyi ile tanışmış, iman etmiş ama daha sonraları şeytanın ayak oyunlarına kapılmış, dünyalık çıkarı için dinini satmış, peygamberini satmış, inananları satmış bir kimsedir. Bel’am din bezirgânıdır, din pazarlamacısıdır. Karakteri karaktersizliktir.

* Bel’am, bilgisi sayesinde tuğyan etmiş, ilmini nakite çevirme peşine düşmüş, az bir paha karşılığı dinini tahrif etmiş bir şahsiyettir.

* Bel’am, heva ve hevesinin peşinden gitmiş, nefsinin arzularını ilah edinmiş, ilmini önceleri Allah için kullanırken sistemin çarkına dâhil olduktan sonra ilmini egemen güçlerin/ zorbaların/ müstekbirlerin hizmetine sunmuş bir şahsiyettir.

* Bel’am, cahiliyye sisteminin önemli bir faktörü haline gelirken, egemen güce bağlılığını her fırsatta yineleyen, açıklayan ve sisteme karşı çıkanları dindışı ilan eden yani kraldan fazla kralcı bir şahsiyettir.

* Bel’am önceleri Allah’a kul/ köle olurken, sonraki hayatında Firavun ’un, iktidar gücünün kulu/ kölesi olmuş bir şahsiyettir.

* Bel’am, Allah’ın ayetlerini hatırlatan kimselere karşı, köpeğin uluması, ürmesi gibi uluyan, üren ve canla başla inancın hayata hâkim olmasına engel olmaya çalışan bir karakterdir.

Kur’an’da, Bel’am karakteri Araf suresinin 175’inci ve 176’ıncı ayetlerinde anlatılır.  Kur’an’ın başka ayetlerinde de din adamlarının özelliklerinden bahseden ayetler vardır. Onlar:

* Allah’ın ayetlerini az bir paha karşılığında satan kimselerdir.

“Yanınızdaki Tevrat’ı tasdik ederek indirdiğim Kuran’a, inanın; onu ilk inkâr edenler siz olmayın, ayetlerimi hiçbir değere karşılık değiştirmeyin ve bile bile hakkı gizlemeyin.” (Bakara 41)

* Hakkı gizlerler ve Hakka batılı karıştırırlar.

“Hakkı batıla karıştırmayın ve bile bile hakkı gizlemeyin.” (Bakara 42)

* İyiliği/marufu başkalarına emrederler ama kendileri yapmazlar, sanki onlar bundan muaftırlar.
“Kitap’ı okuyup durduğunuz halde kendinizi unutur da başkalarına mı iyilikle emredersiniz? Düşünmez misiniz?” (Bakara 44)

* Kitab’ı tahrif ederler ve çıkarlarına uygun bir şekilde yorumlarlar.

“Size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa onlardan bir takımı Allah’ın sözünü işitiyor, ona akılları yattıktan sonra, bile bile onu tahrif ediyorlardı.” (Bakara 75)

* Kendi yazdıklarını, söylediklerini Allah’a izafe etmeye çalışırlar.

“Vay, Kitab’ı elleriyle yazıp, sonra da onu az bir değere satmak için, “Bu Allah katındandır” diyenlere! Vay ellerinin yazdıklarına! Vay kazandıklarına!” (Bakara 79)

* Kitabın işine gelen kısımlarını kabul ederler, işlerine gelmeyenleri gizlerler.

“Sonra siz, birbirinizi öldüren, aranızdan bir takımı memleketlerinden süren, onlara karşı günah ve düşmanlıkta birleşen, onları çıkarmak haramken size esir olarak geldiklerinde fidyelerini vermeye kalkan kimselersiniz. Kitab’ın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Aranızda böyle yapanın cezası ancak dünya hayatında rezil olmaktır. Ahiret gününde de azabın en şiddetlisine onlar uğratılırlar. Allah yaptıklarınızdan gafil değildir.” (Bakara 85)

* Onlar, Allah’ın kimi ayetlerini gizlerler, kimilerini gündeme bile getirmezler.

“İndirdiğimiz açık delilleri ve hidâyet yolunu –Kitap’ta onu insanlara apaçık göstermemizden sonra- gizleyenler yok mu, işte onlara hem Allah hem de bütün lânet ediciler lânet eder.” (Bakara 159)

* Onlar, insanların mallarını yolsuzluk yaparak ellerinden alırlar, haksızlık yaparlar.

“Ey inananlar! Hahamlar ve rahiplerin (Din adamlarının) çoğu, insanların mallarını haksızlıkla yerler. Allah yolundan alıkoyarlar. Altın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda sarf etmeyenlere can yakıcı bir azabı müjdele.” (Tevbe 34)

* Onların bilgileri nazaridir, pratik hayatlarında bilgileri hiç işe yaramaz.

“Kendilerine Tevrat öğretildiği halde, onun gereğini yapmayanların durumu, sırtına kitap yüklenmiş merkebin durumu gibidir. Allah’ın ayetlerini yalanlayan kimselerin durumu ne kötüdür! Allah zalimleri doğru yola eriştirmez.” (Cuma 5)

Sonuç:

Yukardaki ayetlere göre,
1-Kadın da erkek de boşanmak için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.
2-Kadına verilen hediyeler ve mehirler geriye alınmayacaktır. Hali vakti yerinde olanlar hediye
konusunda cömert olmalıdırlar.
3-Bekleme süresince, kadın evde kalacaktır ve geçimi kocaya aittir.
4-Hamilelik durumunda da, doğuma kadar kadın evde kalacak ve geçimi kocaya ait olacaktır.
5-Kur’an, “3 ten 9 a şart olsun seni boşadım” diyerek kadının boşanmasına müsaade etmez.
6-Kur’an’ın buyruğuna göre, mahkemede taraflardan adaletli 2 de şahitleri olacaktır.
7-Boşanan taraflar birbirleri hakkında ileri geri konuşmayacaklar, iftira atmayacaklar, haklılık yarışına girmeyeceklerdir.
8-Bunlar Allah’ın sınırlarıdır, kim bu sınırları çiğnerse hesabı çetin olacaktır.

Tavsiyeler:

1-Kızlar, resmi nikâh yapılmadan önce dini nikâh/iman nikâhı yaptırılmamalıdır.
2-Hülle sahtekârlığına kanarak eş boşanmamalıdır.
3-Üçten dokuza şart olsun gibi bir sahtekârlığı esas alarak eş boşanmamalıdır.
4-Çocuklar kız/erkek sevmediği, istemediği bir kimseyle evlendirilmemelidir.
5-Evlenen çocuklarla aynı binada veya çok yakın semtte oturulmamalıdır.
6-Anne ve babalar sık sık yeni evli çocuklarını ziyaret etmemelidirler.
7-Çocuklar problemlerini kendi aralarında çözmelidirler. Anne ve babalar müdahil olmamalıdırlar
8-Kadının istediği gibi kullanma hakkına sahip olduğu mihrine erkek müdahale etmemelidir. Aralarında anlaşırlarsa o başka.
9-Damat ve gelin birbirlerine, senin annen senin baban gibi ifadeler kullanmamalıdır. Taraflar birbirlerinin anne ve babalarına, akrabalarına aynı uzaklıkta durmalıdır.
10-Eşler birbirlerinin üzerinde üstünlük kurmaya kalkmamalıdır.
11-Eşler birbirlerinin kişilik haklarına müdahale etmemelidir.
12- Ailede seven sevilir, sevilen de sever mantığı geçerli olmalıdır.

Allah Bel’amların şerrinden bizleri muhafaza buyursun.

BİTTİ

Rüştü Kam

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.